KAFA KARIŞTIRICI

9 2 0
                                    

İlk aşama bitmişti.Oyundan çıktığımızda sağlık görevlileri toparlanıyorlardı.Işleri bittiğinde bizi tebrik ettiler ve dinlememizi tavsiye edip gittiler.Dışarıda gün doğmuştu.Yağmurda durmuştu.Guzel bir New York sabahıydı.Diğerlerine döndum.Caroline hemen üstünü giyinmişti.Connor kendini havuza bırakmıştı.Max ise yatağında oturuyordu.Çok aç olduğumu farkettim.
-Aç mısınız?
Hepsi isyankar bir şekilde evet demişti.Anlaşılan onlarda bayağı acıkmıştı.Biraz sonra hazırlanıp yemekhaneye indik.İlk etap bitmiş olabilirdi belki ama yemekhanede ki oyuncu sayısı hiçde azalmış gibi durmuyordu.Hala bir karınca yuvasını andırıyordu.Belkide diğer şehirlerdeki ekipler ölmüştü.Bu da bir ihtimaldi tabii ki.Yemeklerimizi alıp bir köşeye geçtik.İlk konuşan Max oldu.
-Sayımız hiç azalmamış gibi.Şu kalabalığa bakın.
Connor başını salladı.
-Sanırım vurduğum ekip başka bir şehirdendi.Çünkü bende burada bir azalma göremiyorum.
Caroline sessizdi.İştahlı bir şekilde yemeğini yiyordu sadece.Bende yorum yapmadım.Ama haklılardı.Etrafımı tarıyordum.Daha önceden gördüğüm kişilerin hepsi hala buradaydı.
Etrafımı tararken Nick'i ve ekibini gördüm.Anlaşılan onlarda hayattaydı ve kendilerine dost bir ekip bulmuşlardı.Keyifleri bayağı yerinde gibiydi.Aslında salonda genel olarak bir pozitif hava hakimdi.Herkes gülüyordu.Belkide bir gün daha yaşayabildikleri için mutlulardı.Bilemiyordum.
Günün ilerleyen saatlerinde pek bir şey olmadı.Genel olarak uyuduk.İkinci etap bu gece 00:00da başlayacaktı.Harita değişmiş miydi? Bilmiyorduk.Tüm gece sağlık görevlileri,güvenlikler ve hademeler gelene kadar gergin bir şekilde bekledik.Ne olacağını bilmiyorduk.Görevliler yine yapışkan şeyleri vücudumuza yapıştırdı.Caroline sürekli bize ters ters bakışlar atıyordu.Alışamamıştı anlaşılan.Herhangi bir drone gelmemişti.Bu,harita değişmemiş demek oluyordu sanırım.
Görevli kaskı bir kez daha kafama taktı.
'Welcome to the Bullet Of Bullets'
Yine aynı yerde New York'un üstündeydik ve yine gün batıyordu.Göklerden gelen aynı ses.Haritanın değişmediğini ve herkesin oyundan ayrıldığı yerden devam edeceğini söyledi.Bu çok güzel olmuştu.Bu sefer kargo uçakları yoktu.Konuşma bittiginde hepimiz oyunun içine alındık.Tekrardan moloz yığınlarından yaptığım mezarın yanındaydım.Hava karanlıktı.Sohbeti başlattım.
-Çevremizde birilerinin olduğunu sanmıyorum ama siz yinede kızılötesi göruşle çevrenizi bir tarayın.
Hepsinden temiz komutu gelmişti.Kaldığımız yerden devam ediyorduk.
-Tamam ilk dronelar gelmeden birarada olmak istiyorum.Gece nöbet tutmalıyız.Aynı binada olursak bu daha kolay olacaktır.Vahşi hayvanlara yem olmayalım.Herkes şehrin ortasına doğru gelsin.
Bundan sonra bulunduğum gökdelenden aşağıya indim.Bu biraz uzun sürdü.Çünkü adım attığım yer çöküyordu.Her yer çürümüştü.Aşağı inip caddeyi gördüğümde derin bir nefes aldım ve hemen koşmaya başladım.Caddenin her iki tarafındada gökdelenler vardı.Eskiden nasıl göründüğünü hayal edebiliyordum.Göğü delen yüzlerce bina birbirleri ile yarışıyorlardı sanki.Binaların içinde ve ayaklarında ise her gün aynı işi yapan küçücük insanlar.Karıncalar gibi.Tabii burası sanal dünya.Yani gerçekte hayal ettiğim gibi şeylerin yaşanmadığını bende biliyorum.Caroline'ın sesi beni hayallerimden kurtarmıştı.
-Merkezdeyim.Nerede buluşacağız?
-İnerken bir heykel görmüştüm.Uzay gemisine benziyordu.O heykelde buluşalım.
-Tamam.
Biraz sonra bu şehrin merkezinde bulunan küçük meydandaki üçgen şeklinde bir uzay gemisini andıran heykeli gördüm.Sağında ve solunda Caroline ve Max duruyordu.Kenarda oturmuş.Çevreyi tarıyorlardı.Çok dikkatlilerdi.
Yanlarına gittim.
-Connor nerede?
-Bilmi...
Max tam konuşurken Connor pelerinin altından çıktı.
-Buradayım.
-Pekala hızlıca bir bina bulalım.
Caroline geldiği yöndeki bir başka gökdeleni gösteriyordu.
-Şuradaki meydanı görüyor ve çevresindekilere göre biraz daha yüksek.Az bir şeyde olsa görüş açısına sahip oluruz.
Çevremi taradım.Pekde fazla seçeneğimiz yoktu aslında.Kabul ettim ve koşmaya başladık.Gökdelene çıkarken yeterince yüksek olduğunu düşündüğüm bir katta durdum kapısı parçalanmış bir dairenin içine girdim.Bir duvarı boydan boya camla kaplıydı ve meydanı görebiliyordu.
-Tamam burada kalalım.İkişerli gruplar halinde nöbet tutacağız.Bir kişi damdan çevreyi tararken diğeri burada uyuyanların yanında bekleyecek.2 saate bir değişiriz.Ben ve Connor ilk nöbeti alalım.Sizde dinlenin.Connor sen dama.Pelerinini kullan gözünü dört aç dostum.
-Tamam.
Connor'ın ayak sesleri uzaklaşırken Max ve Caroline'da bir köşeye geçmiş ve uzanıyorlardı.Bende camların yanına uzanmıştım ve meydanı tarıyordum.Biraz sonra Max yanıma geldi ve oturdu.
-Dinlenmelisin.Sana ihtiyacımız var.
-Biliyorum ama merak ettiğim bir şey var.
Gözümü scooptan ayırdım ve Max'e döndüm.
-Nedir merak ettiğin şey?
-Bunu nasıl yapıyorlar.Gerçek dünyada dinlenmemiz hiç bir işe yaramıyor.Burada bu dünyada yorgunuz.Karakterimizin dinlenmesi gerekiyor.
Bu konu benimde merak ettiğim bir konuydu.Ama ne yazık ki bende cevabını bilmiyordum.
-Bilmiyorum.Bazen bende düşünüyorum.Fakat anlamlandıramıyorum.Sanırım bu bedeni her ne kadar biz yönetiyor olsakda o da yoruluyor.
-Ama nasıl olabilir?Oyundan çıkalı 12 saatten fazla oldu.
-Bilmiyorum dostum.
-Bana kalırsa karakterlerimizin de bir ruhu var.
-Ne?Öyle bir şey olamaz bu imkansız.
-Bu durum başka nasıl açıklanabilir ki.Kendini düşün.Dışarıdaki Edward dinlenmiş,tok ve sağlıklı.Bu dünyadaki Haytham ise yorgun ve aç.Üstelik 12 saattir sen oyunda olmamana rağmen.Nasıl olabilir.Ya biz oyundan çıktığımızda karakterimiz durmuyorsa.Ya oyun bir şekilde devam ediyorsa.
-Bilmiyorum dostum bilmiyorum.Ama lütfen git ve dinlen.Bunları sonra konuşuruz.
Max bana baktı ve ayağa kalkıp eski yerine geri döndü.Gözüm tekrar scoopdaydı.Fakat aklım bambaşka bir yerdeydi.Böyle bir şey olabilirmiydi.Haytham kendi başına oyunda mı yaşıyordu.Bir kez daha Max'e baktım.Sonra kendime kızarak kafamı salladım ve tekrar scoopa döndüm.Bunları düşünmenin ne yeri ne de zamanıydı.
Tüm gece dönüşümlü olarak nöbet tutmuştuk.Sabaha doğru ikinci etabında bittiği haberi geldiğinde nöbet sırası bendeydi.Diğerlerinide kaldırdım.Connor'da yanımıza gelmişti.İkinci etapda bitmişti ve biz hayattaydık.Bir gün daha hayattaydık ve bir gün daha birbirimiz için savaşıcaktık.







Son olarak VeyselArman beni takip ettiğin için çok teşekkür ederim.Hoşgeldin.

SADECE BİR OYUNWhere stories live. Discover now