Kaisoo Özel Bölüm part 2

2.8K 170 3
                                    

"Lütfen beni incitme!" Kyungsoo hızlıca tezgahta duran çiçekli tepsiyi kaptı ve kendini olası şeylerden koruması için havaya kaldırdı. Jongin kızgın bakışlarıyla mutfağın kapısında dikilmiş onu süzmeye devam ediyordu. Bir an yumruğunu sıktı ve ileri doğru bir adım attı. 

"Bana hemen cevap ver." Sesinden sakin kalmak için kendini zorlandığı belliydi. Kyungsoo kalçalarını tezgaha bastırdı ve tepsiyi biraz daha kendine çekti. 

"Yah! Niye bu kadar önemsiyorsun ki?" Jongin gözlerini kapatıp yavaşça nefes aldığında Kyungsoo korkakça bakmaya devam ediyordu. Jongin gözlerini açtığında sakinleşmiş olması gerekiyordu ama sanki birazcık daha sinirli olmuştu. 

"Çünkü sen bana aitsin ve eğer o sempatiklik yuvası ufaklık sana dokunduysa onu parçalarına ayırırım! " Kyungsoo tepsiyi yavaşça indirirken düşünüyor gibi ona bakmıştı.

"Sana ait olduğumu söylemen hoşuma gitti ama bir yandanda en yakın arkadaşımızı parçalarına ayıracağını bilmek beni korkuttu. Ha bir de ona sempatiklik yuvası dedin ve şuan kıskanmaya başlıyorum. "

"Ne saçmalıyorsun Kyungsoo? " Jongin kendi kendine konuşur gibi dalgın bakan çocuğa doğru bir adım daha attı. Kyungsoo onun kendine yaklaştığını fark edince tepsiyi tekrar havaya kaldırdı. 

"Tamam, Baekhyun'la olan şeyi söyleyeceğim ama yemekten sonra." Jongin buzdolabına yaslandı ve tek kaşını kaldırdı. 

"Söz veriyor musun?" Kyungsoo çabucak başını salladı ve serçe parmağını ileri doğru uzattı. Jongin kendisine doğru uzanan beyaz ve kısa parmağa baktıktan sonra kendi parmağını onunkine doladı.

"Söz veriyorum. " Kyungsoo tedirgince gülümserken Jongin sadece başını salladı. 

***

"Ah sıcak! " Jongin Kyungsoo'nun ona uzattığı kaşıktan hızla uzaklaştı ve en yakınlardaki sürahiyi kapıp ağzına dikti. Kungsoo kaşığı kenara bıraktı ve arkasını döndü. 

"Bardak kullansana sürahiyi kirletiyorsun!" Jongin dilinin eski soğukluğuna döndüğünü hissedince omuz silkti ve elindekini küçük masaya bıraktı. Dikkatli hareketlerle Kyungsoo'nun uzattığı güzel kokulu ve sıcak tabağı eline aldı. 

"Sakın yere düşürme. " Jongin gülümsedi ve başını eğip tabağı kokladı. Tatmin olmuş bir şekilde başını salladı. 

"Güzel kokuyor." Kyungsoo omuz silkti ve arkasında ki ocağı kapadı. 

"Elbette güzel kokacak, çünkü ben yaptım. " Jongin elindeki tabağı önemsemeden tekrar eğildi ve büyük gözlü çocuğun yanağına ıslak bir öpücük bıraktı. Kyungsoo yanağındaki ıslaklıkla birkikte kızardığını hissetti. 

"Ah, utanıyorum." Kyungsoo mırıldanırken bakışlarını kaçırdı. 

"Açık açık benimle sevişmek istediğini söylerken utanmıyordun." Jongin kıkırdarken Kyungsoo iki ton daha kızardı. Jongin döndü ve elindekini içerideki büyük masaya bırakmak için mutfaktan çıktı. 

Elindekini özenle hazırlanan masanın ortasına bıraktı ve bir adım geri çekildi. Masa iyi görünüyordu. Kisa bir an için Kyungsoo'nun bu kadar hazırlığı sadece Kim Jongin için yaptığını hayal etti. İstemsizce gülümserken biraz daha ileri gitti ve sevgili olduklarını hayal etti. Birbirlerinde kaldıklarını, el ele yürüdüklerini, sarılıp uyuduklarını-

"Ben bakarım! " Çalan zile uygun bir cırlamayla Kyungsoo mutfaktan fırladı. Dalgınca gülümseyen Jongin'i es geçerek kapıya yöneldi. Kapıyı açtığında iyi giyimli ve Kyungsoo'dan bir kaç santim kısa bir kız içeri girdi. 

***

"Oppa~ bana böyle yakışıklı arkadaşların olduğundan bahsetmemiştin." Kız sevimli gülümsemesiyle uzun kirpiklerinin altından Jongin'e gülümsedi. Jongin kızdan azıcık bile etkilenmemişti. Ne de olsa onun ilgilendiği genç kız değil abisiydi. Ama yinede sevimli Kyungie'sini kızdırmak için biraz eğlenebilirdi.

"Kyungie'de bana bu kadar güzel ve sempatik bir kız kardeşi olduğunu söylememişti." Kız cilveli bir şekilde kıkırdarken Kyungsoo bardağından büyük bir yudum aldı ve kuruyan boğazının yumuşamasını diledi. 

"Jongin oppa~" Jongin elini kaldırdı ve kızı susturdu. 

"Bana Jongin diyebilirsin Eun Ha." Kız yine cilveli şekilde kıkırdamaya başlayınca Kyungsoo masanın altından Jongin'in sert bacağına sıkı bir tekme attı. Jongin bir an için yüzünü acıyla buruştursada belli etmemek için gülümsedi. 

"Ah peki, Jongin, boş olduğunda neler yapıyorsun? " Jongin herkesin -özellikle kızların ve sevimli Kyungie'nin- seksi bulduğu gülümsemesini takındı ve bir kolunu masaya yaslayıp kıza doğru eğildi. 

"Dans ederim ve bazende senin gibi güzel kızlarla ilgileniyorum." Jongin göz kırptığında kız yine kıkırdamıştı. Ama bu defa kıkırdaması telefonun çalmasıyla bölündü. Kız Özür dileyip masadan uzaklaşınca Kyungsoo sinirden kızaran kulaklarına aldırmadan Jongin'e döndü. 

"Yah aklını mı kaçırdın sen? Kardeşimle flört etme! " Jongin omuz silkti ve gülümsemesini bozmadan sinirli Kyungsoo'ya döndü. 

"Kyungsoo, kardeşin benimle flört ediyor. " Kyungsoo sertçe masaya vurdu.

"O daha lise öğrencisi, flört etmeyi bilmez!" Jongin alayla gülümsedi ve Kyungsoo'ya doğru eğildi. 

"Emin ol Kyungie, kız kardeşin düşündüğünden daha fazla şey biliyor." Kyungsoo sırtını dikleştirdi ve tehditkar bir bakış takındı. 

"YAH!-" Jongin'e iyi bir cevap vermek istemişti ama kardeşi aniden masadaki yerini tekrar almıştı. İkiside hiç birşey olmamış gibi gülümseyerek önlerine döndüler. 

"Ee, siz ikiniz birlikte mi yaşıyorsunuz? " Kız dirseklerini masaya koydu ve çenesini ellerine yasladı. Kyungsoo Jongin'e fırsat vermeden hemen doğruldu ve gülümsedi.

"Hayır. " Jongin Kyungsoo'nun ürpermesine neden olacak şekilde elini onun sırtı boyunca ilerletti. Tam tahmin ettiği gibi Kyungsoo tüm sinirlerinin uyarıldığını hissederek titremişti.

"Aslında Kyungsoo'nun ban bir yemek sözü vardı. Ve cuma günü içinde bir sözü var öyle değil mi?" Jongin gülümseyerek Kyungsoo'ya baktığında kısa olan seslice yutkundu. Çünkü Jongin'in yaramaz elleri çoktan kalçalarında dolanmaya başlamıştı.

"Ah gerçekten mi? Bende size katılabilir miyim?" Kız ikisinede istekle bakarken Jongin daha da keyifli bir şekilde gülümsedi. 

"HAYIR! " Aslında Kyungsoo bağırmak istememişti ama Jongin kardeşinin sorusuyla aynı anda sağ kalçasını sıkmıştı. Kız aldığı cevaptan memnun olmamıştı. Başını yana eğdi ve küçük bir çocuk gibi dudak büktü.

"Ama neden?" Kyungsoo hafifçe kıpırdanarak Jongin'in dokunuşlarından kaçmaya çalıştı ama bir faydası olmamıştı. Bozuntuya vermedene gülümsemeye çalıştı. 

"Çünkü bu erkeklerle ilgili bir şey." Jongin elini Kyungsoo'nun bacağı boyunca ilerletti ve kasıklarının hemen yanında durdu. 

"Evet, erkeklerle ilgili. " Kız üzgünce nefesini dışarı verdi.

"Pekala. Ama üçümüz birlikte çok eğlenebilirdik." Jongin Kyungsoo'nun kasıklarının yavaşça ovalarken göz ucuyla domatesten bile daha kırmızı olan Kyungsoo'ya baktı. 

"Aslında üçlüyüde deneyebilirdik, ne dersin?" Hala Kyungsoo'ya bakıyordu. Kyungsoo titrekçe nefes aldı ve başını hafifçe Jongin'e doğru eğdi. 

"Seni öldüreceğim." Sessizce fısıldamıştı ama Jongin onu duymuştu. Kyungsoo'nun tek istediği şey bu lanet günün bitmesiydi. Kardeşi ve Jongin'le yemek yemektense Jongin'e Baekhyun'la yaptıklarını anlatmayı tercih ederdi. Tama belki bu da iyi bir fikir değildi ama bu masada daha fazla oturmamak için herşeyi yapardı.

Lovin' You ForeverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin