14.bölüm

7.8K 574 74
                                    

İyi okumalar(^^)

|Önceki Bölümden...
_______________________________________
  
  "Nesin sen?" fısıltıyla söylediği söz beni korkuttu. Cevabı beni korkuttu.

Onun gözlerine baktıktan hemen sonra koşarak sınıftan çıktım. Daha çok cevabından korktuğum sorulardan.
_______________________________________

  Uzandığım yerde biraz daha gerinirken sıkıntıdan patlamak üzereydim. Dün kaçtıktan sonra koşarak odama gelmiş ve kapıyı kilitlemiştim. Belki bin defa beni mühürleyen kişiye seslensemde bir sonuç alamamıştım. Beni korumuştu!

  Beni koruması içimde anlamdıramadığım bir heyecana yol açmıştı. Önceden onu ne kadar merak etsem de onunla karşılaşmaktan korkuyordum. Şimdiyse içimde bana zarar vermeyeceğine ya da kötü biri olmadığına dair bir umut doğmuştu. Tek bir hareketi içime böyle bir his yayarken mantığım buna şiddetle karşı çıkıyordu.

  O benim her yaptığımı izleyen, beynimin duvarlarında dolaşıp bazen de bedenime hükmeden biriydi. Ona karşı en ufak bir olumlu düşüncem olmamalıydı. Ben onun buradaki kolu gibi bir şeydim. Bana bir zarar gelmesini istemezdi, belki de kalbime güven tohumlarını ekip onun beni piyon gibi kullanmasını kolaylaştırmak istiyordu.

  Louis'i yere çarpan ve etrafımda bana zarar gelmesini engellemek istercesine dolanan kırmızı duman da beni bir hayli düşündürüyordu. Belki oradaki amacı beni korumaktı fakat o duman saf tehlike yayıyordu. Duyguları körelmiş bir insanı korkudan iliklerine kadar titretebilirdi. Kırmızıdan kızıla çalan rengi alev alev yanan bir ateş gibiydi.

  Ellerimi dağılmış olan saçlarımdan geçirdim ve ellerime bulaşan kaygan parlaklığa iğrenerek baktım. Saçlarımdan yağ damlayacaktı yakında! Geldiğimden beri doğru düzgün yıkanmamıştım. Vakit mi kalmıştı? Her şey üst üste gelirken kendimi yatağıma ancak atabiliyordum.

  Nasıl bu kadar karmaşık bir hâle geldiğini anlayamadığım yorganı ayaklarımdan kurtarmaya çalıştım. Yatakta beceremeyince ayakta daha kolay çıkarmak adına ayağa kalktım fakat sarsılan dengem ayakta durmama engel oldu. Düşerken tahta zemine ters bir pozisyonda çarpan kolum yüzünden ağzımdan acı bir feryat koptu. Kırıldı mı?

  Sonunda ayaklarımdan kurtulan yorganla koluma sarılarak hızla banyoya gittim. Ağrıyan koluma dikkat ederek tişörtümü çıkardığımda kolumun bir kısmının morardığını farkettim. Bu ne hız böyle? Hassas bedenime isyanlar ederken kendi kendime söyleniyordum.

  "Bak bak! İnsan bir el atar. Düştüm yahu. Kolum koptu(!) Sen de koruyor musun kullanıyor musun belli değil!" Haklı sitemlerime karşın çıkardığım kirli kıyafetleri, kirlileri koymak için kullandığım sepete koydum ve duşa girip suyu açtım. Sıcak ya da soğuk olarak ayarlayabileceğim bir yer yoktu fakat suyu açtığım anda rahatlatıcı bir ılıklıkta akmaya başladı. Bu su, ilaç gibiydi.

  Birkaç dakika hareketsizce bekleyerek suyun tüm bedenime nüfuz etmesine izin verdim. Suyun bedenimde izlediği yollar sanki gençleşiyor, cansız bedenim hayat buluyordu. Burada sadece Lucas ve tayfası başımdan aşağıya iğrenç şeyler döktüklerinde yıkanmıştım fakat o sırada suyun nasıl olduğunu düşünemeyecek kadar sinirliydim.

  Acele etmeyerek yıkandıktan sonra ayırdığım kıyafetleri giyindim ve acısının geçtiğini farkettiğim koluma tekrar baktım. Kolumu tam indirmişken üstünkörü baktığım kolumda gördüğüm farklılık duraklamama neden oldu. Kolumu hızla tekrar kaldırdığımda yıkanmadan önce gördüğüm morluktan eser bile yoktu. Ne ağrısı ne de sızısı kalmıştı. Anlaşılan bir tür şifalı su kullanılıyordu. O kadar çok şey yaptıklarına göre buna şaşırmam saçma olurdu. Omuz silktim ve saçlarımı tarayıp tepeden gevşek bir topuz yapıp banyodan çıktım.

Elementliler ve Büyü Akademisi [ASKIYA ALINDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin