Temiz Başlangıç

44 9 1
                                    

O uyurken bende ortalığı toparlamaya koyuldum. Koltuğun üzerindeki batmış örtüyü zorlanarak da olsa kaldırdım. Mutfakta koca bir dağ oluşturan bulaşıkları makinaya yerleştirdim.

Bu ev benim tüm sülalemi barındıracak kadar büyük görünüyordu.
Zenginleri zaten hiç anlamam. İnsan neden bu kadar büyük bir evde yaşar ki.
Tek tek saydım. İki mutfak, bir çamaşır odası bir oturma odası ve Üçü banyolu tam beş yatak odası vardı bu evde.
Salonda ise kardeşimin sünnet düğününü rahatlıkla yapabiliriz diye düşündüm. Bodrum katına inmeye cesaret edemedim.

Kabaca ortalığı toparlamak dört saatimi almıştı. Saat gece yarısını geçmişken yorgunluktan bitiyordum. Yaptığım temizliği annem görse, eminim gözleri yaşarırdı.

Berbat durumdaydım.Üst kattaki küçük yatak odalarından birine girdim. Banyo yapsam ev sahibi birşey demez diye düşünerek soyundum.
Güzel bir banyo sonrasında sarındığım havluyla öylece bekliyordum.
Kirli kıyafetleri tekrar giymeye gönlüm razı değildi. 
Uyuyan tehlike ev sahibi, top atsam uyanmayacak gibi odadasında yatıyordu. Sessizce merdivenleri inip kıyafetlerimi çamaşır makinasına  attım. Kurutmalı makinalar müthiş bir icatmiş anladım.
Makinayı ayarlayıp,  koşarak odaya geri döndüm.
Rahat yatağa uzanıp biraz dinlenmek istedim. Makina durunca üzerimi hemen giyebilecekdim ancak yorgun vücudum bütün planları alt üst etti.

Gözümü açtığımda duvardaki saat dokuzu gösteriyordu. Ev sahibinin uyanmamış olduğunu umarak odadan çıktım.  Etrafta kimse görünmüyordu.
Üzerimde sıkıca sarındığım havlu ile yakalanırsam adam hakkımda ne düşünür derken, mutfaktan gelen güzel kokuları duymam çok uzun sürmedi.

Yolumun üzerindeki mutfak kapısından gizlice baktım. Ocak başında birşeyler pişiriyordu. Çaktırmadan kapı önünden hızla geçip çamaşır makinasına ulaştım.
Kapağını açtığımda içinin boş olduğunu görmeyi beklemiyordum.
Gece içine koyup çalıştırdığıma emindim ama yoktu.

Yanlış bir düğmeye bastım ve kıyafetlerim parçalandı. diye düşünüyordum. Ama parçalar da görünmüyordu.

Makinanın arkasını önünü kurcaladım.
"Bu makinayı yapanın Allah cezasını versin!"
diye kendi kendime konuşurken Özgür arkamda duruyormuş, seslendi.

"Mühendislerin suçu olduğunu sanmıyorum. Sadece yanlış program seçmişsin!"

Ben makinanın üzerine eğilmiş yarı çıplak dururken o da beni mi izliyordu. Utançtan neredeyse yerin dibine gireceğimi sandım.
Endişeyle havluyu düzeltmeye çalışıyordum. Havluyu ben üstten çektikçe bacaklarım açılıyor, alttan çekince de göğsümün çatısı biraz dahada görünüyordu.
Rahatsız olduğumu farkedince hemen arkasını döndü.
Panikle sordum.

"Ne yani kıyafetlerimi benim yüzümden mi yuttu bu makina?"

Kapıdan ayrılırken  konuştu.
Kıyafetlerin ütü masasının üzerinde. Giyilecek durumda değillerdi. Bende ütüledim!

O an saflığıma güldüğüne emindim.
Hızla ütü masanın yanına gittim.
Bu adam nasıl birşey di böyle. Ütü mü yapmıştı. Tişörtüm ve pantolonun neyse de sütyen külot ne varsa ütülemiş, masanın üzerine sıralamıştı.
Oda arkadaşımı şimdi daha iyi anlıyordum. Hep dantelli ve kaliteli iç çamaşırları giyer, "Nerede çıkaracağın hiç belli olmaz." derdi.
Benim penye, askıları gevşemiş, takım bile olmayan eski çamaşırlarım hiçde seksi görünmüyordu.
"Adamın donumu gördüğüne değilde çirkin olduğuna mı üzülüyorum!"
Kendimi biran önce toparlamaydım.

Tutun BanaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora