Adsız Bölüm 18

415 12 3
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kelebek dağın eteklerinde çiçekten çiçeğe konmaya devam ediyordu. Kendini çiçeklere o kadar kaptırmıştı ki zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı. Öğle sıcakları başlamış; ama güneş daha tam tepeye ulaşmamıştı. Çiçekler kelebeğin en sevdiği varlıklardı; ancak bu kadar çok çiçeğin arasında uzun süre gezinince onlara karşı bir doygunluk hissetti. Çiçeklerden tabi ki hayatı boyunca usanmayacaktı. Ama şimdilik sanki çiçeklere doymuştu. Arkadaşları aklına geldi. Onların yanına gitmek istedi. Bunun için dağın zirvesine çıkmalıydı. Üstelik oraya öğle olana kadar çıkacağına söz vermişti. Daha tam öğle saatleri gelmediği için zamanı vardı. Harekete geçse zamanında yetişebilirdi. Ancak buradaki çiçekleri bir daha bulabilir miydi? Kafası git-gellerle doluydu. Kararsızlık ne kötüydü. Ancak kendini ikna etmenin bir yolunu buldu: "Dağın eteğinde böyle çiçekler olduğuna göre kim bilir zirvesinde nasıl çiçekler vardır? Kendimi oradaki çiçeklerden mahrum etmemeliyim." diye düşündü. "Eğer zirveye çıkarsam hem oradaki çiçeklere ulaşırım hem de arkadaşlarıma verdiğim sözü tutarım. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş olurum." Bu düşüncelerle kelebek harekete geçti. Kanat çırptı zirveye doğru. Uçarak dağın doruğuna doğru yükselirken bir yandan da yeri inceliyordu. Yerde gördüğü ise taş ve kaya parçalarıydı. "Buralarda toprak olmadığına göre çiçek de olmaz." diye düşündü. Evet, çiçekler olmayabilir; ama arkadaşları orada olacaktı. Bunca zaman birlikte oyunlar oynadığı, maceralara atıldığı arkadaşları... Üstelik onlara söz vermişti zirveye çıkacağına dair. Hem zirveyi kendisi merak etmemiş miydi? Orada kimlerin yaşadığını ve oradan ormanın nasıl göründüğünü yine merak etmemiş miydi? Zirveye çıkma fikrini kendisi ortaya atmamış mıydı? Güvercinin dediği gibi bu merakını şimdi gidermezse ne zaman giderecekti? Şimdi arkadaşlarıyla kafasındaki sorulara cevap bulma fırsatını yakalamıştı. Fırsatı değerlendirmezse ömür boyu bu sorular kafasını kurcalayıp duracaktı. O halde yoluna devam etmeliydi. Bu düşüncelerle karşısına çıkan tek tük ağaçların dalları arasında uçmaya devam etti. Ağaç dallarında dinlene dinlene bir saatten fazla süren uçuşla zirveye ulaştı. Zirvede güvercin, çekirge ve karıncayı gördü. Arkadaşlarına doğru uçtu. Arkadaşları da onu görmüş, sevinçle ona doğru geliyorlardı. Kelebeğe sarılıp onu kutladılar. Kelebek de o sırada etrafına baktığında hiç çiçek görememişti; ama arkadaşlarını gördüğüne sevinmişti. Şimdi dört arkadaş diğerlerini beklemeye başladılar.

ZİRVEYE TIRMANIŞWhere stories live. Discover now