✴13. Bölüm✴

13.7K 636 42
                                    


«TCAleynaztrk» bölüm ithafı senin için canım.
İthaf isteyenler yoruma yazabilirler.
Oy ve yorumlarınızla destek verdiğiniz icin teşekkür ederim.

Bu bölüm için de oy ve yorumlarınızı bekliyorum düşüncelerinizi benimle paylaşın:)

Medya: Takım elbise var.

***Keyifli Okumalar Dilerim Bir Tanelerim***

Ne yani eski sevgilisinin düzenlediği evde kalmamı mı istiyor? Kim bilir o kadınla neler yaşadılar ve buna rağmen burada yaşamayı kabul edeceğimi mi düşünüyor?
Bir de ben üzerine gitmesem söylemeyecekmiş beni nasıl bir hale soktuğunun farkında değil herhalde.

“Ne demek sen zorlamasaydın söylemeyecektim, beni bu eve getirirken aklından ne geçiyordu?” dedim elimde olmadan öfkelenmeye başlıyordum.
“Uyumak geçiyordu, seni buraya getirirken çokta düşünmedim,” dedi sanki sıradan bir şey hakkında konuşuyor gibi.

“Aklın almıyor bari mantığında mı anlamıyor Atakan, eski sevgilinin düzenlediği bir evde kalmamı bekleme benden,” dedim hırsla solurken.
“Neden bozuluyorsun ki kimse bilmiyor onun evimi düzenlediğini sadece ben biliyorum, zaten gerçek bir evlilik olmayacak abartma istersen.”

“Atakan ben abartmıyorum senin mezhebinin geniş olduğunun farkına yeni vardım sadece, ne halin varsa gör önümdeki bu bir yılın biran önce bitmesi için her gece dua edeceğim,” dedim iğrenircesine yüzüne bakarken. Ama hata bende onun bu kadar rahat olabileceğini tahmin etmem gerekirdi sanki bu yaptığı çok normalmiş gibi davranması yok mu beni daha da sinirlendirdi.

“Açelya laflarına dikkat et!” sinirle gürüldemesi bana hiç etki etmemişti.
“Yalan mı söylüyorum, bir kaç ay çıktığın kişiye evinin düzenini ver sonra gel evleneceğin kişinin o evde yaşamasını iste, bu genişlik değil de ne söyler misin?”

“Şimdi beni iyi dinle, birincisi bir kaç aylık çıktığım biri değildi tam olarak üç yıllık sevgilimdi, eğer seninle evlenmek zorunda kalmasaydım onunla evlenmiş olurdum. İkincisi gerçekten karım olacak biri olsaydı onu değil bu eve getirmek bu semtte bile yaşamasına müsaade etmezdim, benim yaptığım genişlik değil oluruna bırakmak anladın mı?” dedi gözlerini gözlerime dikmiş iki eli ile kollarımı tutmuş sıkıyordu.

Başka bir değişle öfkesini çıkarıyordu, salaklık bende ne önemsiyorsam bu adamın yaptıklarını, aptal kafam salla gitsin böyle bir öküzden ince düşünce beklemek hata.
Gururum incindi ona karışmamın tek nedeni bu, başka bir kadının üzerine kuma getirilmiş gibi hissettim.
Onun kadar başarılı bir adam istese başka ev alamaz mı yada bu olayları daha makul anlatamaz mı evet anlatır ama onun umurunda değil, hoş cehennem zebanisinden incelik beklersem gururumda incinir hayal kırıklığına da uğrarım.


“Biliyor musun ne diyeceğim bana eski sevgilinin savunuyorsun ya hani ben olmasam onunla evlenirdin ya şimdi kulaklarını aç ve beni iyi dinle, o kadını seviyor olsaydın onun hatıralarını bozması için başka bir kadına izin vermezdin. Seni tanıdığım şu kısa zamanda seninle ilgili tek bir şey öğrendim istediğini elde etmeden durmayacağını. O kadınla evlenmek isteseydin şuan ben değil o olurdu yanında, sakın bir daha karşıma geçip önemsemediğin biri için bana erkeklik taslama. Sen ne kadar mağdursan bende o kadar mağdur durumdayım, bilmem anladın mı?” dedim gözlerimi gözlerinden ayırmadan.

Sinirle soluyup kollarımı kurtardım ellerinden, sabah sabah zerre keyif bırakmamıştı. Onu öyle şaşkın ve sinirli bir halde bırakıp dışarı çıktım doğru Atakan’ın arabasına ilerledim beni gören Cem bey toparlanıp konuşmaya başladı, “Açelya hanım bir sorun mu var?”

“Cem bey benim burada işim bitti beni evime bırakabilir misiniz?” dedim sinirli halimi belli etmemeye çalışırken.
“Tabi efendim buyurun,” dedi arka koltuğun kapısını açarken ve konuşmaya devam etti, “Atakan beyin bundan haberi var mı?”

Arka koltuğa kendimi atınca gözlerine bakıp konuştum “Evet haberi var.”
Cem beyde yerine geçip tereddüt etmeden arabayı çalıştırdı, az önce yaşadıklarıma inanmıyorum yüzsüz beni nasıl bir hale soktuğundan bir haber dikleniyor birde.

Daha fazla onun yanında kalmaya tahammül edemezdim, tamam anlaşmalı evlilik yapacağız ama onunda bir sınır var yani. Madem bu kadar rahat gelsin o benim sevgilimin düzenlediği evde yaşasın ama yok o bunu kabul eder mi? Etmez tabi ki!

Hayır yani madem başkasını seviyorsun gelip iki de bir neden öpüyorsun beni hadi gel bana bunun açıklamasını yap. Bu konu açılsa adı promosyon öpücük oluyor evlendiğimizde seni öpmeme feriştahı gelse mani olmaz diyordu ne yani o günden bu güne ne değişti.
Öpmesini istediğimden değil tabi ki merak ettiğimden soruyorum o zaman o kadın yok muydu hayatında?

El deliye, ben akıllıya hasret yaşıyorum, bakalım evlendikten sonra ne yapacak düşüncesiz zebani.
“Cem bey ben burada ineyim eve kadar gitmenize gerek yok,” dedim son dakika kafenin önündeki arabam aklıma gelince.
“Efendim sorun değil eve kadar gidebiliriz.”

“Benim bazı işlerim var burada ineyim en iyisi, getirdiğiniz için teşekkür ederim,” dedim zoraki gülümsemle.
Arabayı uygun bir yerde durdurup “İyi günler Açelya hanım,” dedi.
Bende arabadan inip iki sokak aşağıda kalan kafeye doğru yürüdüm, zira sinirimin geçmesi için temiz hava şarttı.
Tutup Dilara'yı arasam bir ton soru sorardı, onada bir şey belli etmemek için yalan söylemek zorunda kalırdım.
En iyisi sabah karar verdiğim planı uygulamaya geçirmek, kafede kahvaltı yapıp kendimi mutlu etmeye çalışacağım.
Arabam bıraktığım yerde duruyordu her hangi bir sorun yaratmamıştı neyse ki, arabamla daha sonra ilgilenmeye karar verip direk kafeye girdim.
Sık kullandığım bir mekan olduğu için güzel bir köşeye geçtim, bildiğim bir yere gelmek bile az da olsa rahatlamamı sağlamıştı.

Okuldan sonra part time çalışan Ege geldi yanıma daha lise öğrencisi olmasına rağmen boyu bir hayli uzundu, güler yüzlü ve akıllı bir çocuktu.
“Hoş geldin Açelya abla ne istersin,” diye sordu gülümseyerek ondan bana gelen pozitif enerjiyi hissedebiliyordum.

“Hafta sonları da burada çalıştığını bilmiyordum, kahvaltı olarak ne varsa hepsini istiyorum yanına da omlet ve vişne suyu canım,” dedim onun gülümsemesinin yansımasını sunarken.
Ege aldığı siparişle hızla yanımdan uzaklaştı, bende çantamdan telefonumu çıkardım ve gördüğüm cevapsız aramalarla biran şaşırıp kaldım.
Atakan beyimizin aklı yeni başına gelmiş olacak ki altı kez aramış telefonda sessizde olduğu için doğal olarak duymamıştım.
Tam ona mesaj yazacakken elimdeki telefon hızla çekildi, bir anlık panikle kafamı telefonu alma kişiye çevirince şaşkınlığım iyice arttı.

“Atakan senin burada ne işin var?”
“Yorgunum dedim konuşmamız gerekiyor dedim ama sen beni evin ortasında bırakıp gittin senin bu yaptığını Buse yapmaz!” dedi öfkeyle bağırırken. Ağabeyinin küçük kızıyla beni bir tutuyordu.

“Bağırma, insanlar bize bakıyor azıcık sakin ol,” dedim fısıltıyla, yavaşça oturduğum yerden kalkıp karşısına geçtim.
“Sakin olacak hal mı bıraktın insanda adam akıllı konuşmayı deneseydin şuan sinirli olmazdım, sorunumuzu evde halletmiş olurduk.”

“Atakan otur ve derin nefes al öfkeyle kalkan zararla oturur derler, sakinleştirmeye konuşuruz,” dedim elimi omzuna koyup önümdeki sandalyeye oturmasını sağlarken.
“Bir daha konuşmanın ortasında çekip gitme,” dedi her kelimesini vurgulayarak.
“Tamam şimdi kahvaltı yapalım çok acıktım,” dedim onun evde yaptığı umursamazlığı taklit ederek.

“Madem o evde kalmak istemiyorsun başka ev bakabiliriz,” dedi biraz daha sakin bir şekilde elindeki telefonumu masaya bırakmıştı.
“Onu o zaman düşünecektin, şuan için önemi yok yeterince aşağılandım artık o evde yada başka bir yer önemli değil. Beni sevmeyebilirsin ama insan olarak saygı duymak zorundasın,” dedim ciddiyetle konuşurken ben konuştukça çatmış olduğu kara kaşları yumuşadı.

Ege kahvaltımı getirip masaya yerleştirirken Atakan içinde yiyecek bir şeyler söyledik.
Belki onu konuşmasını beklemeden çıkmak çocukluktu ama orada durmayı yedirememiştim kendime, bir şekilde tepkimi göstermem gerekiyordu.

“İyi miyiz müstakbel karıcığım,” dedi çarpık gülüşüyle bir yandan da göz kırpmıştı. Bunun öfkesinden saman alevi gibiydi, haksız olduğunu anlayınca hemen sönmüştü.
“En kötü günümüz böyle olsun, ne yapayım katlanacağım kolay bir adamla evlenmiyorum,” dedim ortamı yumuşatmak için şakaya vurarak.

“Kimse sana benim kolay biri olduğumu söylemedi, hatırlarsan babam seni ilk gördüğünde dinsizin hakkından imansız gelir demişti yani demem o ki sende kolay birisi değilsin.”
“İkimiz birbirimizi yemeden herşey tatlıya bağlansa ne güzel olur,” dedim bir iç çekişle.
Ege Atakan’ın da kahvaltısını getirince yemeğimizi yemeğe başladık, şaka bir yana iyi acıkmışım, hiç Atakan var diye kibarlıkta yapmayacağım doğrusu.

Gayet rahat ve doğal bir şekilde kahvaltımı yaptım bunun anlamı kibarlıktan uzak olmakla aynı şeydi benim gözümde.
“Seninle uğraşırken saat bir olmuş ve sayende şirkete geç kaldım,” diye Atakan’a istemsizce gözlerimi devirdim.
“Allah aşkına o şirketin sahibi sen değil misin ne olacak sanki geç gitsen?”

“O şirketin sahibi ben değilim babam ben sadece iş ile ilgileniyorum, tıpkı senin evlendikten sonra yapacağın gibi,” dedi kahvesini içerken.
“Her neyse ben evlenene kadar şirket lafı duymak istemiyorum. Biliyor musun dedem evlenmemi çok istiyordu, benim iyi bir aile kuramam için istiyor sanmıştım ama onun derdi de şirketmiş. Evleneceğimi söylediğimde bana ne dedi biliyor musun, 'Güzel şirket daha fazla boş kalmaz' dedi. Bazen evlatlık olduğumu düşünüyorum sonra diyorum ki evlatlık olsam şirketin başına geçmemiş neden istesinler. Haksız mıyım?”

“Haklısın şirketin aileden birinde kalması onlar için daha iyi olur, ailen pek sevgi göstermiyor sanırım.”
“Bu bir soru değil tespit,” dedim çabucak gözlerimi kaçırırken.
“Evet durum tespiti yaptım, geçen gün birlikte kaldığımızda bunu daha iyi anladım ailen seni merak edip bir kez bile aramadı,” dedi gözlerini kaçırırken. Hadi bu durumdan ben rahatsız oldum o neden rahatsız oluyorsa.

“Fark etmene hiç şaşırmadım dikkatli birisin.”
“Pek dikkatli sayılmam dikkatli biri olsaydım bugün o eve seni götürmezdim, amacım seni kırmak değildi ikimiz içinde önemsiz olan bir şey bu evlilik diye pek umursamadan açıkçası, özür dilerim,” dedi dalgın dalgın bakarken.

“Takma kafana o anlık sinirdi bendeki sadece unutalım gitsin.”
“Öyle olsun bakalım kahvaltın bittiyse kalkalım mı?”
“Tamam kalkalım,” dediğimde Atakan hesap için Egeyi çağırmıştı, masadaki telefonumu çantama attım. Gelen hesabı ödedikten sonra kafeden çıktık.
“Bu kafeye sık gelir misin?”
“Üniversite dönemlerimin vazgeçilmeleri arasında diyebilirim.”

“Güzel ve sakin bir yer ama biraz sıkıcı burada nasıl zaman geçiriyordun,” diye sordu tüm dikkatini bana yöneltirken.
“Okuldan arkadaşlarımla gelirdim, ah arkadaş demişken Doğan ağabey dün karşılaştığımızdan söz etti mi?”
“Hayır nerede karşılaştınız?” dedi merakla bakarken. Bir yandan da beni kaldırımın kenarına çekmişti, ayak üstü sohbet moduna girdik.

“Dün ben arkadaşımla dışarı çıktım, Doğan ağabey ile de gittiğimiz yerde karşılaştık,” dedim merakını gidermek için.
“Bana da haber verseydin size eşlik ederdim.”
“Biz kız kıza sohbet için buluştuk burada, sonra bazı dış etkenler yüzünden mekan değiştirdik, bak arabamı burada bırakmıştım,” dedim bir kaç araba ilerde duran arabamı gösterirken.

“Nasıl eğlendiniz mi bari?”
“Evet ama çok yorucuydu uzun bir süre yeter bu eğlence bana. Daha fazla tutmayın seni sana iyi çalışmalar,” dedim konuyu değiştirmek için çabalarken.
Atakan’a bara neden gittiğimiz konusunu açıklamak istemiyorum doğrusu. Atakan bir süre baktı gözlerime ne yaptığımızı sormak istiyor ama sorma yetkisini kendinde bulamıyordu.

“Sana iyi günler,” dedi biraz tavırla. Bana ev konusunda yapmış olduğu şeyi unutmayacağım madem kimse kimsenin hayatına karışmayacak o da bana hesap soramaz değil mi?

Başka söyleyecek bir şeyim olmadığı için yalandan bir tebessüm edip arabama doğru yürüdüm, çantamdan anahtarı çıkarıp kapı açtım. Arabama bindiğim an derince soluklandım nefesimi tuttuğumun bile farkında değildim.

Gerçekten sevdiğim biri olsaydı şu ev meselesinden sonra evlenmekten vazgeçerdim, karşımdaki insandan bir ciddiyet bekleseydim onu karşıma alıp kahvaltı yapmak yerine annesinden emdiği sütü burnundan fitil fitil getirirdim de işte bakmayın bana, anlaşmalı evlilik yaptığım için sineye çekiyorum.

Aklımı başıma toplayıp arabamı çalıştırdım eve gitmek istemiyorum ruhumu rahatlatacak bir yere gitmek istiyorum, bunun ilacı da tabiki de alışverişti.
Hep gittiğim yerlerin dışında yeni açılan alışveriş merkezinin yolunu tuttum, bunu seçmemdeki en büyük neden içinde kitap alabileceğim birden fazla yer olması.

Yol boyunca radyoda bu yazın hit müziklerini dinleyerek ilerledim, alışveriş merkezi park alanına arabamı park edip kendimi devasa büyüklükteki mağazanın kollarına bıraktım.
İlk durağım her zamanki gibi kitaplar oldu, ilk olarak tarihi kurgu kitapların yeni çıkan bölümünden bir kaç kitap alıp, çok satanlar kısmından da beş kitabı gözüme kestirdiğim gibi onları da alıp kasanın yolunu tuttum.

Kitapların ücretini ödedikten sonra koridor boyunca ilerleyip vitrinleri inceledim, bir kıyafet mağazasına girip bakındım ama beğendiğim hiç bir şey olmadı.
Oradan çıkıp dikkatimi çeken bir şey olana kadar yürüdüm, nedendir bilinmez erkeklere özel olan giyim mağazasında mankenin üzerinde bulunan takım elbise dikkatimi çekti.

Lacivert üzerinde belli belirsiz çizgileri olan takım elbisenin içine beyaz gömlek ve gri kravat ile kombinlemişler, normalde takım elbisenin ahım şahımlık bir tarafı yok fakat benim aklıma doğrudan Atakan geldi güzel taşırdı doğrusu. İşin garip tarafı neden benim aklıma Atakan geliyor?
Aklımı şaşırdım zaten bugün şaşırmaktan ve kızmaktan başka bir şey yapmamıştım, elimdeki poşetlerin ağırlığı yüzünden parmaklarım acısa da kitapları okurken ki mutluluğuma değer.

Daha fazla vitrindeki mankene bakmamak için yürümeye devam ettim bir adımla bana seslenene kadar.
“Açelya!”
Kim ki şimdi bu?

******

Yeni bölüm Perşembe günü gelecek:)

Bölüm nasıldı?

Gelecek bölümde neler olacak?

Sizi seviyorum.
Elif Diril.


✴ Aşk Başa Düştü! ✴KİTAP OLACAK✴Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin