✴15. Bölüm✴

Start from the beginning
                                    

“Annem...” dedim ve bir hıçkırık kaçtı dudaklarımdan sonrasında gelen ağlama krizi.
“Hişttt ağlama, yakışıyor mu senin gibi güzel bir kıza ağlamak, gözlerinin haline bak nasılda kızarmış daha düğün fotoğrafı çektirmeye gitmedik kötü çıkacaksın sümüklü karıcığım,” dediğinde bile burnumun aktığını fark etmemiştim taki cebinden çıkardığı mendille burnumu silene kadar.
Üzgüntümün yerini şaşkınlık aldı yani Atakan burnumu sildi ve bundan hiç gocunmadı.
“Utanıyorum,” dedim ki gerçekten utanıyorum ya adam burnumu sildi.

“Utanmana gerek yok insan kocasından hiç utanır mı? Hadi toparla bakalım kendini şu kapının ardında bir dolu insan senin güzel yüzünü göstermeni bekliyor.”
“Tamam,” dedim ağlamaktan çatallaşmış sesimle.
“Seni ilk gördüğümde ne hissettim biliyor musun?”
“Bu kız tam bir afet olmuş dedin biliyorum,” dedim hafif bir gülümsemeyle.
“Hayır, Anemonia kesin benimle evlenmekten vazgeçti diye düşündüm, ayrıca daha bir güzelliğini göremedim ki ayağa kalk ve endamını göster bakalım,” deyip önce kendi ayağa kalktı ve benimde elimi tutup oturduğum yerden kaldırdı sonra elimi bırakmadan kapıya doğru yöneldi.

Elimden tutup beni kendi etrafında döndürdü en sonunda yüzüm ona dönük bir şekilde durdum. “Bir daha internetten alışveriş veriş yapmana müsaade edeceğimi sanmıyorum,” dedi düşünceli bir şekilde. Dudaklarımdan sadece “Hı?” çıkmıştı gözlerimi şaşkınlıkla açmıştım bu konuya nereden geldik ki?

“Gelinliği internetten seçtiğimizde üst kısmının az da olsa tenini göstereceğini fark etmemiştim ve bu kadar göğüs dekoltesi olmasını beklemiyordum. Ayrıca göğüsleri küçük olan kadın modellere gelinlik giydirip insanları yanıltıyorlar, model üzerinde gelinlik daha kapalı duruyordu,” dedi kaşları çatılmış bir halde söz ettiği göğüs dekolteme bakarken.

Şuan dışardan biri bizi görse birbirini çok seven bir çift görebilirdi tabi içimizde ne olduğunu bilemez. Şu sözleri ve gözlerinin etkisi nedeniyle yüzüm yanmaya başlamıştı yapılmış olan makyaj bile bu kızarıklığı gizleyemezdi, kulaklarımda kadar yanıyorum.

“Evet güzel gelinim azıcık düşman çatlatalım,” dediğinde elimde olmadan sırıtmıştım bu adama ne kadar cehennem zebanisi denirse densin ufacık bir lafıyla insanı güldürecek kadar ince düşünceliydi.

Atakan kapıyı açmadan önce duvağımın kısa kısmını arkamdan önüme getirip yüzümü kapattı, duvak göğüs hizamın alt kısmına kadar iniyordu, arka kısmı ise yere kadar uzun gelinliğin kuyruğuyla aynı boydaydı.
Atakan kapıyı açtığında önümde en az yirmi kişilik bir grup olduğunun farkına vardım bizi görenler alkışlamaya başlamıştı onların arasından geçip alt kata salona geçtik.
Nazan hanımın gözü yaşlı elindeki kırmızı kurdeleyi getiriyordu ama ben bu tip şeylerden hiç hoşlanmazdım lakin gönlü kırılmasına diye kabul ettim, anneme verdi kurdeleyi, annemde erkek kuzenlerimden birine verdi, oda gelip kurdeleyi belime bağladı.

Hemen ardından hocanın sesi duyuldu ve evden çıkmadan dua okundu, sonra ansızın aklıma bir şey geldi Atakan Müslüman mı? Babası Yunanlı olduğu için Müslüman değildir diye tahmin ediyordum ama sanırım yanlış düşünüyorum müsait bir zamanda bunu sorayım.

Gelin almaya camii hocası ile geldiklerine göre Müslümanlardır, dua edildikten sonra yine Nazan hanım elinde tuttuğu kırmızı tül ile yanaştı yanıma onunda başıma örtünde önümüzde zor görür oldum hani bir bu eksikti başımda.

Tülde kapandıktan sonra evden çıkmadan önce ailemle vedalaşmalı ve ellerini öptükten sonra çıkmalıydım, önce dedemin elini öptüm sonra babam ve annemin daha sonra evde bulunan diğer aile üyeleriyle de bu seremoniyi tamamladıktan sonra Atakan’ın koluna girip dışarı çıktım.

✴ Aşk Başa Düştü! ✴KİTAP OLACAK✴Where stories live. Discover now