Ong??

239 16 14
                                    

KANG DANİEL

Çocuğun gülüşü,bakışı,ses tonu beni daha önce hiç hissetmediğim kadar tuhaf hissettirmişti.Gözlerimin içine bu denli cüretkar bakması...fazlasıyla ukala olmalı...ve yakışıklı.Evet kabul etmeliyim ki eşi benzeri bulunmayacak bir yüze sahip.Yaklaşık bir on beş saniye kadar bakıştıktan sonra uzattığı eli tutmama kararı alıp,ayağa kalktım.Üstümü başımı düzeltirken hiç bozuntuya vermeden alaycı bi ifadeyle gülmeye devam etti.
"Hmm..yeterince konuksever olduğumu düşünmüştüm oysaki"
Etraftaki herkes toplanmış bu konuşmayı dinlerken oda elleri cebinde sinir bozucu bir ifadeyle beni süzüyordu.
"Kaale alınacak biri gibi görünmüyorsun" sözlerimi bitirir bitirmez kalabalıktan bir "oooo" sesi patladı.Yüzündeki gülümseme asla kaybolmazken tek kaşını hafifçe kaldırması,biraz olsun bozulduğunun göstergesi olamlıydı.
"Ahh..Bu hiç iyi bir başlangıç olmadı.Çok kabasın Euigeon"
Euigeon?! Nasıl? O bunu nerden biliyor? Arkadaşlarım bile bilmezken bu serseri bunu nasıl bilebilir?
Sinirim anında yüzüme yansımıştı ve o bundan fazlasıyla zevk alıyor gibi görünüyordu.Gözlerimi ona dikerek,onu bakışlarımla alt etmeye çalıştım.
"Sen bunu nerden biliyorsun?" istediği soruyu duyduğunda gözleri parladı.Hiç şüphe yoktu,o bundan sadistçe bir zevk duyuyordu.
"Ben herkes hakkında her şeyi bilirim.Öğrenecek çok şeyin var Euigeon"
Yine Euigeon ha?! bu çocuk damarıma basıp duruyor.Arkasını dönüp giderken ardından bağırdım.
"Bunu bir daha söylersen ağzınla burnunu yer değiştiririm...duydunmu beni piç!" O serseri beni görmezden gelip gitti.

*|*|*|*|*|*|*|*|*|*|*|*|*|*|*|*|*|*|*|*|

İlk dört ders olaysız geçmiş,nihayet öğle arası gelmişti.Ne yani bu okulda yemek bile söyleyemiyormuyduk?? Okul değil hapishane sanki...mecburen kantine inen kişileri takip ettim çünkü ne olursa olsun karnımı doyurmam lazımdı.Ne yazıkki açken ben ben değildim,bu riski göze almazdım.Kantine indiğimde lanet olası bi gerçekle daha yüzleşmek zorunda kaldım.Burda çok uzun bir sıra vardı ve benim sıraya girmem gerekiyordu.Eski okulum olsa beni gören kalabalık dağılır,bana yol verirdi yada ön sıralardan biri istediklerimi almayı teklif ederdi, ama bu lanet olası yerde sıraya girmek zorundaydım,çünkü burası istediğim gibi at koşturabileceğim babamın okuluna benzemiyordu.Annemin sesi kafamda yankılanırken can sıkıntısıyla sıraya girdim.Uzun bir bekleyişin ardından tost ve kola alıp,masalardan birine geçtim.Tahmin edileceği üzere bu kahrolası kantinde bir buçuk iskender bile yoktu.Ben yüzümde somurtuk bi ifadeyle tostumu yerken yanıma bir kaç çocuk oturdu.Bana selam verdiler,bende nezaketen onlara selam verdim.Soldan sağa kendilerini tanıttılar: Minhyun,Youngmin,Jaehwan,Sungwoon
"Kang Daniel"
"Evet evet biz biliyoruz zaten" dedi gülümseyerek adının Sungwoon olduğunu öğrendiğim çocuk.
Jaehwan söze girdi
"Sabah bayağı olaylı geçti...ilk defa Ong'un bozulduğunu gördüğüme yemin edebilirim" yüzündeki heyecan bir metre öteden farkedilebilirdi.Bu kadar eğlenceli olan neydi bi anlasam??...
"Ong??" ilgisiz ama şüpheyle sordum.
"Ong Seongwoo.sabah tartıştığın kişi Ong Seongwoo,bu ismi daha çok duyacaksın"
Ong'mu hehe o ne biçim soyad lan öyle.Çocuğun ismi bile bi değişik kendisi nasıl olmasın.İsmiyle ilgili komik düşüncelerimi atlattıktan sonra,aklıma sabah yaptığı piçlikler geldi ve ben yine sinirlendim.
"Onu bi güzel benzetmeyi düşünüyorum"
Herkes gülmeye başladı.Komik olan şeyi bir tek benim anlamamam üzüyor...
"Bilmediğin çok şey var Daniel.Asıl değişik olan onun adını daha önce hiç duymaman.Normalde yeni öğrenciler buraya gelirken,her zaman ona karşı temkinli davranırlar.Kötü bir şöhreti varda" Minhyun bunları söylerken sanki geçmişteki bazı şeyleri hatırlamış gibi göz bebeklerini yukarı kaldırdı.
Tüm bu gizem kafamı karıştırmıştı, ama daha fazlasını bilmek istiyordum.
"Bu onu dövemeyeceğim anlamına mı geliyor??"oturduğum sandalyeye iyice gerilirken sordum.
"Döversin dövmesinede seni engelleyecek şeyler olur" Minhyun'un sözleriyle merakım daha çok artıyordu.
"Şantaj...Ong herkes hakkında herşeyi bilir.Bütün okulun seceresini çıkarabilecek kadar bilgiye sahiptir ve senin zayıf noktanı her daim bulmayı başarır. Bu da senin elini kolunu bağlar, onun bu lanet olası piçliklerine katlanmak zorunda kalırsın"
Gülmememe engel olmadım. "biraz abartmıyormusunuz en fazla ne yapabilirki??"
Nihayet Youngmin kendini tutamayıp söze girdi.
"Onun yapabileceklerinin bi sınırı yok.Tüm bunları takmayıp onu yinede döveceğim diye düşünüyor olabilirsin.Daha önce bunu deneyenler olmadı mı sanıyorsun??ama bir duvar çıktı önlerine" Minhyun Youngmin'e eliyle bingo işsareti yapıp,tam üstüne bastın der gibi baktı.
"Duvar??"
"Kang Dongho duvarı.Dongho Ong'un yanında olduğu sürece Ong'a zarar verebilmek pek mümkün değil,ayrıca öğretmenlerde onun tarafında."
"Hah kimmiş bu Dongho benden güçlü değildir" kol kaslarımı gösterip gülümsedim.Onlarda güldü.
"Yakında tanışırsın.Ong ve ekibinden uzak durmayı öneririm sana.Onlar tehlikeli" onlar böyle konuştukça heycanım ve yangına körükle gitme isteğim giderek artıyordu."Ben daha tehlikeliyim" sırıttım.
"Evet,kızlar için tabi." Sungwoon gülerek konuştu.
Buna cevap vermelimiyim bilmiyordum,yalnızca gülümsemeyi tercih ettim.
"Eski okulundaki bütün kızları becerdiğine dair söylentiler var"
Nerdeyse ağzımdaki kolayı suratına püskürtecektim.Jaehwan beni köşeye sıkıştırıyordu.
"Hayır hepsini değil...yani bir kısmını"
"Büyük bir kısım?? Her neyse sadece kızlarımı mı tercih edersin bilmem ama seni gözüne kestiren bir sürü çocuk var daha şimdiden."dedi Minhyun.
Anlamaz bir ifadeyle suratlarına baktım.Aslında ne demek istediğini gayet iyi anlamıştım ama anlamak istemiyordum.
"Bu okulun nerdeyse yarısı gay,kalanıda biseksüel falan Daniel. Malum okuldan dışarı çıkmamız pek mümkün olmadığı için elimizdekilerle yetiniyoruz" dedi Sungwoon piç bir ifadeyle.
"Onlar adına üzüldüm çünkü ben heteroyum" dedim kolamı içerken. Sözlerindeki bir detay kafama takıldığı için sordum.
"Heyy Bu okuldan dışarı çıkmanız neden pek mümkün olmuyor? Tatil günleri yokmu??" endişeyle sordum.
"ayda bir,2 gün tatilimiz var" dedi Youngmin somurtarak.
Ayda birmi?? Ayda bir?? Şakamı bu?! Şu an babamın,benim için neden bu okulu seçtiğini çok çok iyi anladım.
"Aishh! bu çok acımasızca!...hiç mi şansımız yok dışarı çıkmak için? kurallara uymazsak ne olur??"Elimi enseme götürürken sordum.Biraz gerilmiştim.
"Kurallara uymamanın katı cezaları var.Burası disiplinli bir okul Daniel, babanın okuluna benzemez. Sadece gittiğini farketmezlerse sorun olmaz" duraksadı "Ama bunu şuana kadar en iyi beceren Ong oldu." Dedi Sungwoon.Şu çocuk bi halttanda eksik kalsa şaşacam zaten...Uzun bir sessizliğin ardından kantine Ong ve yanında bir kaç kişi daha girdi.Sanırım bu o bahsedilen ekibi olmalıydı.Youngmin Ong'un yanındaki uzun boylu,yakışıklı ve diğerlerinden daha genç görünen çocuğu işaret etti."Bak bu Guanlin. Öyle boylu poslu göründüğüne aldanma o en küçükleri.Kendisi çoğu zaman sessiz ve gizemli takılır. Bunun sebebinin yabancı olmasından mı kaynaklandığını, yoksa kişiliğinin bir parçasımı olduğunu hala anlayamadık,ama konuştuğu zamanda mantıklı konuşur.Okula ilk geldiğinde Ong,onu gözüne kestirip ilgi gösterdiği için Ong'a sadıktır.Ong hakkında ne söylenirse söylensin buna aldırmaz." Söylediklerine kafamı sallayarak cevap verdim.Ardından Ong'un diğer yanındaki aynı anda hem yakışıklı, hem sevimli,güzel yüzlü çocuğu gösterdi.
"Bak bu Jihoon." Bir iç çekti.
"Jihoon okula ilk geldiğinde kimseye zararı dokunmayan melek gibi biriydi,ama Ong onu mahvetti. Jihoon Ong'dan en çok etkilenen insan ve bunun nasıl olduğu hakkında kimseninin bir fikri yok.O gün Jihoon'la Ong'un yaptıkları hakkında konuşuyorduk ve Jihoon Ong'dan ölesiye nefret ederdi.Ertesi gün bir baktık Jihoon Ong'la takılmaya başlamış." Sungwoon'un gözleri parlarken konuşmaya o devam etti. "Bu hipnoz gibi birşey olmalı.Ong Seongwoo'dan herşey beklenir...Jihoon şuan asla ve asla Ong'un sözünden çıkmaz.Ong melek gibi çocuğu acımasız bir şeytana dönüştürdü.Jihoon Ong'la takıla takıla bir pisliğe dönüştü" söyledikleriyle gözlerim iyice açılmıştı ve şaşkınlığımı gizleyemedim.En son Ong'un arkasındaki cüsseli çocuğu gösterdi.
"Ahh bunu biliyorum bu o bahsettiğiniz güçlü çocuk değil mi?" Minhyun başıyla onayladı ve söze girdi."Bu çocuk Ong'un çocukluk arkadaşı Ong'u en uzun tanıyan ve muhtemelen onun hakkında herşeyi bilen ikinci kişi. Aslında onlar çocukluktan beri üç yakın arkadaşlardı,ama diğeri okuldan ayrılmak zorunda kaldı.Her neyse Dongho Ong'u koruyup kollayan kişi.Ong'un yaptıkları pisliklere sesini çıkarmaz,hatta canı sıkıldığında kendiside pislik yapar. İkisi beraber dark side'a geçtiğinde okul cehenneme dönüyor.Neyseki Dongho çoğu zaman sakindir. Sadece olayları izler ve Ong'a zarar verecek biri olursa onu doğduğuna pişman eder.Aslında Ong'un bu kadar uzun süre sağlam kalabilmesinin kaynağı kendisi...ha birde idare var.
"Ahh Tanrı aşkına!! bu çocuk bahsediliği kadar şerefsizse idare neden bu piçi okuldan atmıyor"Sesim sinirle çıkmıştı.
"İlk sebebi; Ong çok başarılı.Hani bu zeki ama çalışmıyor dediğimiz tipler varya,tam olarak onlardan ama çalışmayada ihtiyaç duymuyor,yada gizli gizli çalışıyor bilmiyoruz.İkinci sebebi; karda yürüyüp izini belli etmiyor.Ardında kanıt bırakmıyor.Onun yaptığını biliyoruz,ama kanıtlayamıyoruz.Bütün bunlara rağmen Ong mimli.Okul müdürü, eğer bir dönemde üç kere 90 dan aşağı not alırsa okuldan atacağını söylemişti ve Ong en ufak bir fiziksel şiddette de okuldan atılacak,yani birini iteklerse bile...bu yüzden bu işleri ekibine yaptırır." Dedi Youngmin.
"Bu yasaklar onun için dokuzuncu sınıftan beri var,ama hala burda maalesef." Sözlerinin ardından Minhyun can sıkıntısıyla dudağını yaladı.Kafam fazlasıyla karışmıştı ve ne düşünceğimi şaşırmıştım.Kafamı kaldırıp etrafı süzdüm.Arkadaşlarıyla şakalaşan çocuklar,hayvan gibi yemek yiyenler ve gözlerim o ürpertici bakışlarda takılı kaldı.Bu kadar zaman beni mi izliyordu lan acaba?? Ona baktığımı görünce gülümsedi ve el salladı.Ben ona nefret dolu bakışlarımı atarken o gülmeye devam ediyordu.Bu sabahki gülüşü gibi şerefsizce değildi
bu
bu
tatlıydı..*-*

Oyunkurucu&Oyunbozan/OngNielWhere stories live. Discover now