Jimin gerçekte aslında kimseyle kolay kolay yakın olmazdı. Yani dışarıdan bakan birisi onu kibirli birisi olarak görebilirdi. Açıkçası öyleydi de ama bu süre zarfında baya jinle hoseokla ve yoongiyle yakınlaşmıştı. Ve bu süre zarfında beni gerçekten de şaşırtıyordu.

Kapıyı açıp jimini dürttüm. Ama mırıldanıp uykusuna döndüğünde gözlerimi devirdim.

" Saçlarından tutup kafanı koltuğa vura vura uyandırmamı mı istiyorsun pembe yaprak?"

Jimin kaşlarını çattı ve mırıldandı gözleri kapalı bir şekilde.

" Tanrım.. kabuslarımda bile şu peynir çeşidi olan şahsı karşıma çıkarmak zorunda mısın?" Diye söylendiğinde gözlerimi kıstım. Demek peynir çeşidi ha? İşte şimdi ağzına sıçtım senin pembe sıçan!

Gidip dışarıda ki çamurdan bir avuç aldım. Tekrar arabaya dönüp jimine baktım. Hafifçe gülüp saçlarına çamuru hızla sıvadım. Anında uyanan jimin gözlerini bana çevirdi. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Elimi çekip çamurlu elimle ona el salladım ve büyük bir şekilde gülümsedim.

" Günaydın. Biliyor musun bence sana kahverengi çok yakıştı. " Derken elini saçlarına götürdü. Eline bulaşan çamurla ağzı beş karış açılmıştı. Korkunç bakışları beni bulduğunda bir iki adım geri gittim.

" Sen-.. seni çamur yapıp bok böceklerine yedireceğim Kim Taehyung!!" Diye bağırdığında jin yerinden sıçramıştı.

Jimin ise hızla arabadan indi ama ben ondan önce davranıp ondan uzaklaşmıştım. Bir yandan da gülüyordum. Çünkü pembe saçları resmen kahverengiye dönmüştü.

" Kaçma buraya gel! Seni kahveye bulayıp rengini attıracağım. Gel buraya!" Derken koşuyordum.

Arkama dönüp baktığımda yakınlaşmış olduğunu görünce korkup etrafıma baktım ama kaçacak bir yer olmadığı için mecburen koşup jungkookun arkasına saklandım.

" Jungkook. Kurtar beni. Bu pembe kertenkele beni öldürecek."

" Ne? Neyden bahsediyorsun-" demeye kalmadan jimin gelmişti bile. Ve anında üstüme atlamaya çalışmıştı.

" Gel buraya toz beyinli. Gel ki seni toprağa gömüp çamur yapayım!"

Jungkookun arkasından sarılıp jimin nereye giderse oraya çeviriyordum ikimizi de. Ve jimine bakıp gülmeden edemiyordum.

" Aaa ama aşk olsun. Ben sadece pembeden sıkıldın diye yapmıştım. Çok üstüme geliyorsun bak."

" Üstüne çıkıp pembe damarlarını çıkarana kadar seni ezicem taehyung. Gel buraya!" Diye bağırdığında jungkook kollarından onu tutmuştu.

" Yeter! Napıyorsunuz siz böyle!?" Derken başımı jungkookun arkasından çıkarıp jimine baktım. Ama bakmamla kahkaha atmam bir olmuştu. Çamur resmen saçlarına bulaşmış ve yüzüne akmıştı.

" Bak gülüyor ya birde! Gel buraya gel." Diye çirkefçe bağırdığında tekrar sıkıca kooka sarılmıştım.

Çünkü jungkook onun ellerini tutmasına rağmen her an gelip üzerime atlayacakmış gibi duruyordu.

I Hate You | I Love YouWo Geschichten leben. Entdecke jetzt