Uzaklaşma

49 9 10
                                    

Zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştım. Tam dört saat boyunca Gülden den konuşmuştuk. Onunla nasıl tanıştığını, nasıl sevgili olduklarını​, evliliklerini anlattı uzun uzun.
Bende hiç sıkılmadan onu dinliyordum. Son dersi çoktan kaçırmıştım.

Sonra birden kalkmak istedi.
"Geç oldu kalkalım mı?"
Diye sordu.

"İyiydik böyle ya."

Cevabım onu güldürdü.
Masadan kalkarken,
"Artık gitmem gerek! "
Diye yeniledi.

Centilmen biriymiş. Tüm ısrarlarıma rağmen hesabı o ödedi.
Elini bana uzatmıştı.

"Tanıştığımıza memnun oldum Büşra Hanım."

Hey! Bi dakika böyle gidemez! Ya karar değiştirirse. Onu kurtardım sayılmaz değil mi?
Hemen bir şeyler düşünmeliydim.

"Bende çok memnun oldum Özgür bey. Nereye gidiyorsunuz acaba?"
Diye soru verdim.
"Evee."
diye yanıtladı.

"Güzel. Eviniz nerede öğrenebilir miyim?"

"Evim mi?"

Biraz şaşırdı sonra yanıtladı

"Kavacık ta oturuyorum neden sordunuz?"
"Oh çok iyi. Bende oraya gitmek istiyordum. Beni de götürür müsünüz?"

"Karşıya geçmek istediğine emin misin?"

Olamaz Kavacık karşı tarafta mıydı!

"Eevet. Bende sizinle geleyim olurmu?"

Yine yalan söyledim. Bu saatte karşıda ne işin var benim.

Tuhaf tuhaf yüzüme bakıyordu?

"Sizde mi orada oturuyorsunuz?"

"Yok aslında bu tarafta kampüs içinde yurtta kalıyorum. Hadi gidelim. Araba nerede? Araban var değil mi ?"

Konuyu değiştirmeyi başarmıştım.
Başını salladı.
"Hadi ne duruyoruz gidelim o zaman!"

Peşi sıra yürüyordum hiç ses çıkarmadan. Otopark önüne geldiğimizde
Anahtarın düğmesine bastı. İleriden gelen alarm sesine doğru ilerledim araba markalarından hiç anlamam ama pahalı olduğu belli olan bir arabanın önünde duruyordum. Siyah deri koltukları olan janjanlı klasik güzel bir araba.
Yaklaşık iki saat süren bir yolculuk sonrasında nihayet Kavacık denen yere varmıştık.

"Nereye gideceksin seni bırakayım." diye sordu.

"Senin evine!"

Bana bakışları değişmişti. Söylediğin şeyin garipliğini o an farkettim. Beni ne sanmasını istiyordum. Hemen toparlamaya çalıştım.

"Yani evin nerede diye sormak istemiştim. Tabi ki de evine gelmeyeceğim. Sadece merak benimkisi. Önce senin evine gidelim ben oradan ayrılırım."

" Peki" dedi. Ve evinin önündeki sokakta arabasını durdurdu.

"İşte şurada ki mavi olan benim evim."

"Güzel evin varmış."
İki katlı, benin ailemin hiç bir zaman sahip olamayacağı türden büyük mavi güzel bir ev.

"Tamam artık benim ayrılmam gerekiyor." Diyerek arabadan indim. "Hoşçakal" deyip arkamı döndüm.
Hava çoktan kararmıştı. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Sağa sola bakındım. Cebimde beni teker karşıya götürecek kadar param olduğunu bile sanmıyordum. Zaten ulaşabilsem bile yurdun giriş saatini kaçıracağım dan emindim.

Arkamdan seslendi.
"Nereye gideceğini bildiğine emin misin?"
Başımla evet der gibi onaylayıp,
Umutsuzca arkama dönüp yürümeye devam ettim.
Köşeyi dönüp gözden kaybolunca akmak için direnen gözyaşlarını serbest bıraktım.
"Burda otobüs durağı nerede şimdi."

Tutun BanaWhere stories live. Discover now