~3~

763 592 406
                                    


Hepinize Merhabalar

Nasılsınız? iyi olmanız dileğiyle

Bölüm şarkısı: Sancak -uçurum

Keyifli okumalar .

&

Hayat, insanlara nasıl oyunlar oynardı? Neden insanları bu kadar yorardı? Mutluluk kavramı yok olduğundan beri mi yaşayan birer ölüydü insanlar? Tesadüf işaretti bir şeylere değil mi? Peki bu ne için işaretti?

Gerçek tesadüfler mi yoksa, insanların gerçekleri tesadüf olarak gördüğü bir dünyada mı yaşıyorduk?

Herşeyi bedeninde iliklerine kadar hissetmek bu muydu ? Vücudunda ufak depremler yaşanıyordu sanki. Şuan ne durumdaydı aklı almıyordu. Neden bu kadar şaşırmıştı? Ağzını araladı bir kaç defa. Ama sadece havada kaybolan nefesleriydi ağzından çıkan. Yüreğini yakan gözyaşları durmuştu bir süre önce ama yüreği hala yanıyordu. Ağzını araladığında kelimeler ağzından çıkmamak için bahane arıyor bütün cesareti inine geri kaçıyordu. Kendini toparlamak için derin bir nefes daha bahşetti ciğerlerine.

"Sen nasıl? Dur ya... Yoksa..." şaşkınlık gözle görülür boyuttaydı. Fakat karşısındaki kişi onu gördüğüne şaşırmış gibi durmuyordu. Tesadüf olduğu söylenemez bir gerçeklik duruyordu karşısında. Gökyüzü kadar sağanak doluydu. Hasret kaldığı sesi duymak istercesine bakındı. Ne olduğunu aklı idrak edemiyor, iradesi sanki yok olmuşcasına olayın şokunu yaşıyordu. Gözlerini kapayıp açtığında hala buradaydı. O kahverengi dünyanın içinde kim bilir neler dönüyordu? Yeşil harelerini çekti yavaşça o kahverengi dünyadan ve titreyen parmaklarını iyice sıktı. Ellerinden destek alarak ayağa kalktı ve ölüm sessizliği adımlarıyla ona doğru döndü. İçindeki alev etrafa çıkmaya zaman kolluyordu.

"Sen... Neden buradasın? Burda olacağımı nerden biliyordun?"

Sesinde cehennem kırıntıları vardı. Bakışları kor olmuş karşıdaki kahverengi dünyaya savaş açıyordu.

"Seni benim kadar kimse tanıyamaz Yüsra. Attığın her ayak izinin ardından benim ayak izlerim gelir. Bunu unutma."

Bir kaç adımda aralarındaki mesafeyi kapattı ve dünyayı ayaklarının altına serdi. Düşüncelerini kül eden şey yanağındaki yangın gibi duran parmaklardı. Ateşe değmişti sanki. Vücudu alev alevdi. Dünyanın ateşini etrafında bu kadar yakın hissetmeyeli uzun zaman olmuştu. Akrebin yelkovanı takip ettiği dakikalar yüzyıllar gibi geldi. Hiç bu kadar güzel bir yangın yoktu onun için. Yaptığı hatanın farkında olmasına rağmen iradesi ayakta kapanıyor, bir sarhoş edasıyla benliğinden uzaklaşıyordu. Kendini zorlukla geri çekmek için hamle yaptı kalbinin ihaneti bu kadar acı olmamıştı.

"Çek elini benden." Bu sözleri cehennemi kendi ateşi altına alacak kadar güçlüydü. Vücudunu yakan güç düşüncelerine buzdan duvar ördürüyordu. Genç hızlıca silkelenip ellerini çekti. Belki de ilk defa bu kadar kararsız bir an yaşamıştı.

"Neden ağladın?" Yaşlar dolan yeşil harelerle karşıdaki insanın gözlerine baktı Yüsra. O kahverengi dünyanın içindeki ateşi kendine saklamak istedi. İkisinin ateşi de cehennem külleri gibi bitmek bilmiyordu.Canının acısından dökülen kan damlaları denizi kirletecek kadar güçlü acıtacak kadar zayıftı. Kırmızımsı dudakları hiç yapmak istemeyerek aralandı.

"Egemen ne yaptığımı biliyorsun değil mi?" Bu sorunun cevabını biliyordu. Yine de gerçekleri duymaya bir su damlası kadar çok ihtiyacı vardı. Egemen' in çatık kaşları gevşerken gözleri derin bir çukurdu. Ve bu çukurun sonu yoktu düştükçe daha çok düşesi geliyordu kalbinin. Kafasını salladı. Bunun altında bir çok anlam yatıyordu. Sessizlik en büyük bıçak olmuş düşünceleri kesiyordu. Susarak konuşuyordu aslında. Bildiği halde hala burada onun yanındaydı. Gitmek istemiyordu. Canını kül ederek cehenneme yürüyordu.

Uçurumdaki Sen Where stories live. Discover now