19. Bölüm

8K 267 28
                                    

Emma

   Max’in dehşet içindeki gözlerine bakarken bütün kelimelerimi kaybettiğimi hissettim. Ağzımı açtım ama söyleyecek sözüm yoktu. Onu ilk defa böyle görüyordum. Darmadağın olmuş, korkmuş, korunmasız... Parçalara ayrılmak üzereymiş gibiydi.

   Ellerini başının arkasına koydu ve ağzı açık halde geriye adım attı. Kalbim az önceki öpücüğün etkisiyle şaha kalkmıştı. Ciğerlerim yeteri kadar oksijen alamıyordu ve artık bedeniyle, arzusuyla beni ısıtmadığı için titriyordum.

   “ Siktir!”

   Geri geri giderken dizini masaya çarpmıştı. İçimde karman çorman olmuş bir duygu denizi vardı. Dalgaları ruhumun kıyısını döverken “ Max,” dedim boğuluyormuşum gibi. Titreyen adımlarımla ona yaklaşmayı denedim ama ellerini kaldırıp beni engelledi.

   “ S-sakın. Bana dokunma.”

   Sanki uzak durulması bir ucubeymişim gibi benden uzaklaşmaya  devam ediyordu. O an gördüğüm tek şey teyzemdi. Benden nefret eden ve daima uzakta duran. Sadece Max’in bakışlarında korku vardı. Ona zarar verecekmişim gibi, kafese kapatılmış bir hayvan misali ortada dönüp duruyordu.

   Gözlerimi ondan ayırmadan hareketlerini izledim. Gözüme dolan yaşlar görüş seviyeme yükseldi ve her şeyi bulanıklaştırdı fakat direndim. Canım yanıyordu. O benden uzaklaştıkça kalbimi de kendisiyle alıp götürüyordu ama umurunda değildi.

   Sonunda gözlerime baktığında tezgaha tutundum ve ağlamamak için kastığım bedenim, gergin yüzümle ona baktım. Bir an için gözlerindeki çılgınlık kayboldu ama duyduğu korku ve dehşeti hala görebiliyordum.

   “ Gitmem-“ Derin bir nefes aldı ve boğuluyormuş gibi “ Gitmem gerek!” dedi.

   Ona bir şey söyleyemeden arkasını döndü ve koşarak çıktı. Odasının kapısını açıp hızla bir şeyleri yanına aldığını duydum. Birkaç saniye sonraysa sokak kapısı gürültüyle çarptı ve bedenimin kontrolünü yitirip yere çöktüm. Dizlerimi kendime çekip gözyaşlarımın akmasına izin verdim. Neden böyle davranmıştı? Beni bu halde görünce ne olduğunu anlayamadan üzerime gelmiş ve beni sertçe öpmüştü. Benden sadece cevaplarını talep ediyor, istediğini alıyordu ama bana hiçbir şey vermiyordu. Dokunuşlarıyla birlikte içimdeki o elektrik dışarı çıkmıştı ve beni neredeyse kül ediyordu.

   Belki de o kadar kötü öpüşmüştüm ki, benden tiksinmişti. Elimi dudaklarıma götürdüğümde şiştiklerini fark ettim. Daha önce kimseyle öpüşmemiştim ama bunu karşımdakini benden tiksindirecek kadar kötü yapacağımı da düşünmemiştim.

   Ya da sadece beni beğenmemişti. Bana dokunduğunda ne kadar ufak tefek olduğum görmüş, düz hatlarımdan keyif alamamış ve beceriksizliğim yüzünden dehşete düşmüştü.

   Düşünceler kafamın içinde dönüp duruyor ve bana işkence ediyordu. Derin bir nefes aldım ve tepemde dikilmekte olan Joe’yu gördüğümde hızla gözlerimi sildim.

   Joe hiçbir şey söylemeden elini uzattı. Elimi uzatırken hala titrediğini gördüm. Soğuk ve sert eliyle beni kendine çekerken öteki elini belime koydu ve dengemi bulmamı sağladı. İfadesiz yüzüne baktım. Gözleri boynuma kilitlenmişti. Sonunda bana baktığında gözleri her zamanki gibi sakin bakıyordu ama mavi gözlerinin altındaki bu tuhaf bakıştan taşan sıkıntıyı ve merhameti görebiliyordum. Bana acıyordu.

   Hızla ellerinden kurtuldum. Yüzü gibi ifadesiz bir sesle “ Burada bir şeyler karman çorman olmuş ha?” dedi yerdeki tavayı işaret ederken. Ama aslında beni kast ettiğini biliyordum.

Kır Zincirlerimi (ASKIDA)Where stories live. Discover now