3.sezon 15.bölüm( Dükkan)

1.2K 66 27
                                    

Wendy'nin telefonundan görüntü.

Diğer gün ayın üçü yani pazartesi olduğu için gelip toplanan herkese olayları anlattı gelenler kulübe mutfakta toplandılar( Pacifica,Wendy,Gideon,Dipper,Mabel,Soos) Stan turistler ile ilgileniyor,Ford olayları bildiği için alt katta birşeyler ile ...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



Diğer gün ayın üçü yani pazartesi olduğu için gelip toplanan herkese olayları anlattı gelenler kulübe mutfakta toplandılar( Pacifica,Wendy,Gideon,Dipper,Mabel,Soos) Stan turistler ile ilgileniyor,Ford olayları bildiği için alt katta birşeyler ile uğraşıyor, Robbie Memur olduğu banka çalışıyor, MC Guget ise...umm...Birşeyler yapıyordu işte.
Wendy: Olay aynı Dipper'ın anlattığı gibi.
Pacifica: Şanssızlık? Oyun yok?
Dipper: Anlaşılan oyun oynamıcaz.
Mabel: Dipper sence ima ettiği şey bu muydu? Yani oyun yok?
Dipper: Haklısın sanki birşeyler var gibi.
Soos: Belkide aslında o Oyun oynamayacağız demiştir?
Pacifica: Buldum Bu sefer oyun yok Hepinizin başına şanssızlık gelecek. Oyun yok çünkü oyunun içindeyiz zaten.
Dipper: Hmm?
Pacifica: Yani bir düşünün. Bir şanssızlık gelecek. Şu an zaten oyundayız her an birşey olabilir.
Dipper: Tabiki!
Mabel: Dikkatli olmalıyız masadan kalkarken düşmek gibi küçük bir şanssızlıkta olabilir evinin yanması gibi Büyük bir şanssızlıkta.
Soos: Oh dostum iyiki evim sizinkiler gibi tahta değil de betondan.
Pacifica: Hey en azından evimde yangın söndürücü de var birden fazla evimiz de var.
Mabel: Dipper kulübe yanarsa biz ne halt yeriz?
Dipper: Umarım bu olmaz ve Mabel biz California da yaşıyoruz burada değil.
Mabel: Doğru ama...
Dipper: Stan ve Ford amcaların bir aile dükkanı vardı unuttun mu? Kapatıp gittiler o dükkan ile ilgili araştırma yaptım daha önceden-
Mabel: Gerçekten mi?!?! Anlat ne olur.
Dipper: Bu dü-
Pacifica: İstersen ailesel bir mesele var ise biz dikkatlice gidelim.
Dipper: Doğru. Yani Büyük amcam bunu böyle orta alemde anlatmama kıza-
Soos: Ben olayları bili yorum kanka kalabilirim değil mi?
Dipper: Tab-
Gideon: Bizde yavaş yavaş kalkalım o zaman.
Dipper: Kapıya kadar bende size eşl-
Mabel: Sonra görüşürüz!!!
Dipper: Be-
Pacifica: Sonra görüşürüz Mabel.
Dipper: Sonra görü-
Soos: Sonra görüşürüz.
Dipper: HEPİNİZLE SONRA GÖRÜŞÜRÜZ ARKADAŞLARIM GÜLE GÜLE PACİFİCA,GÜLE GÜLE GİDEON.
Bunları tek nefeste yükse ses ile söyleyen Dipper a hepsi bir ağızdan gülmeye başlarlar.
Dipper: Yine rezil oldum değilmi. Belki Max benimle dalga geçmekle haklıdır okuldada böyle oluyor.
Pacifica: Dipper merak etme sen seni hep kestiğimiz için patladın bizde kendi yaptığımıza gülüyoruz fazla kafana takma bu Max olayını.
Dipper: Pekala. Şey belkide tepkim gerçekten komikti. Size güle güle sonra görüşürüz.
Onlar çıkınca Wendy ve Soos, Mabel ve Dipper'ın karşısına otururlar.
Dipper: Bu dükkan ile ilgili internette araştırma yaptım. Çok eski bir gazete fotoğrafında açılışının haberini buldum merakla bir çıktısını aldım bizim okulun yakınında bir kütüphane var bende oraya gittim. Eski gazetelerin saklandığı bir raf var 1900 lı yıllardan beri basılan gazeteler saklanıyor ve o gazete de vardı.
O gazetenin çıkış yılından 37 yıl sonrasının gazetesinde dükkanın kapandığı çünkü sahibinin öldüğü yazıyordu. Shermin Pines babasının vasiyeti açıkladı ve konuştu;Babam aile dükkanını duyduğu pişmanlık yüzünden ölen oğlu ve benim ağabeyim olan Stanley Pines'a adıyor belki bir gün beni affeder dedi. Benim ağabeylerim konusunda bildiğim pek birşey yok belki iki tanelerdir ama ben hep bir tanesini tanıdım onu da 6 yaşımdan sonra göremedim babam ona Stanford derdi sorunca onlar yada onun hakında birşey anlatmazlardı bir gazete okurken ilk defa gözünden bir yaş aktığını gördüm ve yanına gittim ben o zaman 20 li yaşlarımdaydım sorduğum zaman beni odama gönderdi ve telefonda konuştu bende gizlice dinledim. Stanford kardeşin ölmüş çok pişmanım hepsi benim hatam onu kovmamalıydım vb. Şu an sizin merak ettiğiniz kadar bende ailemin gizemini merak ediyorum amerikan hükümetinin böyle ayaklanışı çok tuhaf o günden telefon konuşmasından seneler sonra burdayım ve olanlara hayla bir anlam veremiyorum. Annem beni korur kollardı ama o da bana birşey anlatmadı. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim ayrıca ailem ile ilgili çıkan şu iddayı herkes şöyle biliyor....
Ve kağıdın geri kalanı yoktu yırtılmış yada kesilmiş gibiydi. Bende merakıma yenik düşüp internette aradım hiç birşey yoktu ve bende aklıma bir an dedeme neden sormuyorum dedim nasıl olsa bu açıklamayı yapan oydu bende anneme hafta sonu dedemlerde kalmak istediğim konusunu açtım annem de kabul etti.
Mabel: O gün evde ne kadar sıkıldım ben arkadaşlarımla beni kız başımıza olmaz diye gezmemize imin vermediler. Sen olunca yanımıza alıyorduk izin veriyorlardı. Kızların tüm özelinin ne olduğunu zaten biliyordun yanında rahatça konuşuyorduk ağazın sıkı ve anlatacak zaten kimsen yok diye. Bir hafta sonu mutluluğumuzu bozdun!
Soos: Tamam kanka sakin ol .... Sakin
Wendy: Eee sonra.
Dipper: Sonra Shermin dedemize gittim akşam olun ön odaya kurulmuş konuşuyorlardı babaannem yengem ve halamı alıp mutfağa geçti amcam ve eniştemde balkona geçti benle dedem oturma odasında yalnız kalmıştık ben tam soruyu soracakken o lafımı kesti.
+Eeee torunum dersler nasıl?
- İyi dedeciğim siz nasılsınız?
+ İyiyim. Duyduğuma göre büyük okul hayallerin varmış.
- Evet var umarım bu sene sınav sonucum iyi çıkar çoğu sorudan eminim de sözel zorluyor beni.
+ Hmmm...
- Dede sana bir soru sorabilir miyim?
+ Tabii.
-Ama doğru cevap vereceksin.
+ Tamam sana neden yalan söyleyeyim ki. Zaten bu kadar meraklı olmasaydın çocukken başımızı arıtmazdın cevaplarını bilmediğimiz soruların cevabını uydurup sana kakalamaya çalışırdık da " Hayır bu böyle olamaz" derdin.
( Yüzümde küçük bir tebessüm oluştu)
- Biz annemler kızar diye hiç birşey anlatmadık ama senin bilmeye hakın olan birşey biliyoruz Mabel ile.
+ Nedir o?
- Baban öldüğü zaman konuşma yapmışsın gazetelere orada ( Çantamdan kütüphaneden kiraladığım gazeteyi çıkarıp uzattım) iddayı herkes nasıl biliyor?
+ Bu nasıl çıktı ortaya bilmiyorum. ( derin bir nefes alıp konuşmaya başladı) İddayı herkes Pines lar dünyayı yok edecekler kıyamet onların elinden çıkacak diye biliyor. Stanford Pines yani ağabeyim bilim ve boyutlar üzerine çok fazla konferanslar ve konuşmalar yapıp bir sürü genci bu konuya yönlendirdi ve ilgisini çekti bir sürü derken 10-15 değil binlerce genç onun sözlerinden etkilenmişti 12 yaşından 29 yaşına kadar bir çok öğrenci onun sözlerinden etkilendi kız erkek hepsi umarım dedikleriniz iddalar doğru değildir ve bu olayların hiç biri gerçek olmaz. Ne kadar onları merak etsemde, Ne kadar onlarsız büyümüş olsamda onlardan tarafım bu konuda beni ikna edemezsiniz şu an burada Californiada olan tek Pineslar bizleriz benim üç kızım ve üç oğlum var polisler bazen onları bile kendilerinden taraf olsunlar diye sorguya çağırıyor çabalarınızı kesin artık onlar daha küçük en küçük oğlum Adam'a ( Edım) bile ikna olsun diye konuşuluyor ama o daha 6 yaşında 1. Sınıf'a yeni başladı. Dedim ve konuşmayı kesip eve döndüm.
-Nasıl yani babam 6 yaşındayken böyle bir olay yaşıyor ve bize anlatmıyor?
+ Babanı suçlama Adam bu olaylardan nefret ederdi polisler bu konuşmamdan sonra peşimizi bıraktılar o da herşeyi unutup gözlerini yumdu içinden on'a kadar saydı ve hayatı düzene girdi bende o günden sonra evde bu konu ile konuşulmasını istemedim.
- İnanılmaz.
+ Ondan sonra birden bire Stanfordun oregonda yerçekimi şelalesine karşı bir kulübesi olduğunu ve orada turistçilik yaptığını duydum onca çocuğu konuşmaları ile aklına giren adama ne olduda bilimi bırakıp turizime daldı para mı azdı?
- Hayır bir boyutta tıkalı kalmıştı.
+ Ney?
- Biliyorsunki biz Mabel ile-
Babaannem içeri girdi ve bize gülümsedi sonra çıktı odadan.
- Mabel ile 5 yıl önce oraya gittik ve oradaki Büyük amcamızı bizde Stanford sandık ama Temmuzun 22 sinde bir partiye gittik ve eğlendiğimiz son haftanın başıydı sanırım bir,iki hafta sonra Stanford amcam bir portaldan çıktı şu an dediklerim delice geliyor olabilir ama Stanley amcam yıllar önce evden atılmış Ford amcanın okul hayatını bir deneyi bozarak mahvettiği için. Tek başına dışarıda zorluklar ile yüzleşmiş arabasında yaşamış ve Ford amca okulundan aldığı destek ile bu kulübeyi kurmuş ve kendini bilime adamış
Bir portal kapısı kurmuş arkadaşı Fidel Ford MC Guget ile portal çalışmış ama arkadaşı portala girmiş kaza ile Ford amcam çok geç olmadan onu çekebilmiş bu arada yaşadıkları ile ilgili gördüğü sihri şeyleri yazmak için bir günlük tutmaya başlamış arkadaşı portalın yok etilmesi gerektiğini söylemiş ve kıyametin kopacağını söylediysede Büyük amcam inanmamış ve portalı yıkmamış işler iyice karışmış. Tuhaf rüyalar görmüş ve rüyalarında hepsinde tek gözü ve üçgen olan bir yaratık görüyordu o yaratık Ford amcayı kandırıp onun bedenini ele geçirdi ve...
+ Sakin ol evlad bu kadar kasılma
Sanırım biraz fazla tedirgin olmuştum Bill dan bahsedince ve biraz hızlanmıştım.
- Pardon biraz hızlandım.
+ Sorun değil devam et.
- O yaratığın adı Bill Cipherdı kendi gözlerimle görmesem ve kendimde yaşamasam inanmazdım.
+ Kendinde yaşamasan mı?
- Evet beni de kandırıp bedenimi ele geçirdi ama kurtuldum yazdığı günlüklerden üçüncüyü buldum üç tane yazmıştı ve yazın yarısına kadar O eşkenar ile savaştığımızı bilmiyorduk yazın sonunda Mabel'ı kandırıp kendine güç buldu ve kasabayı ele geçirdi tabii Ford amcanın tekboynuz kalkanı olmasaydı dünyayı ele geçirirdi kasabada tuhafiyamet başladı ve  daha bir sürü çılgınlık Stanley amcanın zihnini Ford amca sanıp girdi bizde o anda zihnini sildik amcamın ama geri geldi.
+ Bu dediklerin çılgınlık, delilik ve resmen saçmalama...
Suratımı tam asacakken...
- Derdim ama Adam'ın oğlu olmasaydın o da küçükken bu şeylere inanırdı biz ise saçmalık derdik ama o bir gün bizi çekiştirdi okulunun arkasındaki ormana ve babaannen ile gözlerimize inanamadık uçan pembe bir peri gibi birşeyi kovalayan ufacık cüce gibi sakallı adamlar. O gün Adam'ın saçmalamadığına inandık ve sihirin gerçek olduğu düşüncesine kapıldık. Senin küçüklüğün babanın kine çok benziyor. Sana inanıyorum ama bu konunun burada konuşulmasını istemiyorum anlaştık mı? Sen bu evde veya polislere yakın yerrde bu konuyu açma bende annen ve babana bu geçirdiğiniz yazı anlatmayayım.ş
- Peki dedeciğim tamam da bunu ve vasiyeti amcamlara anlatabilir miyim?
+ Peki tamam.
Bende sonunda dedemle iki gün geçirecektim ve babaannem kocaman yorganlar ile oturma odasına daldı şansıma bak ki küçük eniştemler de burada kalıyordu.
- Babaanne ne gerek vardı bu kadar yorgana?
+ Olmaz oğlum sen şu an bu evin hem en küçüğü hemde en gencisin bu yorganlar üşütme diye sınavın var bu sene.
- Biz o sınava girdik sonuçları bekliyoruz ama babaanne ayıp olamaz ise sana bir soru sorucam?
+ Sor küçük ayı sor babaannesinin bir tanesi.
- Belim ağrıyor dediğin halde bu kadar yorganı nasıl taşıdın?
+ Sizin için katlanırım yavrucum annen oğlum ve size iyi bakıyor değil mi?
- Evet iyi bakıyor. Bir sorucuğum daha var?
+ peki
- Kulağın o kadar kötüyse dedem ile beni en ince ayrıntısına kadar konuşmamızı nasıl anladın o kalın kapının arkasından?
+ Şu ukalaya bak annesine çekmiş işte.
- Ha birde çok güzel olmuş saçların.
+ Ahh işte demiyor muyum ben bu çocuk aynı babası diye ben yetiştirdim tabi basınıda.
( Evdeki yatmayan herkes gülmüştü babaannem yaşına ramen gelinini iğneleyip oğlunu göklere çıkarıyordu yine)
- İyi geceler,Allah rahatlık versin deyip yattım. ( Tamam onlar yatarken böyle demiyor ama bunu türkler okuyor diye böyle yazdım)
Herkes sanada dedikten sonra yatağa girdim gece susayıp kalkınca yan  çekyat da yatan ve konuşan halama kulağım kayınca susup dinledim.
Halam: Söyledin mi bizim oğlana dikkat etsin gece gece evden çıkmasın.
Eniştem: Söyledim hayatım sen rahat ol hem o artık 25 yaşında.
Halam: yaş 25 ama hala düzgün bir işe giremedi bak şu Adam'ın kızına mezun olduktan sonra bir tasarım stüdyosu açar iki defile düzenler dünyanın parasını kazanır. Ama Oğlu ne yapar kestiremiyorum.
Eniştem: Neden?
Halam: Bu kadar iyi tespitler yaptığına ve araştırma yeteneği çok olmasına rağmen sayısal okuyor gidişatı yanlış bence bunu Adam ve Amanda ile konuştum ama bu konu ile ilgili onun kendi seçimini yapmasının en doğru olacağını çünkü onun yerinde olmadan neyde iyi neyde kötü yalnızca tahmin üreteceklerini söylediler asıl iyi olduğu sözel ise sözel, sayısal ise sayısal okusun dediler. Bende karışamadım.
Eniştem: Hayatım onların çocuk yetiştirmesinden sana ne ki?
Halam: Bende ablasıyım bir nevi.
Eniştem: Bizim oğlandan nereye geldik tamam sen Mabel'ı daha çok sev ve öv ya şimdi çocuk uyanacak bizi duyacak ondan sonra al başına belayı.
Onlar susunca biraz zaman sonra kalktım yatmamı boş boş bana bakıyorlardı ben kalkınca gözlerin kaçırdılar ön odanın büyük kapısından çıkıp mutfağa gittim. Bir bardak aldım suyu aldım yudumlarken mutfağın ışığını yakmadım çünkü mutfak penceresinden yansıyan ışık yetiyordu yudumlarken tuvalet kapısının önünden sesler geldi mutfak ve tuvalet yan yana iki kapı idi dedem ve babaannem olduğuna adım gibi emindim.
- Sen bizimi kapının eşiğinden dinledin?
+ Evet ama sence bunu ona söyleyen Adam mı?
- Hayır değil olamaz çünkü Adam o polislerin üzerinde kalan etkisini hiç atamadı küçücük  çocuğa o kadr baskı yapıldı o da dediğim gibi gözünü yumdu 10 a kadar saydı ve herşeyi unutmaya karar verdi. Sekiz yaşında bir çocuğun bunu yapması onun güvenilirliğini ortaya koyar o olaydan sonra herşeyi unuttu amanda ile de 7 yaşında mahallede tanışmışları birlikte gizem aralardı da Amanda bir kere dizini yarmıştı koşarken Adamda alıp bize getirmişti.
+ Evet o zaman genç ve güzeldik.
- Sen hayla güzelsin şu kaynanalığında olmasa.
+ Sence bu oğlan bu tarz meseleler ile uğraşmayı bıraksın diye Adam ile mi konuşsak?
- Hayır Kos koca amerikan hükümetinin en az 30 yılda çözdüğü olayı çocuk bir yaz tatilinde vede iki üç günlük sıkı araştırmasında çözmüş bu çocuğa dur denmez.
+ Pekiii suç hükümetin se?
- Sanmam bu konuyu boş ver susadım konuşmaktan su alıp ilacımı içeyi.
Mutfaktaki alt dolaba saklandım dedem suyunu alınca ışık söndü ama çıkmadım uzaklaşan ayak sesleri duyunca çıktım ve yatağıma döndüm halam ve eniştemin sesleri yükselmişti anlaşılan tartışıyorlardı ben girince duyduğum ilk kelime ile kalakaldım. Neyse bundan sonrası biraz ailesel.
Wendy: Tamam dostum sorun değil.
Mabel: Yani bizim aile ilginç ve stan amcanın bir dükkanı var. Ona ne zaman söyleyeceksin?
Dipper: Akşam yemekte söyleyeceğim. Bunu yazın başında söylemeye fırsatım olmadı ev konusu açılınca aklıma geldi.
Akşam vakti herkes yemeğe oturur ve yemeye başlar.
Dipper: Stan amcalar sizlere birşey söyleyeceğim.
Stanley: Nedir o?
Dipper: Babanın sana şu bahsettiğin aile dükkanını bıraktığını biliyor muydun?
Stanley ağzındaki suyu direk karşısında oturan Dipper a püskürtür: NEY NEY NEY???
Dipper: IYYY!!! Bir gazetede okudum kütüphanede vardı. Shermin dedemde bunu anlattı.
Stanley, Dipper'ın verdiği telefondaki gazete fotoğrafına bakar ve gözleri dolar.
Stanley: snıf..snıf( Burun çekme sesi snıf) Bana dükkanı mı bırakmış? Ben onu çoktan affettim.
Stanford: Shermini görmeyelı uzun zaman oluyor.
Mabel: Şimdi ne yapacaksın  stan amca?
Stanley: Yazın sonunda oraya gideceğim hem dönüşte Shermine de uğrarım bayağı uzun oldu görmeyeli gerçekten. Ford benimle gelirsin herhalde emlak işlerinden anlamam bilirsin.
Stanford: Tabiki gelirim dükkanı ve eski evimizi görmeyeli çok uzun zaman oluyor. Shermini en son gördüğümde 6 yaşındaydı.
Dipper: Sizin olaylarınızı anlatmış olabilirim.
Stanley: Bizi anlatma derdinden kurtardı eğme boynunu yemeğini ye hadi.
Stanford: Vay be kaç yıl önceden beri hükümet peşimdeymiş de haberim yok.
Mabel: Veeee bu akşam kızlar bize pijama partisine geliyor sıkıntı olur mu?
Dipper: Bunu biliyordum ve gelirken yanıma çadır aldım.
Stanley: Sorun olmaz ama Dipper'ı kartallar yemeye başlarsa odaya geri döner.
Dipper: Bence şanssızlık olayı çok kötü oldu.
Soos'un evinde:
Soos: Melodi yemek çok güzel olmuş.
Melody: Teşekkür ederim.
Soos: AAAAA...DİLİM YANDI.
Melody: Su iç biraz!!
Soos: Ohh bu şanssızlıksa geçdi gitti.
Gideon'un evinde:
Gideon: Baba bu gün neler yaptın?
Bud: Araba sattım sen.
Gideon: Okul olayına hayla arkadaş kurmada kötüyüm ama şansızlık sihri üzerimde olmasına ramen şanslıyım Pines ların kulübesinden çıktıktan sonra Pacifica ile yürümeye başladık ki...
Bud: Pacifica Northwestlerin kızı olan mı?
Gideon: Evet neyse yürürken karşımıza beni okulda hor gören çocuklar çıktı beni ittireceklerken Pacifica çocuğun bileğinden tuttu çocuk Pacifica nın gözlerine bakıp taş gibi dona kaldı sonra kaçtı yokuşa gelmemiş olmamız bir şans.
Pacifica'nın evinde:
Pacifica: Hay Allahım şanssızlığa bak ya Rabbim. Nasıl olur da Max ile iyi geçinmek zorunda kalırım. Yok neymiş efendim babasının şirketi ile anlaşmamız varmış da çok değerlilermiş de aramızı bozarsak kavga çıkarmış da. Offf yaa offf partiye davet edilecekler listesine eklenmiş birde. Doğum günüme davet etmem ama gerçi sanki onuda tam kutlayabilirim. Şimdi çantamı aldım Mabel'a gidiyorum.
Guget:
MC Guget: Mesajda şanssızlık olayı kafamı karıştırdı ama teknemin batmasıyla olayı anladım nedeeeeeen?

O gece hepsi bir rüyada çemberdeki yerlerindedir ve Kill gelir.
Kill: Bu sefer en az iki kişi dayanamayıp taşını bana verene kadar şanssızlık devam edecek.
Mabel: Bu sabah şanslıydım ben diktiğim tohum bir günde büyüyüp ağaç gibi olmuştu.
Kill: Onun asıl sebebi senin şansın değil o ağacın büyüme sebebi korku.
Mabel: Nasıl?
Kill: Neyse duyacağınızı duydunuz küçükten büyüğe doğru yol alıyor bu şansızlıktan bu gün başına kötü bir olay gelenlerin yarın daha büyüğü gelecek gelmeyenlerinkilese yarın başlayacak
Örneğin: Çam ağacı yatağından olmanda bir şansızlık belki bir hafta sonra ailenden birine araba çarpar ve sonucu ölüm olur, Soru işareti bu gün küçük bir yanık yarın devasa bir acı yaratır dikkat et su toplamasın, Gözlük sende teknen batar,işin batar, ailen batar, hayatını denizin dibinden toplarsın.
Dipper: Sen ne dediğinin farkında mısın? Bill nerede?
Kill: Abimi bende sizinle biliyordum neyse baybay. İll unutmadan söylemeliyim bu iş öyle kural kitabında yazanları ezberlemeye benzemez.
İll sinirle yanaklarını şişirir ve herkes yerine ışınlanır.
Mabel: Kızlar o neydi ya?
Pacifica: Bilmem biz en son ne yapıyorduk?
Candy: Devam edelim Pacifica D mi C Mi?
Pacifica: C diyorum?
Grenda: Cesur kız Candy için herşeyi de C deme.
Candy: Git ve camdan Dipper'ın çadırının üzerine Mabel'ın ağacının elmalarından at.
Pacifica: Çıkan çığlığa karşı kulaktıkacı alsaydık keşke.
Elmaları alır camı açar o sırada Dipper çoktan uyumuştur ve elmaları atar.
Dipper: AAAAAHHHHĞĞĞĞĞAAĞ... KİM ATTI ONU???
Mabel: Kardiş suratını görmeliydin? HAHAHA.
Pacifica: Üzgünüm Dipper oyun da Cesaret deyince çıktı.
Dipper: Sizinle bir Lazer tag sözümüz vardı orada görüşeceğiz Pacifica hanım. ( Çadıra girer)
Mabel: Saat çok geç oldu Dipper ile dalga geçtiğimize göre- esner- yatabiliriz. Dipper'ın yatağına kim geçiyor?
Candy: Çöp çekelim önce Mabel'ın sonra Dipper'ın yatağı için en kısayı çeken Mabel'ın yatağına kurulur.
Herkes çeker.
Grende: HOBİLİ MABEL'IN YATAĞI BENİM.
Mabel: Zıplama yatak eskide kırılmasın.
Grenda: Tamam.
Candy: Şimdi Dipper'ın yatağı için.
Mabel: VUHVUH GELİYORUM KARDİŞ YATAĞINA BEN KAZANDIM.
Pacifica: Candy bizde yer yatağında koyun gibi yatacağız artık şansızlık sihri ben ile Mabel da var ama onda ters orantılı çalışıyor herhalde. Grenda ve Mabel horlamaya başlamışlar bile.
Candy: Bizde yatalım artık.
Pacifica: Sen yat ben dişlerimi fırçalayıp geliyorum.
Candy: Tamam.
Alt kata inen Pacifica merdivenden yuvarlanır ama birşey olmaz canı yana. Diş fırçalayıp üst kata gelir üçüde uyuyordu Pacifica da yerine yerleşti.
Diğer gün...



Devam edecek...

Dipper'ın ailesindeki isimler benim hayal gücüm dür. Shermin Pines hariç umarım beğenmişsinizdir ve hoşunuza gitmiştir ben yazarken çok mu sıkıcı oldu diye düşündüm yorum ve görüşlerinizi bekliyorum. Hoşça kalın altın alın.
1-1-1-1-1-1-1-1 !!!!

Esrarengiz Kasaba devam etseydi.Where stories live. Discover now