Bölüm 1: Tesadüfler

3.9K 120 28
                                    

      Tesadüfler çoğu zaman farkına varmıyor olsak bile hayatlarımızda çok fazla şeyi değiştirebiliyorlar. Hayatımızı nasıl yönlendireceğimizi belirleyen biz olmuyoruz çoğu zaman ve yarının neler getireceğini bilmiyoruz. Annemin gecenin bir yarısı odama sessizce girip telefonumu karıştıracağını bilemezdim. Zaten o olaydan sonra tüm ipler koptu. Karşımda sessizce oturmuş bana ölümcül bir hastalığım varmış gibi bakan annem, ve öfkeden kıpkırmızı olmuş suratıyla bana bağıran babamı daha önce hiç bu halde görmemiştim. Annemin sessizliğinde, babamın ise küfürlerinde aslında içlerine attıkları damlalarca gözyaşı vardı.
    Telefonumda gördükleri şeyleri açıklamamdan sonra beni birkaç günlüğüne rahat bıraktılar. Fakat bu rahatlığın sonunun geleceğini az çok tahmin edebiliyordum. Size olanları önceden haber verebilmek isterdim fakat telefonumu elimden almışlardı ve okul dışında hiçbir yere gitmeme izin vermiyorlardı.
   9 Haziran Cuma günü babam beni okuldan almaya geldiğinde bu stresli ve boğucu geçen haftanın yorgunluğunu yüzümden okuyabilirdiniz. Ama garipsediğim bir şekilde babam bu hafta yaşadıklarımızdan sonra ilk kez gülümser bir yüz ifadesiyle karşılamıştı beni arabasında.
    "Hadi, atla" dedi enerji dolu bir ses tonuyla. Benim ise neden bu kadar neşeli olduğunu sormaya bile halim yoktu fakat üzeri toz ve çamur kaplı arabaya bindiğimde söylediği şey beni uyku modumdan çıkarmaya yetti de arttı bile.
    "İnternette araştırma yapıyordum, işinde çok iyi bir doktor buldum. Eminim senin iyileşmene yardımcı olacaktır."
Üç saatlik sıkıcı bir biyoloji dersi sonrasında sorunlarımla yüzleşmeye dönmüştüm, ne güzel...
    "İyileşeceğim bir durumda değilim. Size kaç defa söylemem gerekecek? Hasta falan değilim ben!"
Son cümlemi kurarken ses tonumu ayarlayamayıp biraz fazla bağırmış olmalıyım ki babamın yüzündeki gülümseme tek bir saniyede yok oldu ve yol boyunca tek bir kelime dahi konuşmadık.
Dış cephesi tamamen camla kaplı olan ihtişamlı bir binadan içeri girdik. Özel hastane olduğu açıkça ortadaydı. Babam kaydımı yaptırırken etrafı incelemeye başladım, hemen yanımdaki kadının botoks tazeletmek için geldiği anlaşılabiliyordu. Birkaç dakika sonra babam beni yanına çağırdı ve danışmadaki gülümseyen kadın elime bir kağıt tutuşturup robotumsu bir ses tonuyla "Geçmiş olsun" dedi. Kadına zordan bir gülümseme gönderdikten sonra babama ne zaman içeri gireceğimi sordum.
    "Hemen şimdi giriyorsun, her şeyi anlat tamam mı? Sakın çekinme" dedi. Keyfi yeniden yerine gelmişti. Sanırım hala iyileşebileceğim bir durumda olduğumu düşünüyordu. Ben ise bir an önce doktorla görüşmemden çıkıp eve dönmeyi ve bu saçma günün sonlanmasını istiyordum.
    "Odan burası..."
Babama beni hastanenin bahçesinde bekleyebileceğini söyledikten sonra kapıyı hafifçe tıklattım fakat cevap veren olmadı. Kapıyı açtığımda odada kimsenin olmamasından çok içindeki eşyalar dikkatime takıldı. Odanın içinde iki adet sandalye ve bir masa, masanın üstünde ise bir adet mendil kutusu, kağıt parçası ve kalem vardı. Onun dışında duvarda asılı olan saatten başka koskoca odanın içinde başka hiçbir şey yoktu.
    Bir alt kata inip danışmadaki tuhaf kadına doktorumun odasında olmadığını söyledim. Bilgisayardan bir şeylere baktıktan sonra bana doktorum Murat beyin beş dakika sonra odasında olacağını, o sırada odadaki anketi doldurmam gerektiğini söyledi. Böylece doktorumun adını öğrenmiş oldum, gerçi sonradan farkettim ki elimdeki kağıtta zaten adı yazıyormuş. Murat Çıray...
    Tam kafamda ankette ne gibi sorular olabileceğini düşünmeye başlamış, odaya gitmek için soluma dönecektim ki gözüm birden bire sağ taraftaki kafeteryanın önünde dikilen doktora takıldı. Dikkatimi çekmişti çünkü upuzun boyu, griye boyattığı saçları ve yapılı vücuduna dar gelen önlüğüyle çok ama çok çekici görünüyordu.

    Birkaç saniye boyunca istemsizce onu süzmeye devam ettim, ta ki o yüzünü bana çevirene dek

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.

Birkaç saniye boyunca istemsizce onu süzmeye devam ettim, ta ki o yüzünü bana çevirene dek. Bana bakmadan önce kafeterya çalışanına gülümseyerek elindeki çay için teşekkür ediyordu ve bana baktığında gülümsemesini bozmadı. Kalp atışım aniden hızlandı ve her zaman yaptığım gibi yüzümü ışık hızıyla başka yöne doğru çevirdikten sonra yürüyerek oradan uzaklaşmaya başladım.
    Merdivenleri çıkarken arkamdaki ayak sesinin kime ait olduğunu öğrenmek için kafamı hafifçe yana çevirdiğimde peşimden gelen kişinin o olduğuna emin olmuştum ve kalp atışım giderek daha da hızlanıyordu. Bir an önce doktorumun odasına girip kapıyı kapatmak istiyordum, bu yüzden daha hızlı adım atmaya başladım ve yaklaşık otuz saniye sonra, o hala benim arkamdan gelirken odaya girip kapıyı kapatmayı başardım. Önce derin bir nefes aldım, sonra da sandalyelerden birine oturup anket kağıdını elime aldım. İlk soruyu okumaya başlayacaktım ki kapının açılma sesiyle başımı hızla kapıya doğru çevirmem bir oldu.
    İşte tam da o anda, başımdan dökülen kaynar suları ve kalbimin tekleyişini hissettim. Boynum sanki kilitlenmişti, kafamı başka yöne çeviremeden boş bir yüz ifadesiyle karşımdaki adama bakıyordum.
    Ona bakıyordum... Kafeteryada süzerken yakalandığım o adama.

NOT:
Tedavi'yi Instagram'dan takip etmek için:
https://www.instagram.com/tedaviwattpad/

Tedavi (Gay Temalı)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ