24. BÖLÜM

18.3K 1.1K 630
                                    

Herkese merhabaa

10K okunma sayısına ulaşmışız. 🎊🎊Okuyan herkese çook teşekkür ediyorum. Neredeyse iki ay kadar kısa bir sürede 10k okunmayı beklemiyordum. İyiki varsınız sizleri seviyorum.❤

Multimedia; Ares'in sakladığı fotoğraf..

İyi okumalar :")

Çalan alarm sesi ile gözlerimi araladım. Günlerdir hastahane ve ev arasında gidip gelmekten yorgun düşmüş bedenimin hâlâ uykuya ihtiyacı vardı. Bugün Ares hastahaneden çıkacaktı. Yanında olmak istemiştim ama babam okula gitmem konusunda diretince karşı çıkamamıştım. Okuldan sonra Cemil abiden beni Ares'in yanına götürmesini isteyecektim. Dikişleri daha tam tutmadığı için dikkat etmesi gerekiyordu. Hanife teyzenin ısrarlarına rağmen kendi evinde kalmak istediğini söylemişti. Birkan ona yardımcı olacaktı ama yine de içim rahat değildi.

Yataktan sonunda doğrulup banyoya yöneldim. Sabah rutin işlemlerimi hallettikten sonra okul formamı giyindim. Aynanın karşısına geçip birkaç tarak darbesi ile saçlarımı düzeltip çantamı da alıp çıktım odadan. Babam kahvaltı masasında yine gazetesini okuyarak gündemi takip ediyordu.
Yanağına bir öpücük bıraktım ve sandalyelerden birine oturdum. Kahvaltılık birkaç şey atıştırmaya başladım. Babam elindeki gazeteyi biraz daha okuduktan sonra yavaşça katlayıp masanın üstüne bıraktı.

"Kahvaltını bitirdiğin zaman sana bir sürprizim olacak Hazan. Doğum gününün geçti ama hediyeni vermek için fırsatım olmadı. Biliyorsun işlerim ve daha sonra sen ve Ares'in başına gelenler yüzünden ancak şimdi vakit bulabildim."

"Hediyeye gerek yoktu babacım. Zaten benim için parti düzenlemiş olman yeterliydi. Yine de teşekkürler" dedim ve kahvaltımı yapmaya devam etim. Babam ile bunca zamandır aramızdan su sızmıyordu. Davet günü olanlardan sonra aramızdaki o duvar kırılmış gibiydi. Eskisi kadar ciddi bir üslup ile davranmıyordu. Zaten Yağmur'a da alışmıştı. Onunla birlikte dışarıya çıkmama ses etmiyordu. Hayatımda iyi giden tek şey bu olsa gerek. Bir de Ares vardı tabi ama neyse onun şuan konumuz ile alakası yok.

Kahvaltımı bitirmem ile sofradan kalktık. Çantamı takıp montumu giyindim. Benden önce evden çıkan babama yetişmek için adımlamaya başladım. Hediyesi hakkında bir şey söylememişti. Bana ne almış olabilirdi ki?

Karşımda gördüğüm araba ile şaşırmıştım. Bana araba mı almıştı?

"İyiki doğdun kızım."

"Baba" dedim ve boynuna sımsıkı sarıldım.

"Artık büyüyorsun Hazan. Bu yıl üniversiteye gideceksin.
Seni şuan olduğu gibi her gün okuluna bırakamam. Büyüdüğünü kabullenmem biraz zor olacak ama yıllarca seni yeterince kısıtladım zaten." Babamdan bu sözleri duymak için kim bilir ne kadar zamandır bekliyordum.

"Teşekkürler" diyebildim sadece. Size bu duygunun tarifini edemezdim. Yıllarca size bir şey olmasın diye özgürlüğünüz kısıtlanıp asosyal bir hayat sürmek durumunda kalmak, yaşıtlarınız gibi özgür olamamak nedir en iyi ben bilirdim.

"Hadi okula geç kalacaksın." Babamın söylediği söz ile sarılmayı bırakıp arabaya yöneldim. Yol boyunca hayallerime bir adım daha yaklaşmamın mutluluğu ile yere düşmeye başlayan yağmur damlalarını izledim. Yağmur şiddetini arttırdıkça kaçışan insanları görünce gülümsedim. Bir gün Cemil abiyi okuldan beni almasını beklerken yağmur yağmaya başlamıştı. Elimdeki telefonumdan bir müzik açıp kulaklıklarımı takmıştım. Polarımın cebine telefonu yerleştirip yağmurda deli gibi sırılsıklam olana kadar dans etmiştim. Tek başıma o kadar çok eğlenmiştim ki bu yaptığımın sonu yine hastahanede bitmişti tabi orası ayrı.

HAZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin