Çario'ya gidiyorum

934 75 1
                                    

Finale son 2 bölümmm..

O hafta hep diken üstündeydim.

Yanımızda beni korumak için duran üç tane cebril vardı. Ama hala kendimi güvendeymiş gibi hissedemiyordum. Annem de yoğun bakımdan çıkmıştı. Odaya almışlardı ama bir gece daha kalacaktı hastanede. Ben ise bir haftadır eve hiç gitmemiştim. Hastanenin bahçesine bile çıkamıyordum. Bir yıl böyle yaşayamazdım su 18yaş sorunsali geçene kadar.
Benim için güvenli olan Çario'ya gidecektim. Yusuf'un beni götürdüğü yere. Aslında orada yaşamaktan hiç sıkılmazdım, gayet iyi gelirdi bana, ama bir sene boyunca sevdiklerimi görememek beni yıpratacaktı. Annem herkesten daha istekliydi benim Çario'ya gitmem konusunda. Ama o çaresizdi, onu bu halde bırakamazdım. Annemin sağ tarafı geçici olarak felçti, bakıma muhtaçtı. Efsun ablanın anneme benden daha iyi bakacağına hiç şüphem yoktu ama yine de içim hiç rahat değildi.

"İdil kızım, gel şuraya otur." dedi odasına girdiğim anda.

"Efendim anne?"

"Kızım, bavulunu hazırla, yarın gidiyorsunuz."

"Ne? Yarın mı? Ama anne sen yarın çıkacaksın hastaneden, ben nasıl bırakırım seni?"

"İdil bunları konuştuk, aslında bir hafta burada kalman bile çok tehlikeliydi, daha fazla kalamazsın. Yarın beni eve getirdiğinizde, bavulunu toplayıp hemen gitmen gerekiyor, tamam mı anneciğim?"

Küçük bir çocuk gibi davranmaya gerek yoktu. Bu ciddi bir meseleydi. Yarın son gündü, gidiyordum. Hafta sonu olduğundan Neriman'la da vedalaşabildim. Ona yalan söylemek zorunda kaldım, ama bu bir sırdı ve bunu insanlara söylememiz pek hoş karşılanmıyordu.

Vedalaşmak hayatımda en nefret ettiğim şeylerden birisiydi. Çok zordu, hele annemle daha zor oldu. Eve gelene kadar hiç bırakmadık birbirimizi, beraber bir yatakta uyuduk, aynı odada kaldık, eve gidene kadar da arabada bir birimize sarıldık. Annemi tekerlekli sandalyede görmek canımı acıtıyordu ama geri döndüğümde onu sağlam göreceğim için mutluydum. Bu zor döneminde yanında olamayacaktım. Ama olsaydım da onu böyle görmeye dayanamazdım, ona moral veremezdim.

Bavulumu toplarken her şeyi almak istedim ama yapamazdım. İlk fotoğraflardan başladım. Annemin bir bluzunu koydum, annem kokuyor diye... Her zaman severek yaptığım bavul toplama işini bu sefer ağlayarak, lanetler okuyarak yapıyordum. Her şey benim salaklığım yüzünden olmuştu. Bok mu vardı sanki o kadar insan varken ona aşık oldum, bok mu vardı onu sevdiğimi söyledim, ondan nefret ediyordum. Bana bu acıları yaşattığı için onu öldürmek istiyordum, ama hala bir umut, belki de suçsuzdur diyordum. Ama değildi, o intikam ateşiyle yanıp tutuşan birisiydi. Annesinin ve atalarının savaşı için insanları harcayabilecek birisiydi. Bavulumu toplayıp sessizce aşağıya indim. Annem sandalyesinde beni bekliyordu yaşlı gözleriyle.

"Anneciğim... Seni bırakmak istemezdim ama senin için yapıyorum bunu. Sırf beraber yaşabilelim diye. Başka hiçbir şey umurumda değil. Yaptıklarım için çok özür dilerim. Hepsi benim hatamdı."

"Bebeğim, konuşma böyle... Bak, belli bir zaman sonra geri geleceksin. Sen geldiğinde tehlike yarıya inmiş olacak ve ben de iyileşmiş olacağım. Her şey yoluna girecek. Biraz sabredelim."

"Senin için yapıyorum annem bunu. Bak ben döndüğümde seni çok iyi görmek istiyorum tamam mı? Sakın ben yokum diye canını sıkma. Efsun abla var, Yusuf var, Mehmet ağabey var. Bir yıl ne ki şunun şurasında, 52 hafta sonra yanındayım."

"İnşallah canım. Hadi fazla bekletmeyelim, git artık, yoksa daha kötü olacağız ikimiz de."

"Peki anneciğim, seni çok seviyorum. Kendine dikkat et! Efsun abla, sana da çok teşekkür ederim. Anneme çok iyi bakacağınızdan şüphem yok. Neriman'a da onu çok sevdiğimi söyleyin lütfen." Anneme son bir kez sarıldım, o da bana sol koluyla sarılmaya çalıştı ama gücü yetmiyordu.
Hızla çıktım, evden ayrılamayacağım diye ödüm kopmuştu. Bahçe kapısına çıktığımda beni bekleyen arabaya baktım, arkasında, yine her zaman ki duvarında bekleyen siyah yaratık bana bakıyordu, elimle selam verdim, karşılık verdi.
"Seni bile ozleyecegim rotgenci velet" Arabaya bindim.
Yusuf bavulumu bagaja koydu ve arabaya bindi. Anneme el sallıyordum. Onu son kez görecektim, biliyordum. Geri döneceğimden hiç umudum yoktu. İçim rahat değildi. Arkamızdan diğerleri geliyordu beni korumak için. Yol bitene kadar anneme el salladım. Ağlamaktan nefes alamıyordum. Yusuf'sa beni hemen oraya götürmenin derdindeydi. hızla gidiyorduk, bir aksilik olacağını sezmişti o da. Ya da benim kuruntularımdı hepsi.

Düz yolda gidiyorduk. Önümüze ne çıkacağı hakkında en ufak bir fikrimiz yoktu. Sessizce ilerliyorduk tek kelime etmeden, konuşacak bir şey bulamadan. Sessizlik kulaklarımızı acıtana kadar dayandık, ama daha fazla yapamayacaktık, konuşmalıydık. Gideceğim yerle ilgili çok az bilgim vardı.

"Beni Çario'da bulamayacaklar mı? Güvende miyim?"

"Hayır, güvende değilsin. Eğer bir şekilde öğrenirlerse kolayca girebilirler."

"Peki o zaman neden beni oraya götürüyorsunuz ki, ben güvende değilsem?"

"Buradan daha güvenli. Onları etkisiz hale getirmemiz buraya göre daha kolay ve onlar Çario'yu bilmiyorlar buda bizim lehimize oluyor."

"Peki sen yanımda olacak mısın?"

"Sadece bu akşam olacağım orada. Onları izleyen birileri olmalı. Ama arada bir gelip haber getireceğim."

"Ben tek başıma ne yapacağım orada? Sen bari bırakma beni Yusuff"

"Tek olmayacaksın. Oha dur bi dakika"
O anda takip edildiğimizi anladı Yusuf.

"Kahretsin takip ediyorlar."

"Neredeler?" etrafıma bakındım ama hiç bir araba göremedim.

"Geliyorlar. Hisset! Yaklaşıyorlar, çok uzaktan takip ediyorlar bizi."

"Ne yapacağız peki?"

"Onları atlatmaya çalışacağız Allahım yardim et lutfen."

KATİLİMİN KOLLARINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin