"Biz...bizde böyle daha iyiyiz."

742 60 8
                                    

Bol bol yorum yapıp, bölümlerime vote atarsanız beni çooook mutlu edersiniz!!❤️
~~

"Heyyy biraz abartmıyor musun budala?"

"Sadece ufak bir şakaydı.."

"Tanrım...arabada uyumak gerçekten rahatsız ediciymiş."

"Biliyorum."

Mark ve Jackson'un şakalaşmalı konuşmalarının ardından arabanın birden durması Mark emniyet kemerini takmadığı için o anki sarsıntı onu önündeki koltuğa suratını çarpması ile sonuçlanmıştı.

"BURNUN?!"

"BURNUM!?"

"K-KANIYOR MARK!!"

"Ah Jackson! Bende bir şey oldu sandım sorun değil. Burnum gerçekten hassas. Gerçekten sorun değil. Arabadan inip başka bir sorun var mı, bakalım."

"Haklısın."

Arabadan indiklerinde gördükleri görüntü gerçekten hoş değildi. Gecenin körüydü ve arabanın motorunda hiç olası olmayan bir arıza vardı.

"Bu saatte tamircinin geleceğini sanmıyorum."

"Neden her şey bizi bulur sanki?"

"Herneyse önemli olan sensin şu an. Burnun acımıyor değil mi?"

"Jackson...acımıyor!"

Jackson emin olamamıştı. Adımlarını Mark'ın önüne kadar devam ettirdi. Birbirlerinin nefesleri yüzlerine çarparken Jackson nazik bir şekilde Mark'ın burnunu cebindeki peçete ile temizledi ve en azından kendi açısından içini rahatlatmış oldu.

"Teşekkürler."

"Önemli değil."

"Sanırım böylesi daha iyi oldu."

"Hangi açıdan?"

"Burnum..yani en azından şu an temiz ve kanlı değil."

"..."

Mark, Jackson'un anlık sessizliğine tedirgin oldu ve Jackson'un neyi kastettiğini anladığında elini Jackson'un kalbine koydu.

"Biz...bizde böyle daha iyiyiz." dedi ve gülümsedi Mark parlayan gözleri ile.

"Bu kadar kusursuz olmak zorunda mısın?"

"Jackson biraz ciddileşmeye ne dersin? Bak arabamız arıza yaptı ve saat gecenin 3'ü sanırım sabaha kadar kalabileceğimiz bir yer gerek bize."

Jackson'un etrafında gördüğü tek şey ormanlık bir alandı. Sanırım zorundalardı...

"Şuraya ne dersin?" parmağını ormanlık alana doğru doğrulttu Jackson.

"Biraz kirleneceğiz sanırım."

"Bu sabah kirlendin sanıyordum?"

"JACKSON?!"

"Hey hey küçük bey tamam sadece şakaydı...sadece şakaydı."

Geceyi geçirmek için ormanlık alana gidip bir ağacın altına oturan Mark ve Jackson sessizce gökyüzündeki yıldızları seyrederken birden Jackson, Mark'a dönüp sessizliği bozdu.

"Yıllar önce aynı bu şekilde yıldızları izlerken aşık olduğumu anlamıştım sana. Ve şimdi sanırım tekrar aşık oldum."

"Bazen senin gibi birisi ile tanışma nedenimi sorguluyorum. Neden benimsin? veyahut neden ben seninim?"

"Çünkü biz birbirimiz için yaratılmışız."

"Seni seviyorum Jackson. Gerçekten çok seviyorum."

"Bende seni seviyorum Mark. Biraz daha uyumaya ne dersin?"

"Peki ya sen?"

"Beni merak etme ben iyiyim."

Mark kafasını Jackson'un dizlerine koyup yere yattığında Jackson üzerindeki hırkayı çıkarıp Mark'ın üzerini bir battaniye edasıyla örttü.

"Belkide arabada kalmalıydık."

"Orda rahat uyuyamıyorsun ama."

"Burada çok mu rahatım sence?"

"En azından arabaya kıyasla daha fazla yerimiz var. ;)"

"Aishhh! Kes sesini." diye mızmızlandıktan bir süre sonra kapanan gözleri onu uykuya teslim etmişti bile. Jackson ise üzerinde uyuyan bedenden ayıramıyordu gözlerini.

Saatler sonra Jackson'da uyuduğunda birden ormandan bir ses gelmişti. Sese uyanan Mark tam Jackson'u uyandıracaktı ki..kıyamadı çünkü çok yorgun görünüyordu ve uyumalıydı. Küçük bir hayvan olduğunu düşünerek ses yapmaması için onu kovması gerektiğini düşündü ve sese doğru gitti Mark.

Gittikçe ormanın içine doğru giderken birden ayak bileğinde hissettiği acı ile yapabildiği tek şey Jackson'un adını bağırabilmek olmuştu.

Markson | Üvey Kardeş ✔Where stories live. Discover now