~2~

831 617 350
                                    

Hepinize Merhabalar ♥️
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

Bölüm şarkısı: selena gomez - it ain' t me

Keyifli okumalar...

&

Hatalar yaptığımız olurdu bazen. Peki bir insan bir hatayı kaç kez tekrar ederdi? Ya da bir hatadan nasıl ders alınırdı? İnsanın fıtratında hata yapmak vardı evet ama insanın iradesi de vardı.

Önemli olan hata yapmamak mı yoksa ders almak mıydı?

Yüsra yaptığından pişman mıydı?
Hayır pişman değildi. O an sadece onu yapmak istemişti ve yapmıştı da. Şeytanın oyunları her zaman akıl çeliciydi. Şeytan her zaman insanların duygularında gizli mühürdü.

Küçük boylu, şişman, siyah kalın kaşlarının ardından bakan müdür karşılarında oturmuş bir şekilde dururken iki genç kız hiçte rahat değillerdi. Müdür Bey'in kahverengi gözleri fazlasıyla tehlike vaat ediyordu. Belki ceza alacaklar belki okuldan atılacaklardı. Nedense bu fikirler Yüsra' ya hiçte korkutucu gelmemişti. Belki de müdürün bunları yapmayacağını düşünüyordu. Ama bu ilk değildi. Birkaç defa daha yapmıştı ve bu onun için artık sıradan bir durum olmuştu. Hırçın dalgalar gibi hayatını ellerinde savuruyordu.


İnsanlar ruhuna atılan her çentikle şeytanın vesveselerine kulak eğiyordu. Ve her geçen gün cehennem azabı daha çok yaklaşıyordu.

Müdür siyah kemik gözlüğünü burnundan ileriye doğru ittirdi. Giydiği siyah takım elbisesi ve beyaz gömleğinin üstünde duran, gri çizgili kravatı karşıdakinin müdür olduğunu belli ediyordu. İki genç kıza baktığında ikisinin de rahatsızca karşısında dikeldiğini gördü. Olgun olmak için sadece bedenen değil zihnen büyümek gerekirdi. Ve insanlar kendi düşüncelerini değiştirince olgunluğa erişirdi. Derince bir nefesi ciğerlerine bahşettiğinde konuşmaya başladı.

"Siz ikiniz derdiniz ne?" Bir süre beklediler. Zaman yelkovanla akrebi döndürürken onlar hala bekliyordu. Kavram önemli değildi dilden çıkan sözcükler gelecek için haberciydi.

Yüsra Sude' nin konuşmayacağını anlayınca dudaklarını araladı.

"Sorun arkadaşın bir beyninin olmaması hocam." Müdür kemik gözlüğünü sertçe masaya çarptığında Sude sıçramıştı. Korkmak için aciz olmak gerekmezdi. Fakat bir insanın merhamet duygusu yoksa aciz olurdu. Ve bu merhametsiz kız hep aciz kalacaktı.

Yüsra bir an düşündü, ateşe su dökmek yerine körükle mi yürüyordu? Ama o yangını söndürmez daha da artmasını sağlardı. Yakmak isterdi herkesi. Çünkü bir şeytan cehennemine yeni insanlar atardı. Ve insanlar ateşini kendisi yapardı. Bu kız şeytana meydan okurcasına ateşle oynuyordu.

"Benimle dalga mı geçiyorsunuz siz! Kavga etmek de ne demek? Hangi devirde yaşıyoruz? Siz hangi okulda olduğunuzun farkında mısınız? Bu kaçıncı uyarışım? Emin olun bu son uyarımdı ve bu uyarı ailenize de gidecek. "

Genç kız bundan sonra söylenen kelimeleri duymadı bile. Aslında olayın büyüyeceğini biliyordu fakat ruhunu rahatlatmak için kendini avutuyordu. Basit cümleler aklında dönüp duruyordu. Bu kadar fazla kelime beyninde karmaşaya yol açıyordu. Babasının bir şeyi bilmesini istemiyordu. Onun hakkında düşüneceği şeyler sert tepkiler olacaktı. Babasının ne tepki vereceğini kestiremiyordu.

Daha yeni cesurca duran kıza neler olmuştu böyle. Bütün cesareti tuzla buz olmuş zeminde geziniyordu. Şeytan yine yapacağını yapıp, çekilmişti inine. Şeytana kanmamalıydı ama iradesini şeytana teslim etmiş birisi nasıl yapabilirdi bunu? Sanki kendisi değilmiş gibi kafasında binbir türlü düşünce beynini bir kurt gibi kemirip duruyordu.

Uçurumdaki Sen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin