Bölüm 3: Yeşilçam Apartmanı

2.3K 112 25
                                    

Seansın geri kalanı klasik sorularla geçti. İlk ne zaman böyle hissetmeye başladın? Sence geçmişte bu hissettiklerini tetikleyen herhangi bir olay yaşamış olabilir misin? Kendinle, ve bu hislerinle alakalı ne düşünüyorsun? Kendinle barışık mısın?
Tüm cevapları elimden geldiğince dürüst bir şekilde cevapladım. Zaten vermiş olduğum cevapları az çok tahmin ediyorsunuzdur. Artık konuştuğumuz konudan çok onun mimiklerine odaklanır olmuştum.
"Şimdilik konuşacaklarımız bu kadar Bora, sen bahçede beklerken ben biraz da babanla konuşacağım. Kartımı al, numaramı mutlaka kaydet. Ne zaman istersen konuşmak için arayıp mesaj atabilirsin."
Murat'la vedalaşıp odasından ayrılırken babamın kapının önünde beklediğini farkettim. Meraklanmış ve sabırsız görünüyordu. Bahçeye doğru yürürken Murat'ın babamı selamladığını duydum.
O gün kalbimi parçalayan çok fazla kelime işittim babamdan, fakat bunları size anlatmayacağım. Murat babamla görüştükten hemen sonra beni yeniden içeri alıp sakinleştirmeye çalışmıştı, ama ben ağlamayı kesememiş ve odadan çıkıp gitmeyi seçmiştim.
Artık ailemle yaşamayacaktım, babam gün içinde eşyalarımı alıp defolup gitmemi söylemişti. Ailesiyle yaşamayan birkaç arkadaşımı arayıp başıma gelenleri anlattım, hakkımdaki gerçeği onlar zaten biliyordular.
Şanslıydım ki arkadaşım Kerem beni Kadıköy'de kız arkadaşı tatilden dönene dek tek kalacağı evine kabul etmişti.
Üç odalı evin kullanılmayan küçük boş odasına bir yer yatağı yaptık ve kıyafetlerimi koyduğum çantamdan pijamalarımı çıkarıp Kerem'e yeniden teşekkür ettikten sonra iyi geceler diledim.
Gün boyunca yaşadıklarım gözümün önünden geçmeye başladı. Önce babamın küfürleri yankılandı kulaklarımda, sonra Murat'ın beni sakinleştirmeye çalışırken söyledikleri.
"Sen güçlü bir çocuksun, baban ne söylerse söylesin ona inanma. Bunların hiçbiri senin suçun değil. Babanı sakinleştirip yola getireceğim, sadece bana zaman ver. Bana güvendiğini söylemiştin, değil mi?"
Yattığım odanın sararmış boş tavanına bakarken onu düşünüp durdum. Berbat hissediyordum ve beni iyi hissettirecek birine çok ihtiyacım vardı. Telefonu elime alıp arayabileceğim birini bulmaya çalıştım. Beni anlayacak kimse yoktu. Zaten hayatım boyunca berbat arkadaş seçimleri yaptım, sadece eğlencelik olan ve arkamdan dedikodumu yapabilecek insanlarla takıldım.
Telefonumun rehberinde yavaşça aşağı doğru inerken onun adını gördüm ve durdum.
Dr. Murat Çıray.
Saat gecenin dördüydü ve yüksel ihtimalle uyuyordur diye düşündüm fakat bu ellerime hakim olmama yetmedi. O klasik mesajı atıp heyecanla beklemeye başladım.

       "Merhaba. Bora ben."

"Merhaba Bora. :)"

Otuz saniye bile sürmeden cevap yazmıştı, gülümsememe engel olamadım.

       "Kadıköy'de oturan bir arkadaşımın yanına taşındım, size de haber vermek istedim."

"Mesaj atmana sevindim, bana konumunu atabilir misin? Ne olur ne olmaz. :)"

Bana attığı her gülücükte biraz daha gülümsemeye başlamıştım. Yorucu bir gün geçirmiş olmama rağmen tüm uykum bir saniyede kaçıp gitmişti. Ona bulunduğum konumu atıp bir cevap vermesi için bekledim. Yaklaşık beş dakika boyunca telefonum titremedi ve neredeyse uyumak üzereydim. Tam o sırada telefonumun kesintisiz titreyişi uykulu gözlerimin kocaman açılmasına sebep oldu.
Gelen arama: Dr. Murat Çıray.
Uyuyakalıp rüya görmeye başlamış olmalıydım. Yoksa beni neden arıyor olabilirdi ki? Sesimi özleyecek değil ya. Ama ben onunkini özlemiştim. Hastanede yaşananlardan sonra biraz utanıyor olsam da telefonu açmam çok uzun sürmedi. Ve hayır, rüya görmüyordum.
"Hangi apartmandasın?"
Uykulu sesini duyunca ister istemez gülümsedim. Sorduğu soruya anlam verememiştim, bulunduğum yeri neden bu kadar merak ediyor olabilirdi ki?
"Neden sordun?" diye soruverdim istemsizce. Aptal ben...
Gülümsediğimi ona belli etmek istemediğim için de ses tonumu kalınlaştırmış, onu tersliyor gibi konuşmuştum.
"Konumun benim evimle aynı yeri gösteriyor."
Tesadüflerden bahsetmiştim ya size, işte bu da o güzel tesadüflerden biriydi aslında. Kalbim bir anlığına tekledi, yutkunup heyecanla cevap verdim.
"Yeşilçam Apartmanı."
Cevap verdiğinde tatlı bir yüz ifadesiyle gülümsediğini hissedebiliyordum.
"Kaçıncı kat?"
Kalp atışım hızlanmaya devam etti ve gülmeye başladığımı saklamakta zorlanmaya başladım.
"4."
Burada size Yeşilçam Apartmanı'yla ilgili ufak bir detay vermeliyim, her katta yalnızca iki daire kapısı var.
"Kapını aç, dümdüz yürü ve gel. Tam da kahve yapmıştım."

NOT:
Tedavi'yi Instagram'dan takip etmek için:
https://www.instagram.com/tedaviwattpad/

Tedavi (Gay Temalı)Where stories live. Discover now