Sun heyecandan yerinden duramazken Jungkook Sun'a baktı. Yarım saattir gelmeyen Jongin'i bekliyorlardı. Jungkook Sun'un kolundan tuttuğunda Sun'un durmasını sağladı.
''İdolünü görmeye can atan fanlar gibi duruyorsun ''
''Yeter artık yerinde durabilir misin?''
Sun gülümsemiş bir kaç dakika yerinde durmuştu. Daha sonra çığlığı basınca Jungkook irkilmiş durumu anlamaya çalışmıştı. Sonra fark etti ki karşıda Jongin onlara el sallıyordu.
Sun koşarak onun kollarının arasına girdiğinde Jungkook öylece onları izledi.
''İyi şimdide pabucumuz dama atıldı'' diye fısıldadı kendi kendine.
Sun ve Jongin sarılmayı bıraktıklarında Jungkook ve Jongin tokalaşmış birbirine gülümsemişlerdi.
Sun kendi kendine gülümserken Jongin'in yanaklarını sıktı.
''Ama sen çok tatlı olmuşsun ki''
Jungkook bakışlarını Sun'a gönderirken Jongin farketmiş ve gülümsemişti.
''Sen de çok güzel olmuşsun''
Jungkook sıkkınlıkla dışarıya nefes vermiş ellerini ceketinin cebine sokmuştu.
''Oynaşmanız bittiyse bir yerde bir şeyler içelim üşüdüm.''
Sun bir koluna Jongin'i bir koluna Jungkook'u aldığında kocaman gülümsedi.
''Öteki hayatımda ülke kurtarmış olmalıyım''
Jongin gülümsemiş Sun'un elinden tutmuştu. Jungkook tutuşan ellere bakıyor günün çabuk bitmesini umuyordu.
Daha sonra bir cafe'ye girdiklerinde herhangi bir yere oturdular. Siparişlerini verdiklerinde Jongin konuşmaya başlamıştı.
''Jungkook sen neden konuşmuyorsun?''
Jungkook hafif gülümsemişti.
''Konuşmayı pek sevmem bilmiyor muydun?''
Sun kaşlarını çatmış kahkaha atmıştı.
''Ne her gün seni susturmak için ne uğraşlar veriyorum ''
