2-

668 32 3
                                    

Sokağın başına gelir gelmez bir tarafta şarap içen üstü yırtık pırtık olan kişiler dikkatimi çekmişti.Onlara bakmamaya özen göstererek ilerlemeye başlamıştım ki içlerinden birisi ıslık çalana kadar.İçimden umarım bana değildir diyerek adımlarımı hızlandırdım. Geçen sene çoğu kişi burada beni tanıdığından girişim çok kolay olurdu. Böyle kişilerle uğraşmak zorunda kalmazdım. Bir yıl da ne kadar da çok şey değişmiş öyle. "Senin gibi cici bir kızın ne işi var burada? Yoksa bela mı arıyorsun?" diyerek önümü kesti bir tanesi. Sesimi titretmemeye özen göstererek "Ben sadece bir arkadaşımın yanına geldim. Sizi ilgilendirmez." dedim sakin bir sesle. Hangi arkadaşımın yanına gelmiştim ki ben? 1 yıldır buraların yabancısıydım. İşte şimdi sıçtım. İğrenç bir şekilde gülerek bana doğru gelmeye başladı. Leş gibi içki koktuğunu anlamak imkansızdı. Kusmamak için zor tutuyordum kendimi."Arkadaşının yanına gitmeden önce biraz bizi eğlendirmek istemez misin?" dedi. Kasıklarına tekme atarak "Benim eğlence anlayışım bu, hoşuna gitti mi?" dedim gülerek. Kasıklarına vurduğum adam yerde kıvranırken diğeri "Seni küçük fahişe, seni yakalarsam altımda inleteceğim. Ölmek için bana yalvaracaksın!" diye bağırıyordu. Hızla koşmaya başladım. O da beni kovalıyordu. 

Arkama baka baka koşmaya devam ediyordum. Allahtan bu sokakların nereye çıktığını az çok hatırlıyordum. Nefes nefese kalmıştım. Ayaklarım artık beni taşımıyordu. Ama koşmak zorundaydım. Arkama son bir kez daha baktığımda adam gittikçe bana yaklaşıyordu. Aniden sert bir şeye çarptığımda durmak zorunda kaldım.Kafamı kaldırdığımda masmavi okyanusu andıran gözleriyle bana bakan bir çocuk gördüm. Soğuk bakışlarla bana bakıyordu."P-pardon, ben birisinden kaçıyordum. Size çarpmak istememiştim. Ben şey.." eliyle ağzımı kapattı ve "Bunu görebiliyorum." dedi gülümseyerek. Gülümsüyordu ama oldukça soğuk bir gülümsemeydi. Bu gülümsemenin altında bir acı, bir zorlama, bir soğukluk vardı. Daha önce böyle bir gülümseme görmemiştim. Ama beni kendine çekiyordu. Oldukça çekici birisiydi zaten. Arkama baktığımda o iğrenç ayyaş adamı gördüm. Öfkeyle bana bakıyordu. Gözlerinden ateş fışkırıyordu."B-bora abi, o fahişeyi bana ver. Çözelecek bir işimiz var." Fahişe mi ? Çözelecek bir iş? Bora denen adam beni ona vermeyi umarım düşünmüyordu."Beni ilgilendirmez." dedi ve beni onun önüne itti."Lütfen, beni kurtarın. Lütfen yalvarıyorum size." Koşacak gücüm kalmamıştı. Bu yüzden yalvarmayı seçmiştim. Belki yumuşarlar diye. Ama o hala soğuk bir ifadesiyle etrafa bakıyordu. Saçlarımın sürüklenmesiyle inledim. Dayanmalıydım. Güçlü olmalıydım. Pes edemezdim.Eline tırnağımı geçirerek, kolunu kıvırdım. Ve onu yere düşürdüm. Bir kaç küfür savurdu ve gözlerini bana pörtletti. Çakısını çıkarttı ve bana doğru gelmeye başladı. Bora denen çocuğun bizi zevkle izlediğine emindim. Çakıyı boğazıma yapıştırdı ve kesmeye başladı. Acıdan inliyordum. Beni bırakması için yalvarıp duruyordum. Kazağımı yırtmaya başladı. Sütyenim görünmeye başlamıştı. Elimle kapatıyordum. Ama o orospu çocuğu ellerimi çekiyordu. Birden üstümdeki ağırlık yok oluverdi. Bora gözlerimin içine baktı ve beni ayağa kaldırdı."Yanlış kişi dostum, beni ilgilendiriyormuş." diyip suratına yumruğu geçirdi. Sonra gözlerimin içine bakmaya başladı. Ben ise açıkta kalan göğüslerimi kapatmaya çalışıyordum. O sırada üstündeki ceketi çıkarıp bana verdi. Belimden tutup yavaşça kaldırdı. 

Yürürken hala belimden tutuyordu.Bu oldukça etkileyiciydi. Ama nedense beni rahatsız ediyordu.İlk başta beni kurtarmak istememişti. Ama neden bir anda kararını değiştirmişti? Hepsinin cevabını öğrenecektim.Öğrenmeliydim. Beni yavaşca masaya oturttu."Nerede oturuyorsun?Seni evine götürsünler." dedi soğuk sesiyle.Tanrım neden bu kadar soğuk konuşuyordu ki?"Gerek yok." dedim sert bir sesle."Keyfin bilir, burada bela çok küçük kız. Ah pardon sen bunu zaten biliyorsun." dedi. Bu çocuk kendini ne sanıyordu? "Heraaa!" Sesin geldiği yöne doğru kafamı çevirdim. Ah en sevdiğim garson. Beni tanımıştı. Geçen sene buraya geldiğimden bu yana hep bu mekanda takılırdım. Ve bu garson burada bana sarkmayan tek kişiydi."Efeee, görüşmeyeli baya uzun zaman oluyor." diyip ona sarıldım. Bora Efe'ye "Hayırdır?" bakışları atıyordu. Efe hemen kendini toparlayıp."Şeyy, Bora Bey, eski bir arkadaşım da." diyip kekelemeye başladı. Tanrım neden herkes bu çocuktan korkuyordu ki? Ne vardı bu çocukta?"Kız benimle, şimdi işinizin başına dönün." diyip tüm kalabalığı dağıtmıştı. Onunla mıydım? Ben mi? 

Telefonun çalmasıyla kendimi toparladım. Ama çalan benim telefonum değildi. Ah tabii namı değer Bora beyindi. Telefonu açtı ve 

-Kızı buldum.

-Merak edilecek bir şey yok. O iyi durumda.

-Tamam onu getiriyorum.

Kimden bahsediyordu bu çocuk? Benden mi? Ah, hayır benden bahsediyor olamaz.
"Yürü gidiyoruz." dedi sert bir şekilde. Tabiikide onu dinleyip yürümedim. Kollarımı göğüsümde birleştirip ona sert bir bakış attım.Bana yaklaştı ve "Sana yürü dediysem yürüyeceksin." dedi. "Pardon da sen kimsin? Seninle şurdan şuraya bile gitmem aptal çocuk." dedim çıkışarak.Belli ki bu lafım onu daha da sinirlendirmişti."Seninle uğraşamam küçük kız. Bunu kafana sok. Burada kimi tanıdığın umrumda bile değil. Kimse seni benim elimden kurtaramaz. Bunu aptal kafana soksan iyi edersin." dedi ve kolumdan tuttuğu gibi beni sürüklemeye başladı."Bırak beni aptal herif. Beni kurtardığın için seviniyordum. Senin cehenneme kadar yolun var. Ben gelmiyorum." diyerek ona vuruyordum. Ama o hiç tepki vermiyordu. Arabanın kapısını açtı ve beni bindirdi. Kendiside hemen arabaya bindikten sonra gaza yüklendi. Oldukça sinirliydi. Ve bu siniri sayesinde gaza yüklendikçe yükleniyordu."Biraz yavaşlayamaz mısın?" dedim sitem ederek."Hayır."dedi soğuk sesiyle. Tanrım ne bekliyordum ki? Böyle öz güvenli bir çocuğun benim için yavaşlamasını mı? 

Beklenmedik AşkWhere stories live. Discover now