Bölüm 1~

30.9K 1.4K 691
                                    

BÖLÜM 1

Bir oğlan vardı ve Kyungsoo'ya göre o çok yakışıklıydı.

Herkes gibi parlaktı gözleri ama Kyungsoo onun hüzünle bezenmiş manalı bakışlarını seviyordu en çok. Diğerlerinden farklı değildi gülümsemesi ama arada sırada konuşunca dudaklarının yana kıvrılmasını seviyordu.

Bu hüzünlü bakışlar ve yukarı kıvrılan dudaklar, Kyungsoo’nun kalbini tekletmeye yetiyordu, her sabah  otobüsteki yerini alıyor ve onu görüyordu. 145 yerine 166 numaralı otobüse biniyordu hep, çünkü bu onu görmesi için bir şanstı. Evden 20 dakika erken çıkmak zorunda kalıyordu ama buna değerdi, çünkü böylece her sabah bu güzelliği görüp, kalbinin ısınmasını sağlıyordu.

Daha önce hiç konuşmadılar, hatta Soo onun farkında olup olmadığını bile bilmiyordu. Herşey ona kaçamak bakışlar atıp, kendi kendine gülümsemesinden ibaretti.  Ama Soo, onun adını yaka kartından biliyordu : Kim Jongin. Adı bile güzel diye düşündü Kyungsoo.

Kyungsoo’da isim kartının okunduğundan emin oluyordu, belki birgün o da onun adını görürdü? Her ne kadar çocuğun ondan tarafa dönüp bakacağından emin olmasa da…

Bugünde, her zamanki gibi,  Jongin orta kısımda oturan Soo’nun yanından geçerek otobüsün arkalarındaki yerini aldı.  Soo onun hafif ve çekici kokusunu alabiliyordu ya da derin bir şekilde iç çekişini duyabiliyordu. Onu kolundan tutup durdurduğunu ve kendinden emin bir şekilde ‘Hey ben Kyungsoo, seni tanımak güzel olurdu, bence sen harika bir insansın!’ dediğini hayal etti. Ama sonra kafasını salladı,  Jongin asla ona dönüp bakmayacaktı. çocuk yanından geçtikten sonra yavaşça arkasına yaslandı ve derin bir iç çekti.

Kısa bir süre sonra okula vardılar. Kyungsoo çantasıyla uğraşır gibi yaparak  Jongin’in yerinden kalkmasını bekledi ve hızla onu takip ederek okulun girişine doğru ilerlediler.  Bugün pazartesiydi, yani Jongin ile hiç ortak dersleri yoktu, o yüzden elinden geldiğince onun çevresinde olmak istiyordu. Aralarında belli bir mesafe bırakarak onu merdivenlerden dolaplarının olduğu yere kadar sessizce takip etti. Jongin’in sahip olduğu tek arkadaşına doğru ilerlemesini izledi, onun başkalarıyla konuştuğuna nadir rastlardı.  Paylaştıkları derslerde Jongin hep en arka sıraya oturur ve asla parmak kaldırmazdı, ama yine de sorulan bir soru olursa hiç zorlanmadan cevaplardı. Bu yüzden Soo onunla hep gurur duyardı.  Başkaları Jongin’i aptal ya da tembel sanabilirdi ama Soo’ya göre tam bir dâhiydi ve oldukça da özenli biriydi.  Kyungsoo onun bu özelliğine hayrandı ve tüm dünyaya onun ne kadar harika bir insan olduğunu haykırmak istiyordu.

Kyungsoo dolabına gerekli olmayan kitaplarını geri koyuyor, bir yandan da dolabında asılı olan aynadan Sehun ve Jongin’i izliyordu.  Sehun komik bir şeyler demiş olacak ki Jongin güldü, Soo ise ona bakarken farkında olmadan gülümsemişti.

‘Öyle sırıtınca tam bir şapşala benziyorsun.’

Kyungsoo’nun gülümsemesi uzun sürmese de gözünü Jongin’den alamıyordu.

‘Merhaba Baekhyun.’ Dedi ona bakmadan Kyungsoo.

Zil çalınca ilk ders için, Sehun ve Jongin sınıflarına doğru ilerlediler. Kyungsoo iç çekip, dolabını kilitledi. Muhtemelen bugün bir daha onu göremeyecekti.

‘Hadi ama gidelim,  aşık çocuk. Hem ödevimi yapmadım, o yüzden senden geçirmeme izin ver.’

‘İzin vermiyorum.’

‘Awww hadi ama Soo, sana chocopie*(bizim halley) alırım! Bak! Düşünmeye başladın bile! Hadi!’

Baekhyun onu ikna ettiğini bilerek, gülüp saçlarını karıştırdı.  Baek cevap  olarak birkaç ufak yumruk alsa da, sonunda ikisi de dayanamayıp gülmeye başlamışlardı.  Ama ikisi de onları izlerken dudakları yukarı kıvırılan kişinin varlığından habersizdi.

Drawn to You [Kaisoo Çeviri] ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin