#17 "Prisoner Of Letting Go."

2.3K 194 37
                                    

•Amber•

Çok soğuk günler geçti.Hücrenin küflü duvarları arasında nefessiz geçirdiğim acı verici kabuslar atlattım.Her birinde yeşil gözler vardı.Suçlayan,acı çeken,endişelenen yeşil gözler.Hepsi beni yarımyamalak olan uykumdan uyandırıp,kabuslarımdan daha karanlık olan hücreme geri döndürmeye yetiyordu.

Küçükken uyumak istemezdim.Gözlerimi kapattığımda önüme sunulan karanlık beni korkuturdu.Şimdi ise açtığımda beni karşılayan kara delik,gözlerimi hiç açmamak istememe neden oluyordu.

Korkuyordum.

Üşüyordum.

Pişman değildim fakat yine de içimdeki bir parça ona anlatmadığım için sızlıyordu.Harry bilseydi beni duyardı.Beni buradan kurtarırdı,emindim.Bana sarılır,içimde yaşam bulan üzüntüyü def edebilmek için elinden geleni yapardı.

Ona söylemeye çalışabilirdim.Yardım çağrılarımı ona ulaştırır bana gelmesini beklerdim ve o gelirdi.

Umudum olurdu.

(bu karanlık ve soğuk duvarlar beni öyle hükümsüz bırakmıştı ki umut bile içimde yeşeremiyordu.bir mahkûmdum.)

Aradan kafayı yedirtecek kadar uzun bir süre geçti ve hücremin kapısı tekrar bir gardiyan tarafından açıldı.Neler olduğunu anlayamadım.Karanlıktan ışığa yaptığım ani geçiş gözlerimi kör etmiş,beynime keskin oklar saplamıştı.Ayakta bile zorlukla duruyordum.Sonunda acı dolu bir çabayla gözlerimi aralayıp,önüme baktığımda üvey kardeşimin ağlamaklı bir gülümsemeyle bana baktığını farkettim.Kızıl saçlarını yüzünden çekti ve cılız kollarını etrafıma doladı.

"Gitmeye hazır mısın,kardeşim?"

~

Bir hafta boyunca toparlanmaya çalıştım.Hücre beni hem fiziksel hemde zihinsel olarak çökertmişti.Marley beni Cheshire'den aldığı küçük dairesine getirmiş,bakım kürleri,vitaminler ve sezon sezon Pretty Little Liars ile beslemişti.Gün geçtikçe kendimi biraz daha iyi hissetmeye başlamıştım.

Ben hapisten çıktıktan iki gün sonra M.T yani yeni öğrendiğim adıyla Michael Tescort,yakalandı.Şu sıralar hala mahkemesi devam ediyor olmalı.Evet,Jordan'ın katili oydu.Çünkü yarım akıllının teki olan Jordan Londra'nın en pis mafya babasından yüklü bir miktarda borç alıp,ödemeyi reddetmişti.Michael'da onu o gece otel odasında vurmuştu.(yıllar boyunca suçluyu aradıktan sonra nihayet gerçeğin ortaya çıkışı beni mutlu etmeliydi belki fakat mutlu değildim.)

Tüm bunlar kim tarafından oldu diye sorarsanız cevap Louis Tomlinson'dı.Bana M.T'nin kim olduğunu sorduğunda ona elbette cevap vermemiştim fakat o da cevabı benden istemiyordu zaten.Ben ağzımı bile açmadan herşeyi anlamıştı.Hapishane çıkışında beni bekliyor olduğunu farketmiştim.Elinde bana Londra'ya geldiğimde verdiği telefon duruyordu.

"Mesajlarını biraz karıştırdım.Umarım sorun olmaz."

Gülüp,koluna vurduğumu hatırlıyorum."Seni serseri."

Böylelikle suçsuzluğum mahkeme tarafından tescillenmişti.Haberler benden bahsedip duruyordu.Elbette kimse Harry'yi kaçırdığımı sonra da bacağına sıktığıma falan bilmiyorlardı çünkü ailesi medyanın işe karışmaması için ellerinden geleni ardlarına koymamıştı.Yani hayatım biraz normale dönüyordu.Biraz.

Bir haftanın sonunda Louis'den acil bir çağrı aldığımda elimdeki gidiş biletlerine bakıyordum.Nefes nefese,"Hemen buraya gelmen gerek,o iyi değil." dedi.

Bunun üzerine soluğu Harry'nin Primrose Hill'deki evinde aldım.

•Harry•

"Ne bokuna getirdiniz beni buraya?İşimiz var sanıyordum."

Prisoner Of LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin