Ben Tuz Kral, sözlerim ne kadar acı.

31.2K 3.8K 6.3K
                                    

"İki adım ileri bir adım geri Teğmen."

Yanlıştı her şey. Korkunç bir kararlılıkla karşısında durmaya çabalasam da müthiş derecede yanlıştı. Onunla geçirdiğim tek bir gün yahut bana olan ufacık bir hareketi bile içimde bilmediğim bir yerlerin canlanmasına neden oluyordu. Böyle hissettirmesi yanlıştı. Bir erkek olması yanlıştı. Çocuk olması en yanlışı... Daha sadece adını ve gülüşünü bildiğim birinin gece boyu aklımdan çıkmaması yanlıştı. Lakin tüm yanlışlar tek bir bedende toplanıp nasıl bu kadar doğru olabilmişti bilmiyordum.

Jungkook, bana en doğru hissettiren yanlışlar toplamıydı.

Konaktaydık. Jungkook'un babası ve Schlieffen evde yoktu. Neler planladığından bihaber olduğum Jungkook o gün evden çıkası olmadığını söyleyip beni zorla içeri davet ettikten biraz sonra nereden bulduğunu bilmediğim eski bir plağı oynatmaya başlamış ve görmezden gelemeyeceğim kadar sevimli ısrarıyla beni dansa kaldırmıştı. Ona değiyordum, ona ilk defa bu kadar yakındım. Bir eli elimde, diğer eli omzumdaydı. Sanki tek dayanağım oymuş gibi belinden kavradığım bedenine sıkı sıkıya tutunmuştum ben de. Kalbim durumu görmezden gelemiyormuş gibi gümbür gümbür yokluyordu göğsümün sol yanını. Üstelik atışını şakaklarımda ve boynumda da çok rahat hissediyordum. Jungkook gözlerini gözlerime kilitlemişken bedenini her yanımda hissedeceğim kadar bana yaklaşıyordu ve ben aklımı onunlayken neyin buharlaştırdığını bulduğum o şeyi, kokusunu duyuyordum. Sağlıklı değildi, hiçbir mantıklı açıklaması da yoktu üstelik. Bana böyle hissettirmesi hiç normal değildi.

"Ah"

Yavaşça elini elimden kurtarıp ayağını tuttuğunda diğerinin üzerinde zıplarken sızlanmaya başlamıştı birden. Güzelliğine o kadar dalmıştım ki nefes aldığımdan bile habersizdim. Ayağına mı basmıştım? Hissetmemiştim bile. Sahiden hiç farkında değildim.

"Dans etme becerileriniz korkunç gerçekten."

"Seni uyardım ama"

"Ah cidden" diyerek kafasını sağa sola sallarken bedenini arkasındaki koltuğa bırakmıştı. Ben de karşısına geçip oturduğumda "Sizin gibi bir beyefendi-" diyerek başladığı cümlesini kendime bile şaşırarak ortama bıraktığım kahkaham sayesinde yarıda kesmek durumunda kaldı. Sabahtan beri bununla başlayan belki de milyon tane cümle kurmuş, sonunu da nasıl bu kadar beceriksiz olduğuma şaşırdığını ifade ederek getirmişti.

"Gülmeyin ciddi söylüyorum"

Gerçekten de ciddiydi ve ben onu, kaşlarını çatarak bana sunduğu o çocuksu ciddiyet için bile sevebileceğimi fark etmiştim o an. Gözlerinin arasından benimkilere kayan ışıl ışıl yıldızlar yahut dudak kıvrımlarında yeşeren şu umut dolu gülümseme... Sadece yanımda durup nefes alsa bile sevebilirdim onu. Bir şey yapmasına gerek yoktu kuvvetli dalgalarına kapılıp da kaybolmam için. Varlığı yetiyordu ve işte tam da bu sebepten ona bu kadar yakın olmam yanlıştı. Felaket bir yanlış.

"Dans eğitimi almadınız mı? Hiçbir baloda bir bayanı dansa kaldırdığınız da olmadı mı sizin?"

İlk sorusunu masum bir merakla sormuşsa da ikinci sorusunda görmezden gelemeyeceğim bir kıskançlık sezmiştim. Jungkook duygularını içinde saklayamıyordu katiyen, ne hissediyorsa belli ediyordu. Fakat anlamlandıramamıştım. Kalbimin onun yanındayken göğsümü bu denli hızlı ve öfkeli yumruklaması bile anlamlı ve bir nedene bağlıyken Jungkook'daki bu kıskançlığın nedenini anlamlandıramamıştım. Ona fazla samimi davranıp kafasını karıştırmış olabilir miydim?

"Elbette oldu, Jungkook."

Sırf suratındaki ifadeleri irdeleyebileyim diye yalan söylediğimde Jungkook bir yanımı ümitlendirirken diğer yanımı acıtan bir tepki vermiş, kaşlarını çatıp bakışlarını benden kaçırmadan önce "Almanya'da çok balo olur mu?" diye sormuştu. İçimde beliren korkunç bir ses tüm zihnimi ele geçirirken "Uzak dur ondan" diye bağırıyordu ve ben ona kulaklarımı tamamen tıkamıştım. Aptallıktı yaptığım düpedüz aptallık. Lakin kendimi durduramadım.

Vernem Nidahen ° JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin