☘6☘ Usul Usul

3.7K 354 116
                                    


/6/USUL USUL/

' Ne olurdu yüreğim gibi sağır olsan vicdanım? Ne olurdu...? Şimdi yan! Yanda tat duyguların her türlüsünü! ( Ahraz)'

' Gölgesinde hüzün olan gözlerin var mıdır sahipleneni? Ait midir ki birisine? ( Murat)'

Çevrelerinde ki insanlara aldırış etmeden birbirlerine kaçamak bakışlar atan Ahraz ve Murat bulundukları duruma ayrı ayrı sitem ve suallerde bulunurken birinin düşüncelerine babası diğerininkine ise Suna engel oldu.

" Şu haline bak! Gecenin bir yarısı ne derdin vardı da çıktın dışarı?"

Babasının sorusu üzerine mutfağın önünde bekleyen Ahraz'a bakmamak için kendisine hakim olmaya çalışan Murat yalnızca " hiç " diyebildi. Derdinin aklından çıkmak nedir bilmeyen gözler olduğunu daha doğrusu sahibinin olduğunu söyleyemezdi. Böyle bir şey nasıl söylenirdi ki zaten?

" Elleri kırılsın yapanın. Daha beter olsun inşallah"

Suna'nın sözlerine normalde olsa hak verebilecek olan Ahraz sebebi kendisi olunca bir şey diyemedi. Murat'ın hâli bir yana kuzeninin beddua almasıda cabasıydı. Susmak bilmeyen vicdanının ağırlığında ezilirken, sessizliğini sürdürerek masadakilere bakmaya devam etti.

" Karakola gittin mi?"

Babasının kaşlarını çatarak sorduğu soruyla neyi kastettiğini anlayan Murat " gitmedim. İtibarını zedelemedim merak etme " diyerek kalkmaya yeltendiği sırada ablası Esmer elinden tutarak engel oldu. Kardeşinin sofradan kalkması halinde babasının vereceği tepkiyi bilen kadın gözleriyle oturmasını işaret etti.

" Bir o kaldı zaten yapmadığın ! "

" Ne hâle gelmiş yavrum. Gitme üstüne Mehmet"

" Karışma sen! Senin yüzünden laf söz geçiremez olduk beyimize!"

Murat, babasının annesini azarlamasına yumruklarını sıkarak sessiz kalmaya çalışırken Ahraz yanlarına gelen Nuran Hanımın " çayla, çekirdekte getirmemi  ister misiniz?" diye sormasıyla bakışlarını masadan ayırdı. Suna ile birlikte tedirgince baktıkları Nuran'ın " seyri bırakıp işinize bakın" demesiyle gitmeleri gereken yer salon iken mutfağa girdiler.

" Ya sabır!"

Nuran Hanımın sabır çekmesiyle hata yaptıklarını anlayan Ahraz ve Suna telaşla mutfaktan çıktıkların da ikisininde aklında Murat vardı. Biri aşık olduğu adamın canının ne derece yandığını düşünürken diğeri sebep olduğu şeyi nasıl telafi edebileceğini düşünüyordu. İkisi de bir kez daha Murat'a baktığında onunla yakından ilgilenmeye karar verdi. En azından bu şekilde Suna kalbindeki sancısını, Ahraz ise vicdanının sesini azaltabilecekti.

☘☘☘☘☘

" Her gün en son bu odayı temizliyorum... Tüm yorgunluğumu alıp gidiyor kokusu Ahraz... "

" Farkettim"

Tebessüm dolu gözlerle odada gözlerini gezdiren Suna'ya bakan Ahraz kendisinin de aynı adamın aşkına düşeceğini bilmeden, bir umut ikisi için dua etti. Bilmiyordu aşkın tadını fakat gözlemledikleriyle az çok tahmin edebiliyordu verdiği acıyı, mutluluğu... Ömürden çaldıklarını ve kattıklarını...

" Yokluğunda... yokluğunda canım çok yanıyor ama olsun. Sonunda geleceğini bilmek kalbimi avutmamı sağlıyor"

" Ne zamandan beri seviyorsun onu?"

" Burada işe başladığım ilk günden beri... Yani sekiz aydır"

Koyu kahve saçlarını sol omuzunda toplayan Suna çamaşır sepetini eline alıp kapıya doğru yöneldiği sırada kendisini anladığı ve dinlediği için minnet duyduğu Ahraz'a dönüp " sen  birini sevdin mi hiç?" diye sordu. Diğerlerine soğuk gelmiş olsa da kendisine samimi gelmişti Ahraz ve bu yüzden soru sormakta bir sakınca görmemişti.

YAN SEVDAM (SEYYAH'IN KALBİ)Where stories live. Discover now