Adsız Bölüm 20

406 11 1
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kurbağa hızla akan derede akıntıya karşı yokuş yukarı yüzmeye devam ediyordu. Buna yüzme değil de yüzmeye çalışmak denirdi aslında. Çünkü kurbağa kollarını, bacaklarını o kadar hızlı sallamasına rağmen neredeyse bir arpa boyu yol alıyordu. Akıntı o kadar hızlanmıştı ki kendini bıraksa geldiği yere kadar giderdi. Derenin ortasında akıntıya direnen büyük bir ağaç dalı gördü. Dala doğru yüzmeye başladı. Çırpına çırpına dala tutunmayı başardı ve dalın üstüne çıktı. Burada biraz dinlenebilirdi. Öyle yorulmuştu ki neredeyse bütün enerjisi kaybolmuştu. Bu yorgunlukla zirveye çıkamayacağını düşünmeye başladı. Buradan tekrar suya atlayıp kendini akıntı yönünde bırakmayı düşündü. Böylece başladığı yere döner ve evine giderdi. Zirveye çıkma hayalleri de biterdi. Kendini tükenmiş hissediyordu. Artık zirveye çıkamayacağına inanmıştı. O düşünceyle gerçekten de suya atladı ve akıntı yönünde kendini bıraktı. Böylece dere onu yokuş aşağı sürüklüyordu. Dağın eteklerine ulaşınca akıntı yavaşladı. Şimdi su onu sakince taşıyordu. Su sakinleşince kurbağanın düşünceleri de sakinleşti. Doğru düşünebilmek için dere kenarına çıktı. Kenarda suyun akışını izlerken arkadaşlarını düşündü. Onlar zirveye çıkacaklardı ve belki bir tek kendisi başaramamış olacaktı. Bunun nedeni de gücünü doğru kullanmamış olmasıydı. Akıp giden suya bakmaya devam ediyordu: "Oysa su enerjisini nasıl da doğru kullanıyordu. Dağın yamacında hızlanan su, yamaç bitince hemen yavaşladı ve sakince akmaya başladı. Yeri geldiğinde hızlanıyor, yeri geldiğinde yavaşlıyordu. Fakat ben öyle yapmadım." diye düşünmeye devam etti. "Su yavaş akarken akıntıya karşı yüzebildim; ancak yamaçtaki hızlı akıntıya karşı yüzmeye çalışmam boşa çabaydı. Enerjimi doğru kullanmadım ve boşa harcadım. Çabuk yoruldum, çabuk pes ettim. O halde enerjimi doğru kullanmayı bilmeliyim. Kısacası enerjimi akıllıca harcamalıyım. Buradan sonrasını hızlı akıntıya karşı yüzerek değil de karadan zıplaya zıplaya gidebilirim. Zaten dağın ortasında bulunan derenin kaynağından sonrasını böyle gidecektim. Bunun yerine dağın eteklerinden itibaren yoluma karadan devam edeceğim. Önce iyice dinleneyim ve biraz enerji kazanayım. Bundan sonra gücümü akıllıca kullanarak zirveye ulaşacağım." Kurbağa biraz dinlendikten sonra yokuş yukarı zıplamaya başladı. Taşları, kayaları zıplaya zıplaya geçiyordu. Sıcaklık giderek artmıştı. Kurbağanın yaşayabilmesi için vücudunun kurumaması gerekiyordu. Bunun için derenin yanından ayrılmadan yoluna devam ediyordu. Arada bir derenin sığ sularına atlayıp serinliyor, sonra tekrar dışarı çıkıp zıplaya zıplaya ilerliyordu. Böylece bir saatten fazla yol aldı. Güneşin gökyüzünde tam zirveye çıktığı anda kendisi de dağın zirvesine ulaştı. Zirvede güvercin, çekirge, karınca, kelebek, maymun onu karşıladı. Arkadaşları kurbağaya sarılarak onu kutladılar. Kurbağa gelirken yanında suyunu da getirmişti. Yol üzerinde bulduğu büyük ve içi boş olan bir salyangoz kabuğuna suyunu doldurmuştu. Öğle sıcağı arttığı için her an suya ihtiyaç duyabilirdi. Şimdi altı arkadaş yılanı beklemeye başladılar. 

ZİRVEYE TIRMANIŞWhere stories live. Discover now