Bölüm 20

1.1K 94 1
                                    

20.BÖLÜM

3 Ay Sonra

Hayatımın böylesine değişeceğini söyleseler özelliklede mankenlik yaptığım zamanlar kahkahalarla gülerdim.

"Bu şekilde ne kadar tatlı gözüktüğünü bir görseydin."

  Nora'nın sesi ile düşüncelerimden sıyrıldım. Ayna kendime bakarken o dergilere konu olan kusursuz fiziğimin artık kaybolmaya başladığını fark ediyordum. Elimi iyice belirginleşen karnıma koydum.

"Ne utanç verici ama hamile bir gelinim. Herkes bebek yüzünden evlendiğimizi düşünecek."dedim. Nora bir kahkaha attı.

"Tatlım, flört isteyen sendin unuttun mu?" dediğinde elimde olamadan gülümsedim.

"Aslında bunu aklıma sokan sendin." dedim.
  Nora arkamdan yaklaştı ve ellerini karnıma koydu.

"Sanırım haklısın ama bence aynı zamanda hamile olmamız harika." dedi.
  Bu kez ona döndüm evet hamilelikte ona bir hafta fark atmıştım ama hemen hemen aynı zamanda doğuracaktık.

"Aslında Jack seni nasıl ikna etti bilmiyorum." dedim.
Gülümseyerek siyah saçlarını savurdu.

"Çok basit beni sarhoş etti." Elimde olmadan bir kahkaha attım. Nora kariyerine odaklandığı için bebek istemiyordu ama Jack sonunda emeline ulaşmıştı.

"Bunu daha önce nasıl akıl edemedi anlayamıyorum." Bu kez ellerini kendi karnına koydu.

"Sanırım bende artık bunu istiyordum." dedi hülyalı bir şekilde. O anda kapı çalındı ve annem ile babam odaya girdi. Sevgi ile onlara baktım. Doug ile barıştıktan hemen sonra onları ziyaret etmiştik ve Doug eski yöntemlere uygun olarak babamdan ilişkimiz için onay almıştı. Çok geçmeden Los Angeles'daki evi sattık ve bu kasabadan güzel bahçeli bir ev aldık. Bu kez evlenme teklifini bana yatakta değil de. Karnavalda tüm kasabanın önünde yapmıştı. Şansıma bakın ki Doug ile barıştığımız gece hamile kalmıştım. Şimdi tamamen bulutların üzerinde geziniyorum sanki.

Koşarak anne ve babama aynı anda sarıldım. Kollarından uzaklaşırken de utançla mırıldandım.

"Sizi tekrar utandırdığım için üzgünüm." dedim kızararak. Babam ellerimi sevgiyle tuttu.

"Buda ne demek!"dedi.
  Bakışlarımla şişkinleşen karnımı gösterdim. Annem bir kahkaha attı.

"Tatlım taşralı olabiliriz ama o kadarda bağnaz değiliz. Ayrıca Doug'u tüm kasaba çok seviyor." Bu kez bir rahatlama sardı bedenimi.

"Teşekkür ederim."dedim.Sonra babam yavaşça yaklaıp kulağıma mırıldandı.

"Anneni nikaha nasıl ikna ettiğimi sanıyorsun." Bu sözle gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Anneme hayretle baktım.

"Anne, senin katı kuralların olduğunu sanıyordum." dedim. Bana bakıp utançla gülümsedi.

"Aşk tüm kuralları yıkıyor tatlım ve sen o kadar güzeldin ki. Başının belaya girmesinden korktum."
Evden kaçmıştım, hayallerimi gerçekleştirmiştim. Ama şu anda düşünüyorum da Doug ile daha doğrusu Nora ile tanışmasam belki de başıma bir sürü bela alabilirdim.

"Sanırım haklısınız. Doug ve Nora 'yı tanımama neden olduğu için kaçtığıma pişman değilim ama sizi üzdüğüm için çok pişmanım." dedim. Annem sevgi ile bana sarıldı.

"Her şeyin bir sebebi vardır Vicky. İyi ki Doug gibi bir adamla tanıştın."
Gerçektende öyleydi. O anda aklıma ona hamile olduğumu söyleyişim geldi.

2 ay önce...

Masada bekleyen kocama yemeği götürmem gerektiğini biliyordum ama hala tuvalette lavabonun önünde duran teste bakıyordum. Hala bir değişiklik yoktu.

O anda onun gür sesini duydum.

"Vicky, mutfaktan duman geliyor."   Aman Tanrım yemek. Her şeyi unuttum ve koşarak mutfağa gittiğimde Doug dumanlar çıkan fırının kapağını açmış öksürüyordu. Elinde havlularla tepsiyi çıkardığında hazırladığım tavuğun renginin kömüre döndüğünü gördüm.Doug tepsiyi hızla lavabonun içine attı ve koşarak gidip camı açtı.

Şaşkınlıkla hala yemeğe bakıyordum. Onu yapmak için ne kadar çok uğraşmıştım. Elimi değdirdiğim her şey mahvoluyordu. Birden kendimi engelleyemedim ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Doug camı bıraktı ve hızla yanıma geldi.

"Ne oldu tatlım." Ağlayarak mırıldandım.

"Yemeği yaktım. Berbat bir ev kadınıyım." Beni güçlü kolları ile sardı.

"Aslında yatakta muhteşem olduğunu düşünürsek yemek kimin umurunda." dedi.  Başımı kaldırdım ve onun bana gülümseyerek bakan yüzünü gördüm. Bu kez daha çok ağlamaya başladım.

"Seni hak etmiyorum ben." dedim. Bir kahkaha attı ve bana daha çok sarıldı.

"Bak ne diyeceğim tatlım. James'i hatırlıyorsun değil mi?"

"Lokantacı James'mi?" dedim ağlarken. Bu elimde değildi. Sürekli ağlamak isteyen biri olmuştum son günlerde.

"Evet, ona bu hafta uğrayacağımıza söz vermiştim. Bizde bu akşam gideriz ve o soslu biftekten yeriz. Ne dersin?" Parmakları ile yanaklarımdan süzülen yaşları sildi.

"Tatlı da yer miyiz?" dedim heyecanla. Dudağı kıvrıldı.

"Bana böyle baktıkça tüm lokantayı yiyebilirsin." dedi ve ben elimde olmadan gülümsedim. Sonra hüzünle çöp olan tavuğuma baktım. Eğilip alnımdan öptü.

"Sen git hazırlan ben burasını toplarım." dediğinde bakışlarımı onun kusursuz yüzüne çevirdim.

"Seni seviyorum." dedim. Bu kez dudaklarıma bir buse kondurdu.

"Bunun için uğraşıyorum." dedi. O anda tuvalette bıraktığım testi hatırladım ve kollarından koşarak tuvalete gittim. Lavabonun üzerindeki teste kocaman bir ( +) işaretini gördüğümde elimde olmadan bir çığlık attım. Çığlığımla beraber kapı olanca hızla açıldığında panik ifadesi ile bana bakan Doug'u gördüm.

"Ne oldu?"dedi ona bakıp gülümsedim ve testi elimde salladım.

"Hamileyim."dedim. Bir an donup kaldı. Ardından dağ gibi adam resmen bayıldı.

Günümüz...

Babamın kolunda küçük kasaba kilisesinden içeri müzik eşliğinde yürüdüğümde onu gördüm. Pederin hemen önünde. Jack yanındaydı sağdıç olarak ve Nora şiş karnı ile nedimelerin başındaydı. Bu kez her şey usulüne uygundu ve kilise kalabalıktı. Doug'un iş arkadaşları benim ailem ve kasaba halkı... Tam hayallerimdeki gibi...

Onun önünde geldiğimde yavaşça beni babamdan teslim aldı.Pederi önünde sözlerimiz ilki ile aynıydı.

"Sen yaşadığımı hissettiren güneşim. Yer yarılsa, tüm dünya yok olsa ve bedenim toprağa karışsa da var olan ruhumla hala seni sevmeye devam edeceğim, hastalıkta, sağlıkta ve ölümden sonra bile... Asla ayrılmayacağız..."Bu kez ben konuştum.

"Sen beni ben yapan aşkım. Yer yarılsa, tüm dünya yok olsa ve bedenim toprağa karışsa da tüm ruhumda ve yaşamımda var olan tek erkek olacaksın. Gözlerim seninle açıldı ve seninle kapanacak. Hastalıkta, sağlıkta ve ölümden sonra bile seni sevmeye devam edeceğim... Ve asla ayrılmayacağız."dediğinde kalbim çılgın gibi atmaya başladı. Pederin bizi karıkoca ilan etmesi ve gelini öpebilirsin sözcüğü ile bana gülümsedi. Başını eğdi ve dudakları dudaklarımı bulduğunda heyecan ve arzu ile ona karşılık verirken elleri belimi sarmak yerine karnımı buldu. Bende ellerimi onun ellerinin üzerine koydum. Dudaklarımız ayrıldığında bir an bana baktı ve fısıldadı.

"Seni seviyorum."

"Seni seviyorum."Ardından kalabalık kiliseye döndü ve gururla elini kaldırdığında herkes oturduğu yerden kalkıp çılgıncasına bizi alkışladı.İşte muhteşem hayata ilk adımı atmıştım...

BENİ YİNE SEVER MİSİN ?Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum