16. BÖLÜM

18.9K 1.2K 324
                                    


Multi'yi zamanı geldiğinde dinleyerek okumanızı öneririm.

Şevval Sam - Sen beni ömrünce unutamazsın

İyi okumalar.. :")

Ares..

Yattığım yataktan doğrulmaya çalıştım. Elimdeki kar küresini bıraktım. Kolumdaki seruma dikkat ederek elimi karşımda uyuyan çocuğun yüzüne doğru götürdüm. Ürkek bir hareketle yüzünü sevdim. Uyanmamalıydı. Elimi saçlarının içine geçirdim. Yüzünde sert bir ifade oluştu. Saçlarını bozmama her zaman sinirlenirdi. Oydu.. Ares'ti bu. Gelmişti. Annem gibi yapmamıştı. Bunca yıl sonra yanımdaydı işte.

Nasıl tanıyamamıştım ben onu bunca zaman?

Gözümden birkaç damla yaş firar etti. Boğazımda bir yumru oluştu. Yutkunmaya çalıştım. Canım acıdı. Yatağımdan kalkmadan ayaklarımın altında bulunan fazlalık olan pikeye uzanmaya çalıştım. Elime alıp Ares'in üstüne gelişigüzel örttüm.

Üşümesin o.

Yastığıma kafamı geri koydum. Kar küresini tekrar elime alıp gözlerimi kapattım.
Kalbimin atışının hızlandığını hissettim. Derin bir nefes almaya çalıştım. Kalbimde hala bir sızı vardı ama bu kalp atışımın sebebi bunca yıl sonra beni yalnız bırakmayan Ares'ti.

Ares Demir

Bütün gece Hazan'ı kontrol ettim uykudan uyanarak. Elindeki kar küresini hâlâ bırakmamıştı. Gözümü açtığımda üzerimde bir pike vardı. Mehmet bey ben uyurken odaya geldi herhalde diye düşündüm. Cebimden telefonumu çıkarıp saate baktım. 07.21 olmuştu.

Hazan hâlâ uyuyordu. Ten rengi çoktan eskiye dönmüştü. Koltuktan doğrulup lavaboya gitsem iyi olacaktı. Elimi yüzümü yıkayıp ayılmalıydım. Koltuktan kalkmam ile belime ve boynuma ağrı girdi. Elimi acıyan belime görürdüm. Tutulmuştum. Gerilmeye çalıştım. Elimi belimden boynuma götürüp lavaboya ilerledim. Aynada görüntüme baktım. Gözlerimin için kanlanmıştı. Saçlarım da birbirine karışmıştı. Nasıl uyuyorsun be oğlum ya. Saçlarımın dağınık olmasını hiç sevmezdim. Ellerim ile düzelttim hemen. Yüzümü soğuk su ile yıkadım.
Odanın kapısını açıldığını işittim. Yüzümü kurulayıp çıkacaktım. Mehmet bey gelmiş Hazan ile konuşuyordu. Kapı açık bir şekilde onları dinlemeye başladım.

"Güzel bir kahvaltı yapmalısın. Ağır şeyler yemekten uzak dur bugün. Sonra isteğini yiyebilirsin. İlaçlarını içmende de bir sıkıntın yok Hazan."

"Tamam Mehmet abi dediklerini yapacağım. İlaçlarım konusunda sana bir şey sormak istiyorum. O gün yine kalp ağrısı ile uyandım ama ilaçlar pek etki etmedi. Küçük bir kriz geçirdim okulda. Eski ilaçlarım yoksa daha mı etkiliydi?"

Ne olacak bu kızın hali. Kim bilir canı yine ne kadar acımıştır.

"Bünyen daha yeni ilaçlarını kabullenmemiş Hazan. Merak etme verdiğim ilaçlar güçlü. Eğer yine böyle bir şey yaşarsan okuldan izin alıp gel yanıma. Gece miden yıkandıktan sonra Dikloron yaptım. Daha ağır bir iğne yapamadığım için üzgünüm."

"Sorun değil Mehmet abi. Pek ağrım kalmadı zaten."

"Aferin ufaklık. İstediğin zaman çıkabilirsin hastahaneden. Şimdi gitmem gerekiyor birkaç saat anca dinlendim. Mesaim başlayacak"

Konuşmalarının bittiğini Mehmet bey odadan çıkınca anladım. Lavabodan odaya geçtim bende.

"İyi misin?"

"Evet daha iyi sayılırım. Teşekkürler."

Hala hiçbir şey söylememişti. Beni bu kadar mı sildin hafızandan be Hazan?

HAZANWhere stories live. Discover now