11. Bölüm

7.6K 267 18
                                    

Geçen bölümdeki o vote sayısıı ve yorumlarınızz <3_<3 Sizi seviyorum, yeni okumaya başlayanlar da hoş geldii, onların da yorumlarını beklerim :) Neyse lafı fazla uzatmayayım da :D Şimdiden okuyan gözlerinize sağlık :*

Emmaline

   “ Hayır!”

   Ter içinde hızla yatakta doğruldum ve ellerimi yüzüme bastırdım. “ Kâbus,” dedim kendime. “ Bir kâbus gördün, bir şey yok.”  Korkuyla etrafıma baktım ve kendimi hala burada olduğuma inandırdım. “ Oraya dönmedim, sorun yok.”

   Aniden ağlamak istedim ama kendimi tuttum. Gecelerdir aynı kâbusu görüyordum. Bazen sahneler değişiyordu ama sonu hep aynıydı. Teyzem beni buluyor ve geri götürüyordu.

   “ Bu korkuyla yaşayamam!” dedim parmaklarımı sıkıca gözümün üstüne bastırırken. “ Lanet olsun.”

   Kafamdaki planı gözden geçirdim. Yirmi yaşındaydım, yani vasim olarak teyzem hala üzerimde hak iddia edebiliyordu ve ben reşit olana kadar parama dokunamazdım. Sadece dört ay kalmıştı. Dört ay sonra 21 yaşında olacak ve ne istersem yapabilecektim.

   “ Tabii o zamanda beni alt etmenin bir yolunu bulmazsa,” dedim iç çekerek ve hızlı bir durum değerlendirmesi yaptım.

   Buraya geleli bir hafta olmuştu ve neredeyse hiçbir şey yapmamıştım. Günlerim Keith ile kitaplar konusunda uzun tartışmalara girmek, Fransızca konuşmak ve arada yaptığı esprilere gülmekle geçiyordu. Leah benimle konuşmuyordu. Aslında her fırsatta bana olan nefretini gizlemeden imalarda bulunuyor ve delici bakışlarıyla uzun süre bana bakıyordu. Joe ise hepsinden garipti. Keith bu konuda bana gülse de ondan ödüm kopuyordu. Joe bembeyaz teni, gece kadar siyah saçları, gümüşümsü mavi gözleri ve kaslı, uzun bedeniyle sıra dışı bir yakışıklılığa sahipti. Çoğunlukla siyah ya da gri giyiyor ve ortalarda hayalet gibi dolaşıyordu. Eşyalarımı karıştırdığını biliyordum ve bu konuda mümkün olduğunca dikkatli davranıyordum. Aslında neden onları gerçeği anlatmadığımı bilmiyordum. Özellikle Keith’in sıcak tavırları ve rahat etmem için elinden geleni yapmasını izledikçe kalbim bu yalanın altında eziliyordu ama artık geri dönmek için geç olmuştu. Bu yalanı başlatmıştım bir kere, şimdi bunu öteki yalanlar takip edecek ve kendince bir hikâye oluşturacaktı.

   İlk işim kredi kartımı yok etmek olmuştu. Üstünde minik gümüş harflerle gerçek adım yazan o ufak kart benim için önemli bir tehlike arz ediyordu. Madalyonum daima sweatimin ya da kazaklarımın altındaydı. Annemin günlüğü ile babamın mektuplarını yatağın altındaki gevşek yere sıkıştırmıştım. Oda da tek kişi kaldığım için rahattım. Aslında Leah kadın olmanın avantajlarını değerlendirerek odasında tek başına kalıyordu ama benim gelişimle işler değişmişti. Leah odasını benimle paylaşmayı kesin bir dille reddetmişti. O anı hatırlayınca iç çektim. Max yorgunca “ O zaman ne yapacağız Leah?” demişti. “ Külkedisi gibi onu yerde mi yatıracağız?” Sonra Leah’nın cevabını beklemeden sorunu çözmüştü çünkü cevabını hepimiz biliyorduk.

   Sonuç olarak Keith artık Leah ile birlikte kalıyordu. Rick denen adam evde olmadığı için, Max’te Joe ile birlikteydi. Bense suçluluk duygusuyla Keith ve Max’in odasında yatıp kalkıyordum.

   Zaten hiçbirinin bu evde doğru düzgün bir yerleşikliğe sahip olduğu söylenemezdi. Özellikle de Max’in. Geçtiğimiz bir haftanın dört günü onu görmemiştim. Kalan üç günün birinde hep birlikte kahvaltı yapmış, öteki günde gecenin köründe kahve-sigara ikilisinin altında konuşmuştuk. Daha doğrusu onlar konuşmuştu, bense dinleyip izlemekle yetinmiştim. Onların arasında yabancı olduğumu burada kaldığım her saniye boyunca daha da iyi anlıyordum. Ait olmama duygusu kalbime bir kıymık gibi batıyordu. Çok küçüktü ama oradaydı işte ve canımı yakıyordu. Üstelik ben onu çekip çıkartamıyordum.

Kır Zincirlerimi (ASKIDA)Där berättelser lever. Upptäck nu