☘4☘ Seyyah'ın Mürekkebi

4.7K 433 163
                                    

/4/SEYYAH'IN MÜREKKEBİ/

' Edepsizlik değil bu yaptığım... Kim ne derse desin, arkamdan ne söylenirse söylensin hayatın benden sakındığı şansı yakalayacağım anne! Ezilmeden, kimseye mecbur kalmadan bir nefeste olsa dolduracağım ciğerime. Ardımdan gelecek olan ölüme rağmen...!'

Geceden beri kocası ve Hatice arasında kopan kavga kıyametin seslerine kulaklarını kapayan Ahraz sonunda kurtulacağı dört duvara şükrederek baktı. Gözleri yatağını  bulduğun da ise yeni gelecek gelinin Allah yardımcısı olsun istedi. Ahmet gibi kendinden başka bir şey düşünmeyen adama daha fazla katlanmayacaktı fakat yeni gelenin yaşayacaklarını da düşünmeden edememişti. Kendine acıdığı gibi acıyordu ona. Çünkü  neler hissedeceğini, neler yaşayacağını ne yazık ki biliyordu...

" Geç kaldık Ahraz! Çık hadi"

"Geliyorum"

Kendisine seslenerek kapı önüne çıkan kocasına ikinci kez istekli olduğu bir cevap vermişti Ahraz. Dün akşam ona konakta çalışacağını söylediğin de ' tamam' demesiydi ilk istekliliği ve bu kapıdan dışarı adım attığı anda hep gönül rahatlığıyla cevaplar vereceği insanlarla karşılaşmak tek umuduydu. Artık hayatında bencil olmayan, saygı ve saygıyı bilen birilerinin olmasını isteyen kadın hazırlamış olduğu çantasını eline alıp odasından çıktı.

Kapı önünde yüzündeki morlukların kızarıklıkların acısını çıkarmak istercesine Ahraz'a ve Ahmet'e bakan Hatice kendince önlemini aldığı için tek bir kelime etmeden gidişlerini seyretti. Ahraz'ı bu şehirden göndermeye niyetli olmayan kadın sabahı ağlayarak karşılamıştı ve döktüğü her damlada kocasına beddua yağdırmıştı. Birde hiçbiri tutmuyor, onu bulmuyor diye isyan etmeyide es geçmemişti. Bir faydası olmayan adamın adı olsun yeterdi onun için fakat dün geceden sonra ' olmaz olsun' demeye başlamıştı yeniden.

Yeni bir hayata ilk adımlarını attığını farz ettiği yolda yürüyen Ahraz ardına bakmadan ilerledi. Sabahın erken saatlerinde düştüğü yolda esen rüzgar kalbine umut serpiyor, doğan güneş kalıcı olduğuna inanmasını sağlıyordu.

Kocasının bu umudu kör kuyulara attığından habersiz içine sızan sevinçle konağın önüne geldiklerinde Ahmet kaç ay çalışacağının hesabını yaparken Ahraz hangi gece kaçabileceğini düşünüyordu.

" Bir ay kadar yatılı çalışacaksın sonra evden gelip gideceksin. Üç ay buradasın ona göre ne iş verirlerse ikiletmeden yap"

Yüzünü son kez göreceğini düşündüğü kocasını gözleriyle onaylayan Ahraz bir anda kolunu kavrayıp kendisine doğru çekmesiyle korkuya kapıldı. Sokak ortasında elbette bir şey yapmazdı ona ama vuracak korkusu kadının her zerresine işlemiş, tetikte beklemesine sebep olmuştu.

" Yanlış bir hareketini görür, işitirsem benden önce canını almaya bak Ahraz!"

Ve yine annesinin kaçması dolaylı yoldan  dönüp dolaşıp Ahraz'ın yüzüne vurulmuştu. Annesi bütün kötü sözlerin, düşüncelerin ve bakışların yükünü ve ağırlığını evlatlarının omuzuna yüklemişti ve bu konuda en çok yarayı alan Ahraz'dı. Her fırsatta annesi gibi olacağı acımasızca  imâ ediliyordu ve o annesini savunacak bir yan bulamadığı için kahroluyordu.

" Yanlış bir hareketim olmaz "

Sarfettiği sözlerin ardından öfkeyle yutkunan Ahraz kocasının " inşallah!" diyerek kolunu bırakmasıyla içinden bela okuyarak baktı bu kez gözlerine. Ölürse kaçmasına gerek bile kalmazdı ama Ahmet'in domuzluğu yüzünden kendisini bile gömeceğine inanıyordu.

" Git şimdi"

Bir şey söylemeden başını onaylarcasına sallayan Ahraz'ın gözleri birçok şey anlatıyordu fakat Ahmet bunlara dikkat edecek biri değildi. Aklında olan tek şey yeni karısı iken ve onun için Ahraz'ı, Hatice'yi, kızlarını  bile gözden çıkarırken bir anda ikinci planda tuttuğu namusu aklına geldi. Para için karısını çalıştırmakta sorun yoktu fakat annesinin yaptığı hatayı yapacak olmasının ihtimali bile kanla bitecek  bir sorundu.

YAN SEVDAM (SEYYAH'IN KALBİ)Where stories live. Discover now