Yirmi Sekiz

1.5K 88 46
                                    

Amy'nin ağzından...

Jo kudurmuştu. Neden azgın bir boğa gibi dolaştığını bana anlatmamıştı. Bana bakarken kaşlarını endişeyle kırıştırıyordu ama bir saniye sonra konuşmaya başladığında bu endişeden eser kalmıyordu. Anlamını çözemediğim bir şekilde bana öfkeliydi.

"Sorun ne?"

Elimden geldiğince insancıl sormaya çalışmıştım. Sanki ona boşanalım demişim gibi çıldırmıştı.

"Bana söylemiş olman gerekirdi. Tanrım! Söylemediğine inanamıyorum."

Neden bahsettiğini bilmiyordum ama konuyu deşip onunla güreşmek istemiyordum. Öyle ki şu anda beni devirip üstüme çıkabilir, sabaha kadar yumruklayabilirdi. Aslında tamamen konuyu değiştirmek, gerginliği azaltmak ve havayı yumuşatmak için söylemiş bulunduğum bir cümle oldu. Keşke söylemeseydim.

"Jo sen kilo mu aldın?"

Anında odayı terk etti. Konuyu anlamamıştım ama benim ona öfkeli olmam gerekirdi. Böyle davranmasının mutlaka bir sebebi vardı ve sakinleşmeden bunu bana anlatamayacaktı.

Gecenin geri kalanında ondan uzak durdum. Nerede olduğunu tespit ettim ve oraya yaklaşmadım. Kendi kendine söylenip duruyordu. Arada bir kelime yakalayabildim. Ruh hastası.

*******************************

Elbette neden öfkeli olduğumu anlamamıştı. Korkunç bir espri yapıp beni yumuşatabileceğini sanmıştı ama yanılmıştı. Eğer bir ilaç bağımlısıysanız bunu karınıza söylemeniz gerekir. Amy ise sorunlu olan benmişim gibi davranıyordu. Onunla yüzleşmem gerektiğini biliyordum. Bundan kaçmanın, kaçınmanın yolu yoktu. Ben de öyle yaptım.

"Ne?" dedim durup dururken. Merdivende yan yanaydık. Konuşmayalı kaç saat olmuştu saymamıştım. Amy bana ters ters baktı. Geçip gidecekti ama onu yerine çivileyecek kelimeleri biliyordum.

"Bağımlı mısın Amy?"

Amy donup kaldı. Robot zarafetinde -yani hiç zarif olmayan bir dönüşle- bana döndü. Bana uzun kirpiklerinin altından baktı.

"Ne?" dedi tonlamasız sesiyle. Sanki gerçekten de şaşırmış gibiydi.

"Beni duydun." dedim kollarımı göğsümde kavuşturarak. İki kovboyun düellosu gibiydi. Kozlarımızı paylaşacaktık.

"Neden böyle düşünüyorsun? Seni anlayamıyorum. Burada sinirli olması gereken benim. Luke senden bir metre uzak duramıyorken..."

"LUKE MU? LUKE MU? BUNU NASIL SÖYLEYEBİLİRSİN? ONUNLA İLGİLENMİYORUM. HİÇBİR ERKEKLE İLGİLENMİYORUM. HATTA HİÇBİR KADINLA, SENDEN BAŞKA KİMSEYLE İLGİLENMİYORUM..."

Ani bir baş dönmesiyle susup kaldım. Görüşümü odaklamakta zorlanıyordum. Amy hala şaşkınca yüzüme bakıyordu.

"Joanne sorun ne?"

Aniden ağzım kurumuştu. Cevap veremedim. Dünya etrafımda dönmeye başladı. Çok geçmeden düşüp bayıldım.

Amy'nin ağzından...

Jo'nun yere düşüşü filmlerdeki gibiydi. Bense felç olmuş gibiydim. İlk birkaç saniye şok içinde onu izledim. Sonraysa ilk yaptığım şey telefonumu çıkarmak oldu. Numarayı çevirdim.

"911. Acil durum nedir?"

"Karım. Ambulansa ihtiyacımız var. Hemen."

Telefonu kapatıp içeriye seslendim.

MOR 《girl♡girl》Where stories live. Discover now