21

18.7K 1.2K 391
                                    

Buralarda kimse kaldı mı ya?

Uzuuuun bir aradan sonra (Çok çoook özür dilerim🙂❤) kısa bir bölümle karşınızdayım ve can sıkıcı bir durum olduğunu çok iyi biliyorum. Aslında dün oturup uzun uzadıya yazacaktım ama annem tarafından dışarı çıkarılmak zorunda kaldım birazcık:3 Yarın da sınavım var iki tane, bu kadar çıktı yani. Bu hafta ful sınav ama ben her aklıma geldiğinde yine oturup yazmaya çalışacak, bir şekilde telafi etmeye çalışacağım ama cidden çalışacağım, söz veremiyorum. Seviliyorsunuz😍

İyi okumalar...

Odasının kapısını birkaç kere tıklatıp içeri doğru başımı uzattığımda ben çıkarken eline aldığı kitabı ayak ucuna itmişti. "Ne var?" dedi sertçe, bana hiç bakmadan. Kapıyı ardımdan kapatıp kilidi çevirdim, ellerimi arkamda birleştirip seke seke yanına gidip üzerine atladım. Anında yüzüm göğsüne düşerken iki yana devrilen kollarımı bedenine sıkıca doladım. İtiştirdi beni ama güçlü itişler değildi, gitmemi istemiyordu. "Rahat bırak."

"Sev beni." dedim başımı göğsüne sürterek. Herkese gelince şirinlik yapmak kolayken neden sevgilimleyken bu kadar çekiniyordum? Bunu yıkmam gerekiyordu.

"Yataktan aşağıya iniş yapmak istemiyorsan kendin kalk." diye homurdandı. Başımı kaldırıp ona kızgın bir bakış attım, sevimlice sırıtıp yüzümü boynuna gömerek burnumu sürttüm. Anında gıdıklanarak kendini geriye çekmeye çalıştığında bir kahkaha eşliğinde ellerimi beline atıp gıdıklamaya çalıştım.

Bir süre çırpındıktan sonra başaramayacağına kanaat getirmiş olacak, yerlerimizi değiştirip altına aldı beni, kollarını iki yanıma koydu başımın. Nefes nefese gözlerimiz birbirimize kilitliydi. Tek fark benim sırıtmam, onun kızgınlıkla bakmasıydı. "Özür dilerim." deyip alt dudağımı büktüm. Gözleri dudaklarıma kaydı, göğsü ileri attığı gibi dişlerini alt dudağıma geçirdi. Sırıtarak bir elimi boynuna doladım, öpücüğüne ayak uydurmaya çalıştım.

O an gariptir, öpücüğümüz yavaşça alevlenmeye başladı. Kağan, yaşımı küçük bulan sevgilim, hırsla beni öperken küçük bir çocukla öpüşür gibi değildi. Elleri sırtımdan aşağı inip kalçalarımı kavradığında ağzının içine inlememe engel olamadım. İlk kez böyle bir şey oluyordu. Dudaklarımız ayrıldığında nefes nefese tavana diktim gözlerimi. Dudakları çenemden boynuma indi, öpücükler bırakmaya başladı. Dişlerimi dudağıma geçirirken iniltilerimi zor bastırıyordum.

İki tarafına açılan bacaklarımı kaldırıp beline doladığımda kısa bir an duraksadı, biraz daha yükseğe taşıdı bedenimi. O an erekte olduğunu hissettim ve ciddi anlamda iniltime engel olamadım. Doğruldu, elini ağzıma bastırırken gözlerini gözlerime dikti. Nefes nefese bakışırken utançla kızarıp bakışlarımı eline diktim. "Yakalanacağız." diye mırıldandı. Elimde değildi. Göğsüm yükseldikçe göğsüne çarpıyor, bu bile tahrik olmama yetiyordu o an.

Elini yavaşça ağzımdan indirdiğinde tekrar havaya girmesini umarak dilimi dudaklarımda gezdirdim. Gözleri dudaklarıma indi, kıvrana kıvrana doğruldu üzerimden. "Kağan?" diye mırıldandım biraz korkmuş sesimle.

"En azından burada olmaz." dedi kapıyı işaret ederek. Hafifçe kaldırdığım başımı geri düşürdüm yatağa. "Lavaboya gidip geliyorum." Kalktı, odadan çıktı aceleyle topallaya topallaya. Bu hâli gülmeme sebep olurken doğruldum, kendimi dizginlemeye çabaladım ama olmuyordu. En azından lavabo boşalana kadar dayanmam gerekiyordu.

*

Sabah alarmdan önce uyandım. Ve uyandığım an alarmdan önce uyanan tek kişinin ben olmadığımı anladım. Öylece bana bakıyordu. Geriye doğru sıçradım, hızla doğruldum. "Ödümü kopardın gerizekalı."

"Ne yaptım şimdi ben?" dedi uykulu sesiyle yastığa değen tek gözü kapalı hâlde bana bakarak.

"Öyle izlenir mi insan uyurken?" Omuzlarını hafifçe kaldırıp aptal aptal gülümsedi. Kollarının arasına girip yüzümü göğsüne yasladım.

"Sen öyle sevimli uyursan daha çok izlenirsin. Senin suçun yani." diye mırıldanırken elini enseme atıp saçlarımla oynamaya başladı.

"Alay etme." diye homurdandım yüzümü hafifçe sürterek.

"Çok ciddiyim." derken saçlarımın tepesine bir öpücük bıraktı. Yukarı doğru yükselip dudaklarına bir öpücük bırakıp geri saklandım göğsüne. Bir homurtu çıkarttı. "Devamı yok mu?"

"Yine tahrik edip bırak diye mi?" dedim şakayla karışık ciddiyetle.

"Tahrik etmem için beni öpmene gerek yok." dedi o da alayla. Başımı kaldırıp hafifçe çatık kaşlarla baktım ona.

"Sen bana iradesiz mi diyorsun?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Gülümseyerek bana bakarak elini tişörtümden içeri sokarak belimden kürek kemiklerime doğru çıkardı. Anında gerildiğimde gülümsemesi sırıtmaya döndü.

"Değil misin?" Dişlerimi birbirine gömüp yatağa devirdim onu, karnına oturup yüzümü yüzüne eğdim. İç geçirdi bıkkın bir tavırla. "Tamam, bu konuyu kapat- Ah!" Sırıtarak aşağı doğru kaydığımda inledi, dişlerini sıkarak bana bakmaya başladı. "Dayaklıksın." Sırıtarak karnından kalktım, tam o sırada alarm çalınca kapatıp çıktım yataktan. Olmayan saçlarımı savurarak odadan çıktım. Tam çıkmadan önce "Bir gün seni öyle bir-" dediğini duydum ama kapı sesiyle cümlesi bölündü.

*

Kahvaltıya oturduğumuzda yine bir gerginlik hakimdi mutfağa. Annemle babam her şeyden habersizdi. Hakan her zaman oturduğu yeri bırakıp benim yanıma, Kağan'ın yerine oturmuştu. Kağan kahvaltıya inip durumu görünce bana öfkeli bir bakış atmış, Hakan'ın yerine yerleşmişti. O gün meyvesuyunu normalde olduğundan daha hızlı bitirdi, ayağa fırlayıp bana kapıyı işaret etti.

Ayağa kalktığımda Hakan yanağımdan makas aldı. "İyi dersler."

"Sağol." diye mırıldanıp peşinden çıktım Kağan'ın. Arabaya bindiğimizde söylenip duruyordu.

"...salağı ya... Bir de nispet yapıyor."

"Sen abartıyorsun. Her zamanki davranışları." dedim camdan dışarıyı izleyerek.

"Her zaman da senin yanına oturur zaten, değil mi?" diye kızdı bana dönüp. Göz devirdim.

"Ben mi dedim gel otur diye, ne kızıyorsun?" dedim hışımla ona dönerek.

"Sana mı kızıyorum ben? Niye üstüne alıyorsun ki?" Omuz silktim, başımı ayaklarıma eğdim. İç geçirdi, yola dikti gözlerini. Sinirimi dudaklarıma gömüp hırsla dişlemeye başladım. Gerizekalı. Yanımda öyle davrandığında alınmam gayet normaldi. İki güzel davranıyor, sonra yine hayvanlaşmaya başlıyordu. Zihnimde kafasını tutup tutup direksiyona gömdüğüm sırada elini başıma atıp saçlarımı karıştırdı. Sinirle ona çevirdim gözlerimi. Hafifçe gülümsedi bana ama gerçekçi değildi. "Özür dilerim."

"Sorun değil." dedim anında yumuşayarak. "Sonuçta bana kızmadın." Bana bakmadan saçlarımı tekrar karıştırıp elimin üzerine koydu elini.

Kağan (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin