✴19.Bölüm✴

13.4K 662 74
                                    



Ben geldim:)))
Geçmiş bölüm oy ve yorumlarıyla destek olan,
«Quenslove»
«Lalisaninpatatesi»
«Minealeyna2»
«elifmfrt»
«mimikralicesi01» okurlarıma ithaf ediyorum destekleriniz için teşekkür ederim:)

Desteklerinizi eksik etmeyin oy ve yorumlarınızı bekliyorum düşüncelerinizi benimle paylaşın:)

Bugün kadar yanımda olup destek olan herkese çok teşekkür ederim canımlarım benim:)
İthaf isteyenler yoruma yazabilirler.

Medya Doğan ve Lexi :)

***Keyifle Okuyacağınız Güzel Bir Bölüm Olmasını Dilerim Biriciklerim***

Hayır yani cehennem zebanisinin karısı olunca ne oluyormuş acaba? Neden her seferinde ihale bana patlıyor ki?
Şeytan diyor kimseyi umursama al başını çek git, benimle yapamıyormuş ya sen alt tarafı dün gece iyi davrandın bir kez ters tepki alınca hem geri vites yaptın duyanda aylarca benim için uğraştın sanır.
Te Allah resmen tehdit ediyor iki çift güzel laf duysam ardından söylediklerini unutturacak tek bir laf diyor sonra gel de sinirlenme...

“Nasıl bir amcasın sen? El kadar çocuk senin yüzünden deli gibi korkuyor madem sinirlisin sakinleşince gel kimse senin öfkenin çekmek zorunda değil,” dedim net bir şekilde ve devam ettim sözlerime.
“Sanki ben senin için ölüyorum, Atakan olmazsa kendimi öldürürüm dedim de sonradan unuttum mu acaba? Seni kötü emellerime alet edip zorla nikah masasına oturmadım, sen ne kadar mağdursan bende o kadar mağdurum. İki esip gürleyip bana erkeklik taslama, çevrendekileri bağırarak susturamazsın. Gelmiş birde onu bir şans verdim diyor Allah’ım sen benim aklıma mukayyet ol! Bir gece iyi davranıp bana destek olmak mı senin şans verme şeklin. Üstelik bu evliliğin gerçek olması konusunda fikrini değiştirdiğinde bana haber vermen gerekirdi ben nereden bileyim senin ne yaptığını? Annene yazık değil mi gelip canını sıkıyorsun onu üzmeye ne hakkın var?” dedim öfkeyle soluyarak elimde olsa bir kaşık suda boğardım da bir gram vicdanım sızlama adı o derece sinirlendim.

Atakan benim sözlerimi duysa da bir tarafına hiç takmış gibi gözükmüyor. Pişkin pişkin güldü sanki az önce insanların siniri zıplatan o değilmiş gibi, “Yemekte ne var çok açıktım,” deyince çığlık atmak istedim ya kişilik bozukluğu mu var bu adamda?

“Zıkkım ye inşallah, sanki insanlarda yemek yiyecek iştah bıraktın yüzsüz müsün sen? Hayır ne yani bu şimdi çift karakterli misin oğlum sen?” dedim çatılı kaşlarımla karşına dikilmiş gözlerine bakıyordum.
“Gerçekten çok korkutucu gözüküyorsun, iki gün kabus görürüm artık,” dedi alayla bana bakarken.
“Hasbinallah,”  sanki mümkümüş gibi daha da sinirlenirken devam ettim sözlerime, “Cevap versene be,” dedim hızla.
Gevşekçe sırıtıp yanağımdan bir makas aldı, “İstediğim sorudan başlayabiliyor muyum,” dediğinde saçını başımı yollamamak için tek bir nedenim yoktu. Ya nasıl bir anda bu kadar değişebiliyor aklım almıyor.
“Sen var ya sen iflah olmazsın biz seni kısırlaştıralım üreme bu ne sen böyleyken senin çocuğun nasıl olur kim bilir?” Fazlasıyla öfkeliyim ve söylediklerinde ciddiyim bu adamdan dünya ya bir tane bile fazla!
“Sinirlenince daha bir güzel olduğunu söylemiş miydim?” dedi sırıtarak yok arkadaş yok kesin bunun psikolojik sorunları var bak dediydi dersiniz.

“Sana diyeceğim çok laf var da sen dua et bu küçüğe ayrıca ailene saygımdan susuyorum,” dedim hırsla.
Karaktersiz öküz! Şu yaptığına bak geldi iki dakikada insanların moralini bozdu bir de bir şey yok gibi davranıyor, Atakan hiç bir şey yok gibi geçti masaya oturdu, Doğan ağabey “Fesuphanallah!” çekip masaya gitmeden kızını sakinleştirdi.
Ruh hastası kesinlikle ruh hastası bunun başka açıklaması olamaz salondakiler bir bir masaya geçerken gözleri dolu dolu bana bakan Nazan hanımın yanına gittim.
Onun elini tutup en yakın koltuğa oturmasını sağladım, şu haliyle gözüme daha yaşlı ve yardıma muhtaç gözükmüştü.
Dudaklarından bir hıçkırık firar edince yüreğime dokundu bu hali sıkıca sarıldım destek olmak istercesine.
“Benim oğlum aslında kötü biri değil inanıyorsun değil mi kızım? O sadece sevmeyi bilmiyor bak inan sevmeyi öğrense çok mutlu olacaksınız,” dedi gözleri yaşlı bir şekilde bana bakarken.
Her anne çocuğu ne kadar kötü olursa olsun ona toz konduramaz canımdan öte sever Nazan hanım da o hesaptı az önce kalbimi parçalayan oğlu değilmiş gibi onu bana savunuyordu.
“Nazan hanım onu siz daha iyi tanırsınız,” dedim zoraki tebessümle gerçekleri yüzüne vurup kalbini kırmamak için.
“Bakma benim deli çocuğuma, sen Busenin korktuğunu söylediğin için olayı dalgaya vurup sanki bir şey yok gibi davrandı, yoksa ruh hastası değil valla bak,” dedi sanki çölde kalmışta tek yardım edecek benmişim gibi ben cevap vermeden devam etti sözlerine.

“Çok sever Buseyi kıyamaz ona fark etseydi burada olduğunu böyle fevri davranmazdı, Atakan da Doğan da tıpkı babası gibi içinde fırtına barındırıyor ama bak bana çok şükür kocamla mutluyum ondan gül gibi üç tane evladım var,” dedi ve cevap vermemi bekledi bir süre.
“Nazan anne bana öyle bakma lütfen ne yapayım beni istemeyen bir adamla, ya daha benimle mutlu olmayı denediğinden bile haberim yokken onu tersledim diye size yaptıklarına bak,” dedim derince nefes alıp devam ettim.

“Ben gelemem öyle bir gün iyi bir hafta kötü davranışlara onun gibi siniri tepesinde bir adamın benimle iyi geçinmesini beklemiyorum zaten, sadece en az zararla bu iş bitsin,” dediğimde Nazan hanımın yüzü kireç gibi oldu.
Dikkatle baktığımda ellerinin titremeye başladığını gördüm titrek nefesleri alsa da sanki ona yetmiyormuş gibiydi.
“Boş...boşanacak mısın ondan hem de evliliğiniz bu kadar yeniyken,” dedi ve dudaklarından bir hıçkırık firar etti.

“En başından öyle konuştuk, biliyorum gerçek bir evlilik olacağını ummuştunuz ama oğlunuz umutsuz vaka çok özür dilerim,” dedim pişmanlık dolu sesimle. Pişmanlığımın nedeni zaten üzgün olan bir anneyi daha çok üzmek miydi? Yoksa Atakan’la evlenmeyi kabul etmek miydi bilmiyorum.
“Güzel gözlü kızım denesen, ne kaybedersin ona yakın olsan bak ömrün boyunca çok mutlu olacaksın sana bunu garantisini veriyorum,” dedi umut dolu sesiyle.

“Nazan anne, sen çok iyi birisin sana karşı saygısızlık etmem ama daha bir kaç dakika önce alelade bir şekilde beni tehdit eden adamla mutlu olacağıma inanmıyorum,” dedim ve kestirip attım tabi kendimce.
“Daha bir gün olmadı evleneli biraz zaman tanı göreceksin sende seveceksin,” dedi hemen ellerimi sıkıca tutup.
“Nazan anne ben severim sevmesine de boşanma zamanımız geldiğinde karşımda kocamı değil o çok severek söz ettiği Cehennem zebanisini görürsem ben nasıl devam edeceğim hayatıma, benden boşandıktan sonra karşıma çıkan hangi adamla mutlu olabileceğim sen söyle. Bizim yapacağımız en iyi şey birbirimizden uzak durmak,” dedim çabucak, sıkılmıştım bu konudan. Bizden bir halt olmazdı o kendi yoluna ben kendi yoluna bakacaktım bu evlilik bittiğinde.

Bir kere ona izin versem tüm o aksi hallerine rağmen aşık olurum biliyorum zaten sevmeye sevgiye muhtacım içimde biriken tüm arzuları ona sunarım ama ondan da karşılık göremezsem yüreğim buna dayanmaz.
Kimsenin umurunda olmadığımı biliyorum ama en azından hayatımı birleştirdiğim kişiyle mutlu olmak benim hakkım.

Nazan anne burnunu çekince düşüncelerimden sıyrılıp baktım ona, “Açelya farkında değil misin güzel kızın Atakan çoktan kalbini sana açtı hem de seni gördüğü o ilk anda, yoksa bu deli fırtına gibi öfkeye sahip olan adamı istemediği biriyle evliliğe ikna edebilir miydik,” dediğinde farkında olmadan nefesimi tutmuştum.

Sevilmeye muhtaç kalbim deli gibi çırpınıyor göğüs kafesimi zorluyordu sanki bir umut onun beni sevme ihtimali bile beni bu derece heyecanlandırıyorsa kim bilir gerçekten sevse neler hissederim.
Ben birini beni sevme ihtimaline o kadar açım ki bu şekilde hissetmem bence çok normal. Nasıl yaptım bilmiyorum ama iki kelimeyi bir araya getirip zor konuştum.

“Na..na..nasıl yani?” dedim elimde olmadan şaşkınlıkla bakarken.
Tam Nazan anne ağzını açmış konuşacakken Maya geldi yanımıza “Daha ne bekliyorsunuz sofra da sizi bekliyoruz zaten içeride öfke dolu üç adam var daha fazla sinirlenmesinler,” dedi hızla.
Benim aklım Nazan annenin söyleyeceklerin de kalırken zar zor yemek masasına gittik ama ne gitme buranın havası öyle bir gerilmiş ki bir iğne düşse ortalığa patlayacak.
Tabağımdaki çorbayı içerken aklım allak bullaktı, yanımda oturan adamın kokusu burnuma dolarken beni sevme ihtimalinin sevinci vardı hala içimde ama bir yanım inanmıyordu ne bileyim sanki Atakan’la evliliği denemem için söylenmiş sözler gibiydi.

Tabi kimse onun gibi kendi düşüncelerini savunan net birini evlilik gibi büyük bir olaya zorlayamaz ama hasta dedesine olan saygısı ve sevgisi olduğu için kabul etmesi de çok olağandı.
Buse'den bile çıt çıkmıyor büyük bir sessizlikle yemek devam ediyordu bu ortamlar öyle çok geriyordu ki beni diken üzerindeydim.
Aklımda dün Atakan'ın o yumuşak sesi güzel gülüşü geldikçe içim kıpır kıpır oluyordu sonra buraya geldiğinde söyledikleriyle yüreğim taş kesiliyordu.
Şuan yapılacak en iyi şey zamana bırakmak olacak baktım öfkesiyle beni yıpratmaya devam ediyor evden ayrılır kendi halinde yaşamaya başladım.
Evlendiğin için ailemde bana karışamaz onların dertleri her zaman olduğu gibi şirket olduğu için ben umurların da değilim.
Yemek bitip de tatlılara geçtiğimizde hala kimsenin ağzını bıçak açmamıştı.
“Yengeciğim,” diyerek titrek bir ses duyunca elimde olmadan benden tarafa ürkmüş bakışlar atan Buse’ye baktım.
“Efendim Buse'ciğim” dedim zoraki gülümsememle.
“Bugün beni sen yatırır misin?” deyince şaşkınlıkla bakakaldım. Doğruca bakışlarım Lexi'yi buldu ‘senin  için sorun olur mu' dercesine bakış attım.
Bana güzel bir gülüşle cevap verince onun için sorun olmadığını anladım.
“Hadi bakalım uyumaya gidelim,” dedim ve “İzninizle,” diyerek masadakilere kısa bir bakış attım. 
Buse hızla yanıma gelip elimi tuttu ve birlikte yukarı çıkmaya başladık odasına geldiğimizde hafif bir gülümseme gönderip kapıyı açtı.
“Geceliklerin nerede bakalım güzellik?” Eliyle pembe renkli dolabı gösterince oraya doğru gidip gecelik takımını çıkardım.
“Seni üzerini giydirilir miyim, benden utanmazsın değil mi?” dedim çabucak.
“Sende bizim evin güzeli oldun ya neden utanayım ki,” dedi masum bakışları ve güzel gülüşüyle. Anlaşılan bu evin kadınları evin güzelleri oluyordu, ben de aileye dahil olduğum için benden çekinmeyeceğini söylüyor.
Hızlıca Buse'nin üzerini değiştirip yorganına açtım ve içeriye yatmasını bekledim yattıktan sonra üzerini örtüp yatağın kenarına oturdum.
“Yenge daha önce hiç çocuk uyutmadın değil mi?” dedi bilmiş bilmiş bakarken kesinlikle yaşından daha büyük davranıyordu eh ne yapsın aile normal değil.
“Çok mu belli oluyor,” dedim tebessümle.
“Hı hı çok. Bak şimdi yanıma yatıp bana masal anlatma gerekiyor, masal kitaplarım orada bak,” deyip işaret parmağıyla gösterdiği yere gidip bir tane kiram aldım. Madem onunla uyumam gerekiyor ayakkabılarımı çıkarıp yorganın üzerine uzandım.
“Yenge?” dedi birden bire.
“Efendim bir tanem,” dedim hızlıca.
“Sende amcam bağırınca korkuyor musun?” dedi biraz çekinerek. “Bazen korkuyorum,” dedim dürüst bir şekilde.
“Babam ne zaman sinirlense annem onu öpüyor hani prenses ve prens öpüşür ya onlar gibi, sende amcam sinirlendiğinde onu öpersen sınırı geçer, ama bak prenses gibi öleceksin,” diyerek bilmiş bir şekilde bana akıl veren miniğe baktım.

“Nasıl oluyormuş bakalım prenses öpücüğü?” “Yenge sende hiç bir şey bilmiyorsun dudağından öleceksin,” dedikten sonra sol elini ağzına getirip kıs kıs güldü
“Bu kadar eğlence yeter şimdi  masal zamanı şansına Kara balık kitabı geldi güzellik bak başlıyorum,” dedikten sonra okumaya başladım bir kaç sayfa okuyup uyudu mu diye kontrol ediyordum ama cin gibi bakıyordu mübarek.

Oysa benim çoktan uykum gelmiş mayışmıştım üstelik düğün yorgunluğu ve dün gece doğru dürüst uyuyamamamda fazlasıyla etkili olmuştu, direndim ve incecik bol resimli masal kitabını bitirdim.

“Güzelim daha uykun gelmedi mi?” dedim uykulu bir sesle.
“Geldi yenge saçınla oynayabilir miyim lütfen,” dediğinde süt dökmüş kedi gibi olan bakışlarına kıyamadım. “Oyna bakalım,” dedim. Buse benden tarafa sokulup elini saçıma uzatıp oynamaya başlayınca gözlerimi açmak için büyük çaba sarf ettim.

Baktım direnemiyorum mırıldanarak kapattım gözlerimi öyle rahattı ki bu küçük kızın yanı.
Daha önce saçlarım okşanmamıştı ki nereden bileyim minik eller saçlarımda gezinirken huzurlu bir uykuya dalacağımı.
***
Boğazımın kuruluğu yüzünden gözlerimi karanlık bir ortamda araladım, sanki biraz sıcak basmıştı.
Tam kalkmak için hareket edince göğsümün üzerinde bir ağırlık hissettim, elimde olmadan kalp atışlarım maraton koşmuş bir sporcunun kalbi gibi hızlanırken göğsümde yatanın Buse olduğunu umdum ama ne zamandan beri Busenin sakalları var ki?
Üstelik o sakallar nasıl oluyor da bana batabiliyor, korkuyla titrerken bir kaç günde fazlasıyla duyumsadığım koku daha da tedirgin olmamı sağlıyordu.
Bir anda elini karnımın üzerimden atıp beni iyice kendine çekti sanki kaçacakmışım gibi sıkı sarılmış olması ister istemez bunaltı. Ben ne ara Busenin yanından kalktım da Atakan’ın yanına geldim hiç bir şey hatırlamıyorum.
Onca lafından sonra bir Atakan’la nasıl böyle yatar olduk? Hangi yüzle gelip yanıma yattı of giderek uykum kaçıyor, doğrusu Atakan’ın nefesini boynuma çarpıyor olması da hiç yardımcı olmuyordu.
Başını yasladığı taraftaki elimi başına doğru getirdim kafasını uzaklaştırmayı umarken, elime değen saçlarının bu kadar yumuşak olmasını beklemiyordum bunu söyleyeceğim aklıma gelmezdi ama güzel hissettiriyordu.
Elimi saçlarından çekmek için hamlede bulunduğumda, “Saçlarımla oyna,” dedi uykulu olmasına rağmen emir verircesine.
Tabi bir yandan başını iyice göğüslerime doğru sokmuştu nefesi göğüs oluğuma vurup beni yakıp geçiyordu, o an kaldım öyle elim saçlarında onunla bu kadar yakın ama bir o kadar da uzak.
Bir söylesin bana ne yapacağım ben bu adamla?


****
Yeni bölüm Perşembe günü gelecek canlarım benim:)
Bölüm nasıldı?
Sizce gelecek bölümde neler olacak?
Sizi seviyorum
Elif Diril

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


****
Yeni bölüm Perşembe günü gelecek canlarım benim:)

Bölüm nasıldı?
Sizce gelecek bölümde neler olacak?

Sizi seviyorum
Elif Diril




✴ Aşk Başa Düştü! ✴KİTAP OLACAK✴Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin