13. Bölüm - "Little Things"

Start from the beginning
                                    

''Senden nefret ediyorum.'' Dedim, gelen anlık sinirle. Ona inanamıyordum.

Kaşlarını çatarak, kafasını kaldırdı ve gözlerimin içine baktı. Ardından aklına bir şey gelmiş gibi gülmeye başladı.

Dehşete düşmüş bir şekilde ona bakıyordum. Bir de dalga mı geçiyordu?

Ayağa kalktı ve ellerimden tutarak kucağına oturmamı sağladı. Ellerini yanaklarıma koyarak dudaklarıma bir öpücük kondurdu.

''Perrie'yi sana tercih edebileceğimi nasıl düşünürsün Ally.'' Dediğinde duyduklarım ile içime yayılan rahatlama bir olmuştu. ''Ah, bir an gerçekten seni dövmeyi düşünüyordum.'' Diyerek göğsüne hafif bir yumruk attığımda gülmüştü. Yine de bu, onun evine neden gittiğini açıklamıyordu.

''Peki, evine neden gittin?''

Gözlerini kaçırarak kafasını eğdi. Kaşlarımı çatarak derin bir nefes aldım.

Aslında 5 saniye süren ama bana 5 saat gibi gelen sessizlikte, cevabımı almıştım. Perrie'yi bana tercih etmeyecekti ama ondan da asla vazgeçemiyordu.

''Perrie ve ben ayrıldık.''

Duyduklarıma inanamayarak irileşen gözlerimi Zayn'e diktim. Tanrım!

''Ge-gerçekten mi?'' dedim, istemeden de olsa kekeleyerek.

''Gerçekten.'' Dedi, bu halime yarım ağız gülerek.

Sıkıca, sanki hiç bırakmamacasına boynuna sarıldım. Saçlarımın arasına bıraktığı öpücükler onun da aynı görüşte olduğunu hissettirirken, dudaklarına minik bir öpücük kondurdum.

***

''Defilede bunu mu giyeceğim?'' diyerek önümdeki kırmızı, oldukça seksi duran iç çamaşır takımına baktım.

''Ve bunu.'' Diyip önüme kırmızı kocaman kanatları bıraktığında gözlerim irileşmişti. Kanatlar, defiledeki tüm mankenlerin kanatlarından büyük ve görkemliydi. Üzerindeki taşlar fazlasıyla göz alıcı görünürken, ne kadar ağır olduklarını göstermek istercesine parlıyorlardı.

''Tanrım, bu gecenin yıldızı sen olacaksın Alysha. Daha şimdiden seni ayakta alkışlayan insanların, alkış seslerini duyabiliyorum.''

''Sen aklını kaçırmışsın John. Ben.. ben bunu giyemem. Eminim, benim ağırlığımdan daha ağırdır.'' Diyerek kanatların üzerindeki taşları gösterdim.

''Sen, baş meleksin Ally. Tabi ki, bunu giyeceksin. Ayrıca defileye One Direction'un da katılacak olmasının payı da var. Güzel bir şeyler olmalıydı.''

''Ama-''

''İtiraz istemiyorum Alysha.'' Dediğinde istemsiz başımı eğdim. Yapabileceğim bir şey yoktu, bu tarz kararları her zaman o verirdi ve ben bu kanatları takmak zorundaydım.

Bir şey demeden kahve makinesine ilerledim. Ah, bazen John'dan nefret ediyordum. O.. o bazen tam bir baş belasına dönüşüyordu. Aptal.

Kahvemin dolmasını beklerken tek ayağımı da yere vurmaya başladım.

''Sinirli gibisin.''

Sağıma döndüğümde Niall ile karşılaşmıştım.

''Biraz.''

''Ah, bende.'' Dediğinde merakla kaşlarımı kaldırdım.

''Neden?''

''Zayn.'' Kaşlarımı çattım. Zayn'e neden sinirli olabilirdi ki?

Half A HeartWhere stories live. Discover now