|Chapter 8| "I can't take the risk of losing you."

736 62 40
                                    


|Bölüm 8| "Seni kaybetmeyi göze alamam."

Dean büyünün amacını artık daha iyi anlıyordu.

Bu sıradan bir hafıza büyüsü gibi bir şey değildi. Daha çok bir çeşit... intikam aracı gibiydi. Çünkü eğer Dean hatırlarsa, ölürdü ve Castiel onu kaybederdi. Hatırlamazsa; sonsuza kadar bir çift yabancı gibi yaşarlardı ve yine birbirlerini kaybetmiş olurlardı. Her şekilde bu oyunu kaybetmeleri için tasarlanmıştı.

Ama tüm bu olumsuzluklara rağmen, Dean kararını vermişti.

Vazgeçmemişti.

Vazgeçmeyecekti.

Anılarını geri alacaktı. En sonunda, hatırlayacaktı.

Ne olursa olsun.

Çünkü ona göre, artık böyle yaşamanın hiçbir anlamı yoktu.

Seçimini yapmıştı. Sonuçlarına katlanacaktı da.

Ama Castiel... bu konuda onun kadar emin değildi.

Çünkü sonda, her şeyini kaybedebilirdi.

Bunun göze alabilir miydi?

◼ ◾ ◼

Castiel her ne kadar Dean'in dinlenmesi konusunda ısrarcı olsa da, Dean tüm günü yatakta geçirme fikrine dayanamadı ve mutfaktaki dolapta turta var mı diye bir bakıp eline aldığı tatlı tabağı ile televizyonun olduğu salona geçti.

Bir süre amaçsızca kanalları gezip rastgele birinde durdu. Televizyona bakıyordu ama sorsanız bir saattir izlediği programın aslında geyikler hakkında bir belgesel olduğunu bile söyleyemezdi. Daha çok, Castiel geri geldiğinde ona ne söylenebileceği hakkında düşünüyordu çünkü. Kararlıydı ama yine de açıklama yapması zor olacaktı.

"Dean," dedi Meleğin sesi arkasından. Çoktan gelmişti bile ama Dean bunu fark edemeyecek kadar dalgındı. "Senin dinlenmen gerekiyordu."

"Hadi bana bilmediğim bir şey söyle." diye mırıldandı Avcı. Ama trençkotlu Melek tam yanından geçip gidiyordu ki bileğini tuttu ve kendisine bakacak şekilde dönmesini sağladı. "Cass, konuşmamız gerek. Şey hakkında... biliyorsun. Büyü."

Meleğin gözlerine 'işte bundan korkuyordum'un mavi formatında bir bakış belirdi, ama yine de Dean'in dediğine uyarak yanına, koltuğa oturdu. Aralarına biraz mesafe bırakmaya da dikkat etmişti. Aslında bunu yapmak onu oldukça üzüyordu... diğer her şeyin yaptığı gibi.

"Ne düşünüyorsun?"

"Bilemiyorum Dean, bu çok zor... Ben-"

"Ben devam etmek istiyorum."

Avcının söyledikleri bir anlığına Meleğin nefesini tıkadı. Bu kadar mıydı yani? O kararını vermiş miydi? Bile bile kendini ateşe mi atacaktı?

"Dean sen... emin misin? Bunu yapmak istiyor musun gerçekten? Sen... ölebilirsin Dean..."

"Kararımı değiştirmeyeceğim, Cass."

Castiel daha fazla dayanamazdı. Yüzünü avuçlarının arasına aldı. "Hayır... Hayır Dean... Ölemezsin..."

Dean bu görüntü karşısında yutkunmaktan öteye gidemedi. Elini Meleğin omzuna koyup onu teselli etmeye çalıştı ama Castiel bunu hisseder hissetmez onu geri itti. Bir gözyaşı damlası gözlerinden aşağı düşmek üzereydi ve konuşurken hafiften sesi titremeye başlamıştı. Dean onu daha önce hiç böyle görmemişti. Buna sebep olduğu için kendinden bir kere daha nefret etti.

Memory Loss // DestielWhere stories live. Discover now