Bölüm 2

2.7K 180 2
                                    

2.BÖLÜM

  Tamam pekala toparlanmalıyım. Bir  şeyler yapmalıyım. Her şeyi bu kadar çabuk kabullenemem. Ben zenginim, güçlüyüm ve güzelim. Bu mesleği yapmama rağmen aklıma bir kez bile kocamdan başka bir adam gelmedi.

  Yavaşça ayaklandım. Şimdi gerçekten birinin desteğine ihtiyacım var. Nora... Bizim ilişkimizin başlangıcındaki isim... Ama onu yaklaşık 5 yıldır görmüyorum. Pekala, kocamı seviyorum ve onu geri istiyorum. Nora onun en yakın arkadaşıyla evli. O zaman bana şu an bir tek o yardım edebilir. Tanrım lütfen numarası değişmiş olmasın.

  Hemen içeri girdim ve cep telefonumdan yaklaşık 5 yıldır aramadığım numarayı buldum. Telefonun çevir sesinden sonra gelen çalma sesi ile heyecandan nefesim kesildi. Uzun bir çalmadan sonra o melodik sesi duydum.

"Alo."
Bir an yutkundum. Normalde bunu asla yapmam. Ama şu an evliliğim söz konusu.

"Nora." dedim sakince. Bir an ses gelmedi.

"Victoria. Sen misin?" dedi şaşkınlıkla.

"Evet benim nasılsın?" Bir kahkaha duyduğumda asıl şaşkınlığımı ben yaşadım.

"Tanrım bu bir şakamı? Victoria Mccall beni arıyor bu ne lutüf ama." dedi alayla.

"Bak Nora, seninle konuşmalıyız." dedim.

"Bana ihtiyacın var değil mi? Yoksa asla beni aramazsın." Aslında nasıl olduğunu öğrenmek istemiştim demek isterdim ama öyle değildi haklıydı ona ihtiyacım vardı.

"Evet, sana ihtiyacım var." dedim. Bir sessizlik. Sonra mırıldandı.

"Biliyordum. Ne o yoksa Doug'un aklı başına geldide güzel kıçına tekmeyi bastımı?" Bu alay beni sinirlendirdi.

"Onu seviyorum benim kocam o. seni kaçık kadın!" diye bağırdı.

"İşte gerçek yüzünü göstermeye başladın. Sen hep kendini düşünen bir sürtüktün. Tanrım Doug sana aşık olarak hayatının hatasını yaptı." dedi sinirle. Sakin olmaya çalıştım.

"Sen ne hakla benim ilişkimi sorgularsın."

"Onun ne istediğini bile bilmiyorsun Vicky! Bir aile bir çocuk ve seni yanında istiyordu."
  Gerçeği yüzüme tokat gibi çarpması daha çok canımı yaktı. Dudaklarım titredi ve kendime engel olamadım. Hıçkırıklarımın arasında mırıldandım.

"Yardım et! Lütfen Nora... Kocamı geri istiyorum."
  Daha çok ağlama krizine girerken Nora sessiz kaldı. Sonra konuşmaya başladığında bu kez gerçekten kendimi sorguladım.

"Bu ağlama olayın gerçek mi yoksa beni de kandırmaya mı çalıyorsun."

Gerçekten ben bu kadar berbat birimiydim?

10 Şubat 2002 – New York

10 yıl önce

  Arabamı geniş otoparktan çıkarmaya çalıyordum ki bu benim için oldukça zor. Park etme ve park yerinden çıkmakla ilgili sorunlarım var.Aracın ucunu kurtarıp otoparkın çıkışından dönmeye çalışırken park halindeki bir araca resmen bindirmiştim.

Yüce Tanrım! Bunu sigorta şirketi karşılarmıydı? Usta bir şoför olsam kesinlikle tüyerdim ama aracımı geri alıp kurtarmaya çalışrken aynı araca bir kez daha çarptım ve şimdi önedeki aracın arka iki farı yok ve benim arabamın önünden duman çıkıyor. Lanet olsun... Şimdi soğuk havada yağan karın altında durmuş ellerimi birbirine sürtüp ısınmaya çalışırken neler yapabileceğimi düşünüyordum.

Etrafa bakındım hala aracın sahibi gelmemişti. Ne yapacaktım? O sırada otopark görevlisi koşarak karşıdan yanıma gelirken kendi kendime mırıldadım. Sakin ol! Vicky, bunu atlatabilirsin. Kahretsin araba bile benim değildi.

"Bayan iyimisiniz?"

Genç çocuğun şaşkın bakışları altında ağlamamak için kendimi zor tuttum. Hızla evet anlamında başımı salladım.

"Sanırım her şeyi berbat ettim." dedim titrek sesle. Genç çocuk bana bakıp beni dikkatle süzdü.

"Korkmayın bayan, aracın sigortası varmı?" dedi.

"Sanırım." dedim. O andaki melodik sesle ikimizde başımızı çevirdik.

"Burada neler oluyor?"

  Sarı şapkasının altından çıkan kumral saçlar ve onu çevreleyen oval yüzle oldukça güzel bir kadın çarptığım aracın yanında duruyordu. Tanrım aracın sahibi olmalıydı.

"Bir kaza oldu bayan." dedi görevli.

Genç kadın kalın paltosuna aldırmadan ellerini beline koydu.

"Onu görebiliyorum. Bu nasıl oldu?" Görevlinin arkasından çıkıp kendimi gösterdim.

"Benim suçum. Çok üzgünüm, çıkmaya çalıştım ama sanırım dönmeyi beceremedim." Kadın kumral kaşlarını kaldırdı ve beni inceleyen gözlerle süzdü.

"Yaşın kaç senin?" dedi imayla.

"20 bayan. Ehliyetimde var ve sigortamda." dedim hızla. Gülümsedi. Sonrada omzunu silkti.

"Bunu Doug'a anlatırsın nede olsa araç onun." Eldivenli elini bana uzattı.

"Bu arada ben Nora! Nora Belmorn..." Ben şaşkınlıkla ona elimi uzatırken mırıldandım.

"Doug'da kim?" Bana bakıp göz kırptı.

"Muhtemelen arabayı görünce köpürüp seni görüncede küçük dilini yutacak biri." dedi kahkaha atarak. O an ne demek istediğini anlamadım...

Günümüz...

"Beni tanıyorsun Nora!Bu kadar zalim olma." dedim ağlayarak.
Derin bir nefes aldı bir zamanlar ki arkadaşım.

"Pekala, yalnızca görüşeceğiz Vicky. Bir şeyler için söz veremem." dedi. Birden bir rahatlama sardı her yanımı.

"Teşekkür ederim Nora. Pişman olmayacaksın." dedim.

Yaklaşık bir saat sonra Melrose Avenue'da bir cafede oturmuş Nora'yı bekliyordum. Cadde de spor bir araba park etti. Aracın içinden tüm ihtişamı ile Nora indi. Hiç değişmemişti. Cafe'ye yaklaştı. Onu görünce ayaklandım. Gözündeki güneş gözlüklerini çıkardı ve bana baktı. Göz göze gelince nedense irkildim. Masaya yaklaştı ve sandalyeyi çekip oturdu.

"Seni dinliyorum Vicky! Beni ikna etsen iyi olur." dedi.

Dein bir nefes aldım. Bu şansı sonuna kadar kullanacaktım.

BENİ YİNE SEVER MİSİN ?Where stories live. Discover now