Bölüm 2: Su

2.6K 119 17
                                    

     Onu gördüğümde neler hissettiğimi size tam olarak açıklayamam. Utanmamı gerektiren bir durum söz konusu değildi fakat buna rağmen kıpkırmızı kesilmiştim. Adamla alt tarafı göz göze gelip yüzümü çevirmiştim. Sanırım bu kadar şok olmamda etkisi olan şey o kusursuz görünen yüzüydü. O yüzündeki rahat gülümsemesiyle yine bana doğru bakarken ben de yine donuk, tepkisiz ve ne yapacağını bilmeyen bir yüz ifadesiyle ona bakakalmıştım. Ben kafamda ne tepki vermem gerektiğini düşünmeye çalışırken bana sakin bir şekilde "Merhaba" dedi.
Ses tonu kulaklarıma melekler şarkı söylüyormuş gibi hissettirdi. Benim karşılık vermeme fırsat vermeden konuşmaya devam etti.
"Anketi tamamlayabildin mi? Sorular biraz sıkıcı biliyorum."
O an kendimi sebepsiz yere suçlu hissettim, anketi doldurmayarak onun zamanından çalmıştım.
"Özür dilerim, ben direk sizle görüşeceğimi düşünmüştüm. Dışarı çıkıp sizi aramıştım ama-"
Cümlemi tamamlamama izin vermedi.
"Siz değil de, sen desen?"
Bu soruyu sorarken bana o kadar güzel bakıyordu ki. Bana böyle yaklaşmasının sebebini başta anlamamıştım, ama düşününce psikologların hastalarına güler yüzlü davranması gayet normal bir şeydi.
Gözlerimin gördüğü bu güzelliğe o kadar odaklanmıştım ki konuşmayı unuttum sandım.
"Olur, farketmez" derken sesim titrek ve güçsüz çıktı.
"Güzel..."
Gözlerini benden çekip elini cebine attı ve telefonunu sessize alarak yanıma oturdu. Etrafta gözlemleyecek çok fazla cisim olmadığı için yere, ayakkabılarıma bakmaya başladım ve bir şey demesini bekledim. Ama tık yoktu. Karşımda oturmuş öylece bana bakıyordu, bunu hissedebiliyordum. Sessizliğe daha fazla dayanamayıp "Anketi şimdi doldurabilirim istersen" dedim.
Konuşurken yüzüne bakmayı becerebilmiştim, konuştuğumu görünce yeniden gülümsemeye başlamıştı.
"Eve döndüğünde doldurup bir sonraki görüşmemizde verirsin, şimdilik önemi yok."
Anlaştık demek yerine başımı sallamayı seçtim çünkü hala rahat hissetmiyordum.
"Baban bana hasta olduğunu ve seni iyileştirmemi istediğini söyledi..."
Bana bu cümleyi kurabileceğini daha önceden az çok tahmin etmiştim. Tam "Ben hasta değilim" demek için başımı yukarı kaldırıp ağzımı açmıştım ki konuşmaya devam etti.
"Ben hasta olduğunu düşünmüyorum. Aslında tedavi olması gereken kişi sen değilsin, ailen. Zaten senle konuştuktan sonra babanla da görüşeceğim ama yine de bu süreçte seni de yakından takip etmek istiyorum..."
Artık ara sıra olsa da gözlerine bakabiliyordum. Biraz şaşırmış, biraz da rahatlamış bir ruh haliyle onu dinlemeye devam ettim.
"...Senin iyi olduğundan emin olabilmem için bunu yapmam gerekiyor."
Kulaklarımın kıpkırmızı kesildiğini farketmemesini umarak önce yutkundum, sonra da cevap verdim.
"Teşekkür ederim, aslında ben iyi sayılırım. Sadece annem ve babam için endişeleniyorum."
"Onlar için endişelenmene gerek yok, ben onlarla her şeyi konuşup durumunu açıklayacağım."
Yüzüm karmaşık bir ifadeye büründü. Ona anlatacağım şeyleri aileme anlatıp anlatmayacağı konusunda bir fikir edinmeye çalışıyordum ki hemen sonrasında söyledikleri onun akıl okuyabildiğini düşünmeme sebep oldu.
"Merak etme, konuşacaklarımız her zaman, ne olursa olsun aramızda kalacak. Bana bu konuda güvenmeni istiyorum. Eğer bu konuda kafanda soru işaretleri varsa bilmek isterim. Bana güveniyor musun?"
Bana samimi davranan her insana kolaylıkla güvenmek gibi bir aptallık yapıyordum, ama aynı zamanda mesleğinin kuralları gereği konuştuğumuz özel şeyleri anlatmaması gerektiğini de biliyordum. Bana karşı olan sevecen tavrı da güvenimi kazanmasına yetti de arttı bile.
"Tabii. Size güveniyo-" Birden bana ona "sen" diye hitap etmemi söylediğini hatırlayarak lafımı düzelttim.
"Sana güveniyorum."
Bunu duyduktan sonra yüzündeki tatlı gülümseme daha da arttı ve masasının çekmecesinden bir şişe su alıp bana uzattı.
"Sevindim... Su içmek ister misin?"
Başımı sallayıp suyu elinden aldım. Tam o anda parmaklarıma değen parmaklarının sıcaklığını hissedişim kalp atışlarımın yeniden hızlanmasına sebep oldu. Şişeyi açmak için elimi üç kez zorladım fakat kapak ısrarla dönmüyordu.
"Açmak zorundasın, açmak zorundasın yoksa rezil olacaksın" dedim içimden kendi kendime ve kapağı tişörtüme dolayarak çevirmeyi denedim. Yine beceremedim. Gözlerini üzerimde hissedebiliyordum. Birkaç saniye daha çabalamamı bekledikten sonra "Bana ver, hallederim" dedi. Fakat bu kez yüzündeki gülümseme yok olmuştu. Hayatta bir kez daha güçsüzlüğüme yenik düşmüştüm ve yüksek ihtimalle bana acıdığı için gülümsemiyordu. Kapağı tek bir hamleyle açtığı anda gözlerim kollarındaki kas ve damarlara odaklıydı. Su şişesini bana geri uzattı ve içmemi bekledi. O sırada, sanırım küçüklüğümden kalan ve utangaçlığımdan kaynaklanan bir alışkanlığım olmalı ki suyumu içerken sadece yere bakıyor, onu görmezden geliyordum. Nasıl dikkatini çekti bilmiyorum fakat o anda bunu farketti.
"Suyu içerken neden sadece yere bakıyorsun?"
Sorduğu soru karşısında çok şaşırmıştım.
"Bilmem, farkında değilim. Kasıtlı olarak yapmıyordum."
Yüzündeki gülümseme sonunda geri gelmişti.
"Tekrar iç. Ama bu kez içerken sadece benim gözlerime bakmanı istiyorum."
Beni bir şekilde hırslandırmayı başarmıştı. Bunu yapmaktan kolay bir şey olamaz diye düşündüm. Şişeyi yeniden elime aldım ve tam gözlerinin içine bakarak suyu içmeye başladım.
Söylediğim gibi, kolay olacağını düşünmüştüm. Ama gözlerimin içine bakış şeklinde bir farklılık vardı. Ve gülümseyişinde. O an her şey bir filmin içinde ağır çekimde geçiyormuşçasına büyüleyici hissettirdi. Gözlerinin ardından ruhunu görebildiğimi hissettim ve yaşadığım tüm saçmalıklar bir anlığına yok olmuş gibi geldi. İşte tam da bu anda dokunduğum her şeyi paramparça ettiğim gibi doktorumla olan ilişkimi de berbat edeceğimi az çok tahmin edebilmiştim. Fakat bu, daha önce olmadığı gibi şimdi de beni durdurmaya yetmedi. Sonsuza dek gözlerini seyretmek istedim. Şişedeki tüm suyu bitirene kadar durmadım. Bittiğinde ise gözlerimi gözlerinden çekemeyecek durumdaydım. Birine aşık olmak bu kadar kolaydı işte. Sana uzattığı bir yudum su, ve bir gülümseme...
Şimdi düşününce hepsi bir saçmalık gibi geliyor. Haksız mıyım?
Keşke bu kadar hayalperest olmasaydım. Ama o gün kurtarılmaya ihtiyacım vardı. Tedavisi yoktu hissettiklerimin, ama düşündüm ki belki de beni o kurtarabilirdi.

NOT:
Tedavi'yi Instagram'dan takip etmek için:
https://www.instagram.com/tedaviwattpad/

Tedavi (Gay Temalı)Where stories live. Discover now