29.bölüm

2.5K 161 2
                                    

"Şu suratıma bak." Luhan küçük bir çocuk gibi sızlanmaya başlamıştı. İlk fotoğraflarda gerçek anlamda çirkin çıkmıştı ve bu fotoğrafa ne zaman baksa kendine küfredeceğine emindi. Sehun kıkırdayarak Luhan'ın saçlarını okşadı.

"Çok sevimlisin, gerçekten." Luhan ona yan gözle baktı ve gülümsediğini görünce karşılık verdi. Sehun parmağıyla en sondaki fotoğrafı işaret etti. Hani şuöpüştükleri fotoğraf. Luhan fotoğrafa bakınca aniden kızarmıştı. Sehun'u öpmeyi planlamamıştı. Sadece oluvermişti.

"Bunun bende kalmasını istiyorum." Sehun dikkatlice fotoğrafı diğerlerinden ayırdı ve cüzdanına koydu. 'Ah, o gerçekten romantik.' Luhan eliyle kızaran yanaklarını kapadı ve hayranlıkla sevgilisine bakmaya devam etti. Sheun kolunu Luhan'ın ince beline doladı ve ikili yürümeye başladı. 

********

"Aish, çok açım!" Eve adım attıkları anda Sehun bağırmaya başladı. Çoktan akşam olmuştu ve ikiside sabahtan beri bir şey yememişti. Ah, tabii Luhan bubble tea içmişti ya da intihar etmişti. Bunu tekrar tartışmayacaklardı.

"Hemen bir şeyler hazırlayacağım." Luhan enerjik bir şekilde mutfağa koştu. Sehun onun gittiğine emin olunca iç çekti ve kendini koltuğa bıraktı. Üniversite kayıtları önümüzdeki aydı. Yani Luhan Sehun'un bir ay sonra gideceğini sanıyordu. Ama gerçek şu ki kalacak yer ayarlamaları ve şehire alışmak için Sehun gelecek hafta orada olmalıydı. Bir şekilde bunu Luhan'a söylemeliydi. Ama nasıl? 

**********

"Yemek hazır!" Luhan nihayet mutfaktan seslendiğinde Sehun kalktı ve mutlu görünmeye çalışarak mutfağa gitti. İçeri girdiğini anda onu üzeri harika yemeklerle dolu bir masa ve gözlerinin içine gülen bir Luhan karşılamıştı. 'Şu parlayan gözleri yok mu?" Sehun uzun uzun Luhan'ın gülsede ağlasada dolu olan gözlerine baktı. Ayılığın kendisi için dayanılmaz olduğunu biliyordu. Peki Luhan? Gülüyordu. Ama gözleri hep dolu bakıyordu. 

"Yemekyec misin?" Luhan kendi yerine otururken merakla sordu. Sehun o uyarana kadar uzun süredir ayakta dikildiğini fark etmemişti. Hemen gülümsedi ve sandalyeye oturup çubukları eline aldı. Yemeye başladığın da Luhan'ın tabağına hiç dokunmadığını fark etti.

"Yah yesene! Ben yokken sevgilimin zayıflamasını istemiyorum." Luhan dolu gözlerini kısarak gülümsedi ve başını iki yana salladı. 

"Seni izlemek istiyorum. Sen yokken bu masada tek başıma yiyeceğim ve ne zaman senin oturduğun yere baksam nasıl yemek yediğini hatırlayacağım." Luhan gülümsemesini koruyarak gözlerini kırpıştırdı. Bir kaç göz yaşının ruh hallerini bozmasını istemiyordu. Ama Sehun'un ruh hali çoktan bozulmuştu. Luhan'ın kendini bu kadar çok zorladığını görmek içini acıtıyordu. Elinden geldiğince şakacı bir ifade takındı. 

"Yah abarmasana! Alt tarafı üniversiteye gidiyorum, elbette geri döneceğim. Ben yokken akıllı olsan iyi olur çünkü yaramaz bir gelin istemiyorum." Sehun elindeki dolu çubuğu Luhan'a uzatmıştı. Luha büyük bir iştahla Sehun'un elinden yemek yedi.

********

Neredeyse bir saattir Luhan'ın yatağında uzanıyorlardı. Tek kelime etmemişlerdi. Sadece birbirlerinin yüzüne bakıyordu. Sanki her sanki her santimlerini ezberliyorlardı, akıllarına kazıyorlardı.

Luhan yavaşça bedenini Sehun'a doğru taşıdı. Başını göğsüne yasladı ve kalp atışlarını dinlemeye başladı. 

"Özür dilerim Sehun-ah." Sehun başını eğdi ve merakla Luhan'ın yüzüne bakmaya çalıştı. 

"Neden?" Luhan burnunu çekti ve kollarını onun bedenine sardı. 

"İlk başta seni reddettiğim için. Seni çok sevmekten korkmuştum. Beni bırakıp gidersin diye çok korktum." Sehun Luhan'ın çatallaşmış sesini duyunca erken gideceğini ondan daha fazla saklamaması gerektiğini düşündü. Ne kadar geç kalırsa Luhan o kadar çok üzülecekti.

"Bebeğim ben... Ben erken gidiyorum." Luhan kızaran gözlerini umursmadan başını hızlıca kaldırdı ve Sehun'un gözlerine baktı. 

"Ne kadar erken?" Sehun kurumuş dudaklarını ıslattı.

"Bir hafta daha buradayım." Luhan boğazının düğümleniğini hissetti. 'Sadece bir hafta mı? ' Ama kısacık bir haftada ona dört yıl yetecek kadar çok anıyı nasıl biriktirecekti. Sehun'a bakmaya devam etti. Bir süre daha hiç konuşmadan birbirlerine baktılar. Luhan sonunda dayanamadı ve emin olmak için Sehun'a sordu.

"Gitmeni istemesem kalır mıydın Sehun-ah? Luhan yüzünü Sehun'un boynuna gömerken söyledi. Kalbi sevgilisinin gitmemesi için çığlık atıyordu ama aklı ona milyonlarca kez 'hayatını mahvetme' diyordu. 

"Sadece söyle sevgilim, gitmem. Asla gitmem." Sehun sesinin titremesini engelleyememişti. Kolları arasındaki bedeni biraz daha sıkıca kavradı. Kalbi aniden deli gibi atmaya başlamıştı. 'Sadece söyle.' diye düşündü Sehun. Eğer sadece kal derse Sehun gitmeyecekti. Ne olursa olsun sonsuza kadar onun yanında kalacaktı. 

"Teşekkür ederim Sehunnie. Beni böyle çok sevdiğin için." Luhan sıcak göz yaşlarının Sehun'un beyaz boynunu ıslatmasına izin verdi. Ve bütün gece başka birisiyle şey söylemedi. Sehun'un duymak için dünyaları verebileceği o tek kelimeyi asla söylemedi.

Lovin' You ForeverWhere stories live. Discover now