t

2.3K 374 136
                                    

'Hey! Jimin!'

Birkaç gün sonra, mobilyacıya siparişini verdiğim koltuklarım (aslında sadece minderden oluşuyordu) gelmiş, bana ise yerleştirmesi kalmıştı.

Fakat bu benim için bir hayli zordu. Çünkü koltukları getiren adamlar, onları çatıya kadar taşımamışlardı bile.

Tek bir kelime bile söyleyemeden çekip gitmişlerdi.

Fazla kabalardı.

Ne yapacağımı düşünürken, zihnimdeki bir düşünce bulutunda gördüğüm ilk andan beri her bir teline özenle dokunmak istediğim kahverengi saçlı bir siluet belirmişti.

Jimin...

Koşarak çatıya çıktım ve aşağıya sarkarak sana seslenmiştim.

Birkaç dakika beklesem de sonunda telaşlı bir halde dışarı çıkmış, etrafına bakınmıştın.

Usulca kıkırdamıştım. 'Nasıl bu kadar sevimli olabiliyor?'

Sanki kıkırdamamı duymuş gibi -ki bu imkansızdı- başını yukarı kaldırmıştın.

Öğle vakti olduğu için güneş tam tepedeydi ve o yukarı bakarken elini gözlerine siper etmiş, yüzünü biraz buruşturmuştun.

Bunu yoldan geçen başka bir insan yapsaydı, o da senin kadar güzel gözükür müydü?

Veya o da güneş ışığından bile daha parlak olur muydu?

Yoksa sadece sana mı özeldi?

'Tae! Ne yapıyorsun? Aşağıya gelsene!'

'Sen yukarı gelmeye ne dersin?'

Pat diye sorduğum soru beni de şaşırtmıştı.

Ne zamandan beri bu kadar davetkar olmuştum?

Bir süre öylece durdun. Fesat şeyler düşündün, öyle değil mi?

'Yardıma ihtiyacın olduğunda bana haber vermekten çekinme, demiştin. Bir miktar yardıma ihtiyacım var.'

Ama yine de

Olası bir yanlış anlaşılmayı en azından böyle düzeltebileceğimi düşünmüştüm.

Ve bence işe de yaramıştı.

'Pekala! Dükkanı kilitleyip geliyorum. Hangi zil?'

'En üstteki!'

Havada birkaç el işareti yaparak hızlı adımlarla tekrar içeri girmiştin.

Birden bire bu kadar heyecanlanmam normal miydi?

Sebebi neydi ki?

Seninle konuşmak bile beni bu kadar heyecanlandırıyorsa,

Olurda ilerde daha yakın olursak

Halim ne olurdu?

Kalp krizinden ölürdüm büyük ihtimal. Ama en azında senin yanında, mutlu bir şekilde...

Hızla eve geri girmiş, üstümü başımı düzeltmiştim.

Gerek var mıydı? Hayır.

Ama bir o kadar da vardı.

Yaklaşık 5 dakika sonra zil çalmıştı.

Hafiften terleyen avuç içlerimi kotuma silip kapıyı açmıştım hızla.

Sen, merdivenlerden hızla çıkıp kapının önünde nefes nefeseyken, itiraf etmeliyim ki benim bile nefesim kesilmişti.

Hafif yana kayarak sana geçmen için yol verdim

Ama biraz utangaç davranıyordun.

Olsundu.

'Kusura bakma. Eşyalar yeni geldi ve her yer her yerde.'

Gülümsedin.

'Önemli değil.'

Elimi enseme atıp etrafa bakınmaya başladım.

'O halde, bunları bir yere taşımak için yardım istiyorsun, değil mi?'

Hafifçe başımı salladım.

'Çatıya taşımamız gerekiyor'

Gözlerini bir an şaşkınlıkla kırpıştırdın.

'Ne yani, daha yeni yaptırdığın eşyaları hemen oraya mı atacaksın?'

'Hayır, hayır.'

Kıkırdadım.

Senin yanındayken normalde yapmadığım şeyler yapmaya başlamıştım.

'Sana göstereyim.' Diyerek önden ilerlemeye başladım.

Çatıya çıktığımızda yüzünde memnun bir ifadeyle etrafa bakınıyordun.

'Ahh, anladım şimdi. Güzel fikirler buluyorsun, Taehyung-shii.'

Gülümsedin.

Gülümsedim.

'Hadi şu esyaları taşıyalım.'

Aşağı inerek teker teker yer yastıklarını, koltuğumsu minderi ve sehpayı biraz zorlansak da sonunda çatıya yerleştirmiştik.

'Birkaç saat sonra bir yere gitmeyeceksin, değil mi?'

Bunu sorduğunda biraz heyecanlanmıştım.

'Sana bir sürpriz yapacağım.'

Gülümseyip heyecanla konuştuğunda başımı iki yana salladım.

'Ne sürprizi?'

'Sürprizler söylenmez! Şimdi gitmem gerek, dükkan kaç saattir kapalı.'

'Pekala. Her şey için teşekkür ederim. Seni geçireyim.'

Aşağı inip kapıdan tam çıkarken son anda tekrar bana döndün.

'Bu arada, biliyorsun bir telefonum ve numaram var, Tae.'

Sırıttım. Bana telefon numaranı vermeye mi çalışıyordun?

'Biliyorum, Jim. Ve bir başka bildiğim şey de, ne zaman seslensem beni hep duyabileceğin. Yani telefonlara ihtiyacımız yok.'

Çünkü bu kadar basit bir şekilde numaranı almak istemiyordum.

Şirince gülümsedin ve sonra başınla selam verip merdivenlerden inmeye başladın.

Yanakların kızarmıştı.

Kızarmıştı değil mi?

Utanmanı seviyorum.

Ama seni daha çok seviyorum.

rooftop ℘ vmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin