2-Kaçan Kovalanır Belki de Yakalanır

13.6K 441 15
                                    

Korkum üst boyutlara ulaşmıştı, başımın büyük bir belada olduğunu hissedebiliyorum. İşin kötüsü ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yok. İstemsizce arkama dönüp baktım. Nefes alış verişlerim düzene girmeye başlamıştı. Yolun ortasında dururken birden birisi omzuma çarptı. Korkuyla geriye sıçradım. Genç bir çocuk, söylene söylene yanımdan geçti.

Ne tarafa dönsem o korkunç gözler beni takip ediyordu sanırım. Hava iyice kararmaya başlamıştı bile. Çantam ve poşetlerim... Hepsini fırlatıp kaçmıştım. Arka cebimden telefonumu çıkardım. Burcu'nun "Koyma şu telefonunu poponun cebine! Çalınırsa bana ağlama." söylenmeleri geldi aklıma. Yüzümde oluşan ufak tebessüm telefonumun şarjının %3 olduğunu görmemle söndü. Babamı mı aramalıydım? Tabii, işlerinden kafasını kaldırıp benim için endişelenecek vakti olsaydı onu arardım.

Ellerim her zaman yanımda olan arkadaşımın numarasını tuşladı. Endişeli sesi kulaklarımda yankılanırken içimde mutluluk havalandı.

"Alya?! İyi misin? Kimdi o adam? Ölüyordum meraktan iyi misin?"

"Burcu'm bi'tanem bi sakin ol. Beni iyi dinle şarjıım çok az. Bi şekilde adamın elinden kurtuldum ama hiç param yok ve ben şu an..." Kendi kendime etrafımda dönerek bir tabela aradım. "Burcu gül sokak yazıyor. Eğer bana bir taksi yol..." Gözlerim dolu dolu karanlık ekrana baktım.

Sinirden telefonu yere fırlatacakken elim havada asılı kaldı. Uzakta sokağın yolunu kapatmış siyah range rover hızla üzerime sürüyordu. Ana caddeye kadar var gücümle koştum, gözlerim doldu, önümü görmekte zorlandığın halde eteğimi elimle toplayarak koşmaya devam ettim.

Ciyaklayan fren sesiyle çığlık attım, oysa bunu fark etmemiştim bile. Siyah araba önümde yan bir şekilde durduğunda siyah filtreli camlardaki sinirli bakışları seçebiliyordum.

Hava esmeye başlamıştı bile, çiseleyen yağmur damlalarından biri burnumun ucuna düştü.

Ayaklarım gerilerken adam çoktan arabadan inmiş, öfkesini üzerime kusmayı planlıyordu.

~

Bora etraftan ona yaklaşan insanlara bakarken kız elinden kurtulmayı başarmıştı bile. Tam kıza doğru hamle yapacakken genç bir çocuk tüm artistliğiyle üzerine yürüdü, "Bakın beyler gücü kızlara yeten bir züppe var burda!" Etrafına toplananlar gülmeye başladı. Bora sıkılı yumruklarından birini gelişi güzel salladı. Gençlerden birinin bağırışı tüm sokağı inletti. Teker teker etrafındaki herkesi acımasızca yere sererken beklemediği bir anda sağ tarafına yumruk yedi. Sinir kat sayısının yükseldiği her halinden belli oluyordu.

Ellerini birbirine çırpıp sol eliyle kaşına dokundu, sızan kanı sakince silip yerdeki poşetleri ve siyah çantayı kaptığı gibi arabaya geri döndü.

Direksiyonu o kadar sert kırmıştı ki kızın yüzünde oluşan korku onu oldukça mutlu etmişti. Arabadan apar topar indi. Kaçmaya çalışan kızı hızlı adımlarla yakalayıp sertçe kendine doğru çekti.

Bağırıp çağıran kızın kolunu o kadar sert sıktı ki bi an incecik kolun elinin içinde parçalanacağını sandı.

Yavaşça dağılmış saçlarının arasına hırladı, "Biraz daha bağırırsan seni buraya gömerim. ANLADIN MI BENİ SENİ MIZMIZ KIZ?!"

Kızı hiç acımadan arabaya ittiğinde ilk yaptığı kapıları kilitlemek oldu. Çocuk kilidi sayesinde kapılar içeriden de açılamıyordu, zaten arkada ağlayan kız Bora için çocuktan başka bir şey değildi.

"Nereye gidiyoruz?" Korku sesinden bile okunuyordu. Dikiz aynasından kıza baktı, "Cehennemin dibine."

Aslında gittikleri yer tam anlamıyla cehennemdi. Ama Alya bunu basit bir mecazi cümle olarak algılamıştı...

Zor AdamWhere stories live. Discover now