1. Bölüm - "One Direction ha?"

45.4K 516 42
                                    

Hey!! Wattpad'deki ilk hikayemizde oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Bu sadece kızımızı tanımanız açısından yazılmış bir bölüm. Umarız okurken eğlenirsiniz. İyi okumalar!!

-Nazlı&Sena

Flashback~

''Hey!''

Tiksinen bakışlarla, tüm vücudumu baştan aşağı süzdüğünde utanarak bir adım geri çekildim. Tekrar kitaplarını yerleştirme işine geri döndüğünde umursamazca ''Hey'' dediğini duymuştum. Tanrım, bunu karıncaların bile duymadığına eminim.

''Sanırım fizikte partnerim sensin ve b-biz.. ş-şey b-birlikte bir ö-ödev.. hazırlamalıyız.''

Ah, kekelediğime inanamıyorum.

Dakikalardır tuttuğum nefesimi verdim ve umut dolu bakışlarla gözlerimi yerden kaldırdım. Pek memnun görünmüyordu. Hatta buradan hemen gitmemi istiyor gibi bir hali vardı. Kitaplarını aldı ve dolabının kapağını sertçe kapadı. Bir an boş bulunduğumdan ürksem de yerimden kıpırdamadım ve gözlerinin içine baktım. Ne yapabilirdi ki? En fazla rezil ederdi. Tüm okulun önünde. Her gün yaptığı gibi .

Derin bir nefes alıp gözlerini kapattığını gördüm. Sanırım sinirlerini yatıştırmaya çalışıyordu. Hayır, ben şimdi ne dedim ki bu kadar sinirlenecek?

''Bak sivilceli, bu ödevi sen yap ama üzerinde ikimizin ismi olsun?'' dedi soru sorarcasına sağ gözünü kırparak. Yüzünü, yüzüme o kadar çok yaklaştırmıştı ki ne diyeceğimi bilemiyordum. Yavaşça kafamı salladığımda memnun bir şekilde gülümsedi ve devam etti. ''Bir daha da benim etrafımda görünmezsen sevinirim.''

Hah! Benden utanıyordu işte! Tanrım! Sen kimsin ki!

Alt tarafı; Bradford'un kötü çocuğu, her gün farklı bir model kızı kolunda gezdiren, egoist bir o kadar da yakışıklı, muhteşem elmacık kemiklere sahip, seks tanrısı ve benim hoşlandığım çocuksun. O kadar.

''Bu kadar belli etmek zorunda mısın?'' dediğimde merakla gözleri büyümüştü. Yanından geçerek yürümeye başladım.

''Neyi?''

İçimdeki Alysha her ne kadar 'Benden tiksindiğini, bay egoist bozuntusu pislik herif' diye bağırarak Zayn'i dövmeye hazırlansa da dışımdan; arkamı dönmeye bile tenezzül etmeden ''Boşver!'' diyerek geçiştirmiştim.

Eve doğru adımlarımı hızlandırırken o'nu unutmam gerektiğini içimden defalarca kez tekrarladım.

******

Dilimin damağıma yapıştığını hissediyordum. Yavaşça yatağımda doğruldum ve etrafıma bakındım. Komidinimin üzerinde, dün gece bir yudum içip bıraktığım, su dolu kupayı gördüğümde memnuniyetle gülümsedim ve komidinime ilerleyerek kupayı elime aldım. Birkaç saniye içinde bitirdiğim koca bir bardak sudan geriye sadece damlalar kalmıştı. Bardağı geri bıraktım ve elimle ağzımı sildim. Paytak adımlarla banyoya ilerlemeye başladığımda bugün yapacaklarımı kararlaştırıyordum.

Bugün prova vardı ve baş melek olarak; prova 3 saat sonra başlayacak olmasına rağmen benim 2 saat içinde orda olmam gerekliydi. Tanrım!

Oflayarak banyoya girdiğimde suyu ılık olarak ayarladım ve küvete dolarken üzerimdekilerden kurtuldum. Ayak parmaklarımı yavaşça suyun derinliklerine sokarken ürpermiş; ardından da rahatlığın tüm bedenime yayılmasını beklemiştim.

Bu koca evde tek başıma yaşıyordum. Annem ve babamı VS mankeni olarak seçildiğim günden beri adamakıllı göremiyordum bile. Onları özlemiştim, hem de fazlasıyla. Aklıma en yakın zamanda onları ziyaret etmem gerektiğini yazarak saçlarımı durulayıp küvetten çıktım. Pudra rengi bornozumu üzerime geçirip, küçük bir havluyla da saçlarımı sardıktan sonra odama yöneldim. Dolabımdan kot şortumu ve beyaz kolsuz tişörtümü çıkardım. Ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve saçlarımı taramaya başladım. Ardından hafif bir makyaj yaparak aynanın karşına geçtim. Gördüğüm manzara karşısında memnun bir şekilde gülümseyerek odamdan çıktım.

Kahvaltımı dışarıda yapmayı planlıyordum ve gerçekten acıkmıştım. Evimin biraz aşağısında çok şeker minik bir pastane vardı. Orada kahvaltımı yapabileceğimi düşünerek adımlarımı hızlandırdım.

Vardığımda en köşeye geçerek oturdum -tanınma olasılığım vardı ve rahatsız edilmek istemiyordum-. Pasta ve çöreklerin bulunduğu vitrinde gözlerimi gezdirirken zevkle dudaklarımı yaladım ve gülümseyerek siparişlerimi almak için bekleyen genç garsona döndüm. Kafasını hala not almakta olduğu kâğıtlardan kaldırdığında beni görmüştü. Önce heyecan ardından şaşkınlık ve sonrasındaysa gülümseyerek bana baktığında hafifçe kıkırdadım ve siparişlerimi verdim. Fırından yeni çıkmış elmalı çörekler ve kahve. Mmm.

Kahvemin kalan son yudumunu da dikledikten sonra masamdan kalkarak hesabı ödemeye yöneldim. Pastaneden çıktığımda hızla bir taksiye atlayarak provanın yapılacağı salona sürmesini istedim. VS'ın Baş Meleği olduğumdan beri insanlar beni hemen tanıyor; ya resim çektirmek ya da imza atmamı istiyorlardı. Şu son 1-2 yılda çok fazla tanınmıştım. Nerdeyse birçok şarkıcı ve gruptan daha fazla tanınıyordum. İnsanlar beni gerçekten seviyordu. Her gün, adıma açılan taglerden birinin dünya sıralamasında 1. olduğunu görmek hoştu. Evet evet fazla övündüm ama biraz egomu tatmin etmekten zarar gelmez.

Taksicinin parasını ödeyip indiğimde hızla asansörlere koştum ve provanın yapılacağı kata çıktım. Herkesin hazırlanmış, beni beklediğini gördüğümde; sertçe dudağımı ısırarak salona girmiştim. John –menajerim- kaşlarını çatarak yanıma geldiğindeyse daha fazla tedirgin olmuştum. Ah, yine geç kaldığım için bana bağıracaktı. Tanrım, bundan nefret ediyorum.

''Nerde kaldın Alysha? Saatin kaç olduğundan haberin var mı senin?!''

''Hadi ama John, sadece yarım saat geciktim.'' Dediğimde ağzımdan çıkanı kulağımın duymadığına emindim. John gözlerini devirerek ''Ah, hemen şunu prova için hazırlayın!'' diye seslendiğinde teşekkür edercesine John'a baktım. Bu adamı seviyorum.

**

Prova bitiminde John beni eve bırakmayı teklif etmişti ve bende haliyle kabul etmiştim. Defile yarın olduğundan geç saatlere kadar çalışmıştık ve neredeyse gece olmuştu. Ama kesinlikle defile muhteşem olacaktı! Ayrıca; bir grubun performans sergileyeceğini duyduğumda havalara uçmuştum. Bilirsiniz, gruplar eğlenceli olur. Yani.. Sanırım.

''Söylesene John yarın hangi grup geliyor?''

''En son One Direction diye duyurulmuştu. Sanırım onlar.'' Dedi umursamazca.

One Direction? Gerçekten mi?

''Ah, işte geldik.''

''Teşekkürler John.'' Dedim minnettar bir şekilde gülümseyerek. Sırıtarak;

''Önemli değil.'' Dediğinde bende aynı şekilde ona sırıttım ve arabadan inerek evime yol aldım.

Demek One Direction ha? Onca yıl aradan sonra?

Half A HeartWhere stories live. Discover now