Bölüm 13

1.7K 146 4
                                    


Bölümler arası uzun oluyor farkındayım ama evimde wifi yok ilk bulduğum an paylaşmaya çalışıyorm ...

13.BÖLÜM

22 Şubat 2002 – Newyork...

   İlk reklam çekimim bu gece televizyonda yayınlanacak. O kadar heyecanlandım ki. Televizyonun karşısına kurulduğumda tek başınayım. Ev arkadaşım bu akşam davetli olduğu için dışarı çıkmıştı. Kar dışarıda şiddetini arttırırken küçükte olsa sığına bileceğim sıcak bir yuvam olduğu için Tanrı'ya şükrettim.

   Kumandayı aldım ve reklamın ilk yayınlanacağı kanalı açtım. Tam odaklanmış reklamı beklerken kapının sesi ile irkildim. Sıkıntıyla gözlerimi devirdim. Jane yine bir şeylerini unutmuş olmalıydı. Hızla kapıyı açmaya giderken bir yandan da söyleniyordum.

"Tanrı aşkına başlamak üzere ve sen..."
  Kapıyı açtığımda karşımdaki görüntü ile cümlemi tamamlayamadım. Doug simsiyah saçları karlarla kaplı, gece gibi siyah gözleri esmer teninde bir yıldız gibi parlarken kıvrılmış dudakları ile ruhuma işliyordu adeta.

"Bende yetişmeye çalışıyordum." dedi İri cüssesine karşın yumuşak bir sesle. Elimde olmadan girmesi için kapıyı daha çok açarken sevinçle mırıldandım.

"Bu gece önemli bir işin olduğunu sanıyordum." dedim. Saçlarındaki karları temizlerken elimde olmadan bir iç geçirdim. Yavaşça bana döndü ve göz kırptı işte o an kalbim atmayı kesti adeta.

  Bu saatte bile bu kadar yakışıklı olması kesinlikle haksızlıktı. O anda üzerimde ki kıyafetlerime baktım. Beyaz üzerine pembe puantiyeli kadife pijamalarımla kesinlike berbat gözüküyor olmalıyım.

  Montunu kapının yanındaki askıya astıktan sonra son sözümü duymazdan gelerek beni kollarına çekti ve dudaklarıma bir öpücük bıraktı.

"Harika gözüküyorsun." dedi fısıltıyla. Önce şaşkınlıkla ona baktım ve ardından bir kahkaha attım.

"Üzerimdeki puantiyeli pijamalarla mı?" dedim inanmayarak. Dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı yüzünü yüzüme yaklaştırırken televizyondaki sesi duydum ve heyecanla bağırdım.

"Başladı Doug."

Onu kolundan çekiştirerek televizyonun karşısındaki geniş kanepeye sürükleyip aceleyle oturttum. Reklam televizyonda yayınlanmaya başladığında ilk gözüken firmanın logosu oldu. Bu bir solaryum firmasına aitti. Ben suların içinden ince bikinimle çıkarken ıslak saçlarımı savuruyordum. Derken arkadaki ses yankılanmaya başladı.

"Böylesine çekici görünmek mi istiyorsunuz?" Kamera önce yüzüme ardından yavaşça vücudumda dolaştığında Doug'un ağzından bir küfür fırladı. Şaşkınlıkla bakışlarımı ona çevirdim. Kaşları çatılmış, yüzü oldukça kızarmış ama dikkatlice televizyona bakmaya devam ediyordu. Reklam benim markayı söyleyen sözlerim ve kameraya göz kırpmamla son bulduğunda Doug oturduğu koltuktan adeta fırladı.Ne olduğunu bile anlayamadım...

"Neyin var?" dedim şaşkınca. Sinirle bana baktı.

"Neyim mi var? Tanrı aşkına yarı çıplak bir halde televizyona çıkıp baştan çıkarıcı hareketlerde bulunuyorsun ve bana neyim olduğunu mu soruyorsun?" dedi öfkeyle. Bu dahada şaşırmama neden olurken elimde olmadan gülümsedim.

"Beni kıskanıyormusun?" dedim zevkle. Ellerini sinirli bir şekilde gür saçlarında gezdirdi.

"Beni delirtmek için uğraşıyorsun." diye homurdandı. Ayaklanıp ona yaklaştım ve güçlü elini ellerimin arasına aldım.

BENİ YİNE SEVER MİSİN ?Where stories live. Discover now