Bölüm 3

2.2K 169 3
                                    

3.BÖLÜM

10 Şubat 2002 – New York

"Daha ne kadar beklemeliyim anlayamıyorum."
  Ellerimi tekrar ovuşturdum. Geldiğim tamirhane aslında dışarıya göre daha sıcaktı ama yinede hava o akdar soğuktu ki. Başımdaki bereyi atmış sarı saçlarımı ortaya çıkarmıştım. Bir çok insan sarı saça ulaşmak için boya kullanırken bu benim genetiğimden gelen bir özellikti.

"Pekala arabama hangi beyinsiz zarar verdi."

   Gür ve emir veren ses tonunu duyunca olduğum yerde adeta çakılı kaldım. Araçları çekicilerle çektirip bu tamirhaneye gelmiştik ve ben sigorta numaramı çoktan vermiştim. Ama bu kadın Nora, aracın sahibinin gelmeden bir şey yapılmamasını istemişti.

"Size soruyorum."
  Gür ses tekrar küçük tamirhaneyi doldurduğunda başımı dikleştirdim va hızla arkamı döndüm.

"O beyinsiz benim."dedim elimden geldiğince sessimin titremesine izin vermeyerek.
Karşımdaki adamla göz göze gelince ilk yaptığım nefesimi tutmak oldu. Sanki nefes alsam gırtlağıma basacaktı. 190 lık boyu iri bedeni ile oldukça heybetliydi. Gece kadar siyah saçlarının üzerine karlar parça parça dağılmış. Saçları ile aynı çatık kaşları ve aynı renk gözleri ile oldukça ürkütücü gözüksede farklı bir havası vardı.

Dikkatlice beni süzdü. Tam bir şey söyleyecekti ki Nora araya girdi.

"Doug, öncelikle aracın için üzgünüm bana emanet etmiştin." Adam bakışlarını benden çevirmeden konuştu.

"Önemli değil Nora." dedi sakince ve ben nedense bu bakışlardan rahatsız oldum. New york'a geldiğimden beri erkeklerin arzulayan yada aç bakışlarına alışıktım ama bu bakış farklıydı.

Nora şen bir kahkaha ile geldi ve elini adamın koluna doladı.

"Burası çok soğuk, hadi gidip sıcak bir şeyler içelimde bu adamlarda bize faturayı çıkarsın." dedi. Bir kaç adımla geriledim.

"Ben gelmesem iyi olur sanırım."diye mırıldandım. Nora gülümsedi.

"Merak etme seni yemeyiz." dedi ve adamı adeta sürükleyerek tamirhaneden çıkardı.

Günümüz...

"Ne yapmayı düşünüyorsun." Donuk bakışlarımı elimdeki kadehten arkadaşıma çevirdim.

"Bilmiyorum Jack, artık bir ailem bile yok!" Jack hüzünle bana baktı.

" Doug belki bir kez daha düşünmelisin!" dedi.Hafifçe gülümsedim.

"Çok düşündüm Jack, o ilk görüşte aşık olduğum kız değil artık! O kadar farklı oldu ki? 6 ay boyunca evde değil, tüm dünyayı dolaşıyor ama ben sesimi çıkarmıyorum. Onu özlüyorum yinede..."
Hızla ayaklandı arkadaşım.

"Hadi ama Doug, bununda senin işine geldiğini biliyorsun. Seni bir yazılımcı sanıyor, zararsız kendi halinde bir yazılımcı." Kaşlarımı çatıp ona baktım.

"Ona mesleğimi açıklayamam bunu biliyorsun." dedim.Bir kahkaha attı.

"Evet, Vicky New york'a gelme nedeninin peşinden koştu belki ama evliliğinde tek yalan söyleyen sensin dostum. Bana bak! Nora beni terk etmeye kalktı ve ben iplik söküğü gibi döküldüm. Şimdi çok mutluyuz."

Başımı hızla salladım.
"Bu bir şeyi değiştirmez. O bencil, kendini düşünen barbie bebeklere döndü. O pırıltılı hayatına aşık bana değil."d edim.

  Elindeki kadehi masaya bıraktı. "Madem bir karar verdin. O zaman hayıflanmayı bırak ve arkasında dur Doug! Yakında işini kaybetmende an meselesi." dedi ve hızlı adımlarla çıkıp odayı terk etti.

O anı hatırlıyorum. Başını dikleştirip bana yüzünü dönerken savrulan sarı saçlarını keskin ama çekici ses tonunu göz göze geldiğimizde ki ürkek bakışlarını hatırlıyorum ve ardından onu düşünmeden geçen bir dakikam bile olmayışını...

İlk görüşte buz tuttuğunu düşündüğüm kalbimi alev aldırışını hatırlıyorum. İlk görüşte aşka zırvalık diyenler size sesleniyorum. Zırvalık sizin mantık anlayışınızda... Ben ilk görüşte aşkı iliklerime kadar yaşadım. Benden 10 yaş küçük kadına, kadınıma aşık oldum... Kalbim titredi. İçim eridi... Mavi yeşil iri gözleri ile bana baktı ve kalbimde kendine ait
kocaman bir yer açtı. Şimdi ben o koca delikle hayatımı geçirmek zorundayım...

*****

  Nora ile tam bir saat görüştüm belki daha fazla artık zaman mefrumumu kaybetmiş durumdayım. Cadde kenarında yürüken her zaman yaptığım şeylerden alış verişten bile zevk almadığımı anladım. Kime beğendirecektim ki kendimi. Benimle gurur duymasını istedim. Böyle bir eşe sahip olduğu için gurur duymasını. Aslında daha çok zirveyi sevdim sanırım. Ama şimdi herşey herkez anlamsız geliyor. New york'a geldiğimde hayallerimin peşinden koştuğum için mutluydum aslında taki ilk para kazanma yerinin bir cafede garsonluk yapmak olduğunu anlayıncaya kadar... Ama sonra ona rastladım. Tanrım her şey o kadar mükemmelken nasıl bu hale gelebilmiştik.

11 ŞUBAT 2002 – New york

"Victoria Helborn, hakkında her şeyi öğrenmek istiyorum. Nelerden hoşlanır? Nelerden nefret eder? Her şeyi en ince ayrıntısına kadar." Elimdeki kağıdı uzattım.

"İşte buda sigorta numarası?" Karşımdaki adam bana şaşkınlıkla bakıyordu.Tek kaşımı alayla kaldırdım.

"Şey bu hangi dosya ile alakalı efendim." dedi ürkekçe.

"Bu gizli bir dosya." dedim. Hızla başını salladı.

"1 saatin var Brayn, batırma." son kez onu uyardım ve ardından masama yol aldım.

Masama geçip üzerinde çalıştığım son işe odaklanırken en yakın dostum geldi.

"Ne haber koca adam!" Bana uzatılan iri ele baktım ve hafifçe sıktım.

"İyidir şampiyon! Ayağın nasıl oldu?" Bana bakıp gülümsedi.

"Oldukça iyi, küçük bir sıyrık!" Hafifçe gülümsedim.

"Nora'ya ne dedin?" Arkadaşım karşımdaki masasına geçerken hafifçe topalladığını gördüm.

"Kayak yaparken düştüğümü tabiki. Oda ilk beş dakika çenesi ile beynimi ütüledi ama ardından şefkatli ellerini üzerimden eksik etmedi." dedi alayla.

  Elimdeki kağıdı buruşturup karşımdaki çöp tenekesine fırlattım.

"Bilmezmiyim." dedim. Bingo tam isabet. Kağıt çöpteki yerini alırken bilgisayarıma odaklandım.

"Nora abayı yaktığını düşünüyor." diye mırıldandı.

"Karının çenesi fazla düşük."

"Gördüğü en çekici sarışın olduğunu söyledi ve safkan olduğundan emin!" Bu kez başımı kaldırıp ona baktım.

"Diğer ayağının kıymetini bil dostum. Ben onu kırmadan." dedim ve bu Jack'in ağzını kapatmaya yetti.

  Kesinlikle o benim de gördüğüm en çekici sarışındı...

BENİ YİNE SEVER MİSİN ?Where stories live. Discover now