1.05/Lunapark

65.3K 1.5K 39
                                    

Justin telefonunu kulağına götürürken restorandan dışarı çıktı. Sırtımı sandalyeye yaslarken ona bakmaya devam ettim.

Sabah telefonda konuştuğu kız masaya gelen adamın bahsettiği diğer kız olmalı.

Justin'in hayatında neler döndüğünü bilmek pek kolay olmasa da o adamın yalnız olmadığını tahmin etmek zor değildi, söylediklerine göre güvendiği başka birileri olmalıydı. Belki de o kızın çevresinden birileri.

Justin arabasının tekerini tekmelerken ittirdiğim sandalyeden kalkıp çıkışa yöneldim, bu aralar beni ilgilendirmeyen birçok şeye kulak misafirliği yapıyordum. Yanlış zamanda yanlış yerde olmak diye geçirdim içimden. Başıma gelen şey tamda buydu.

Kapıyı kendime doğru çekip birkaç adım ileri gittikten sonra kollarımı göğsümün üzerinde birleştirdim, konuştuğu kişinin söylediklerini duyamasam da onun sesini duyabilecek kadar yakınındaydım.

"Onunla karşılaştığım da yalnız değildim," elini burun kemiğine götürüp sıktı.

"Masamıza öylece oturan siktiğimin herifini merak ediyor,"

"Onu öldüreceğim," etrafa bakındığında kendimi geriye çekip kapıya yaslandım. Beni bu şekilde yakalaması isteyeceğim son şeydi. Birkaç saniye sonra olduğum yerde huzursuzca kıpırdanıp tekrar ona bakmak için eğildim.

Kapının demir kirişine elini bastırıp beni kapı ve kendi arasına aldığında korkuyla yerimden zıpladım. Buraya yaklaştığını nasıl olurda duymazdım. Tüm bedenim soğuktan titrerken belki de yakalanmanın heyecanındandır, duruşumu bozmamaya çalıştım.

"Neden buradasın?" alayla üzerime doğru eğilip kaşlarını çattı.

"Aynı şeyi sana sormak için," Elimi kolumun üzerine koyup sakince ovaladım. Diğer eliyle restoranın kapısını ittirip doğruldu.

"Yanımda olduğuna göre soracak bir şeyin kalmadı," zaman kaybetmeden geriye doğru adım atıp içeri girdim. Çuvallamıştım, bu saçmalığa kim inanırdı.

Sandalyeme yeniden yerleştiğimde suyumdan bir yudum aldım, meraklı yanıma hakim olamadığım için suçluydum ama bana açıklama yapmayacağını biliyordum. Boğazımı temizleyip ellerimi masanın üzerine yerleştirdim.

"Sevgilin olduğunu ve az önceki adamın onunla bir ilgisi olduğunu da biliyorum," gözleri kısıldı ve suratımı inceledi.

"Sevgilim olduğunu nereden biliyorsun?" konu ilgisini çekmiş gibi ellerini masanın üzerinde birleştirip bakışlarını üzerimde tutmaya devam etti. Tüm kanım yanaklarıma çekildi, Sabah da onu gizlice dinlediğimi bilmiyordu.

"Sabah seni beklerken söylediğin bazı şeyleri duydum,"

"Beni dinlediğini mi söylüyorsun?" suratında ki gerginlik yerini sesli bir kahkahaya bıraktığında yerimde kıpırdandım.

"Sevgilin varken Ashley'le takılmaya çalışmandan bahsediyorum," kafasını onayla sallayıp gülmeye devam etti. Onu bu kadar eğlendiren neydi?

"Sorun ne," sinirle tısladım. "Seni bu kadar güldüren şey ne?"

"Konu nasıl gözükürse gözüksün, sana bir açıklama yapmam gerekmiyor." Çatalını tabağındaki herhangi bir şeye bastırırken yüzündeki gülümsemeyi silip ifadesizce bana baktı "Bana ayak uydurman gerekiyorsa sadece ayak uydur."

Tüm bunları Pattie biliyor muydu?

...


Ağırlığımı sol bacağıma verirken, gişe önünde ki sıraya gözlerimi devirdim. Sorunlu geçen sabah kahvaltımızdan sonra ona söylemesem de birbirimizden ayrı takılabileceğimiz en iyi seçeneğin burası olabileceğine karar vermiştim, Lunapark. Hem onun tarzına uygun değildi hem de seçme sırası bendeydi sorgulaması gerekmeyecekti.

Sapık Üvey Kardeşim || Justin BieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin