#9 "Prisoner Of A Miracle"

5.1K 263 65
                                    

Notumu aşağıya yazdım ehe :d xx

Amber

"Bak ne buldum!" diye sevinçle bağırdım oturma odasına girer girmez.Harry uzun vücudunu koltuğa yaymış,bir elinde kumada ile televizyon izliyordu.Sesimi duyunca başını hafifçe kaldırıp bana baktı.

Sanki cadılar bayramından elindeki bir çuval poşetle dönen bir çocukmuşum gibi,heyecanlı bir şekilde koltuğa,onun yanına oturdum.Koliye daha iyi bakabilmek için doğruldu.

İçindeki süslerden birkaçını alıp,ona doğru uzattım.Kaşlarını kaldırıp bana baktı.

"Bugün noel gecesi." diye açıkladım sakince."Ve bizim bir ağacımız var."

Bakışları elimdeki süslerden,dökümlü perdelerin yanında duran eski ağaca kaydı."Ağaç mı süsleyeceğiz?"

Omuzlarımı silktim."Neden olmasın ki?" diye sordum."Bak bir kutu dolusu süsümüz bile var."

Yeşil gözleri sempatik bir ifadeyle yüzüme odaklandı.Bir an yüzümde bu kadar eğlenceli ne olduğunu merak ettim.Gülümsemesi yavaşça büyüdü ve işaret parmağını yüzüme yaklaştırıp,siyah saç tutamlarından birini arkaya attı.

Tanrım,buda neydi şimdi?

Eli gereğinden biraz daha fazla saçımda asılı kaldı.Sonra tekrar yavaşça geri çekti."Ağacı biraz ortaya çekmemi ister misin?" 

Yutkundum."B-bu harika olur."

Kekeliyor muydum birde?Hapis kaçkını kötü kız ruhuma ne oldu?!

Harry,sakin bir edayla ayağa kalkıp,ağaca doğru gitti.Bundan çok kısa bir süre sonra sentetik ağaç şömineye yakınlaşmış,tam da olması gerektiği yerde duruyordu.Sevinçle gülümseyip elimdeki kutuyu ağacın altına koydum.Yuvarlak,kırmızı süslerden birini elime alıp,ellerindeki tozu çırpmakta olan Harry'ye uzattım."Sen başla."

Yeşil gözleri önce ona bomba uzatıyormuşum gibi baksa da,büyük ellerinden biri süsü kavradı ve oldukça yüksek dallardan birine astı.Gülümseyip,bir süste ben aldım ve rastgele bir dala taktım.

"Arkadaşlarım bu süsleri dilek dilemek için bir aracı olarak kullanıyorlar." dedi dört tane daha süs astıktan sonra.

Gülümseyerek ona baktım."Bu çok mantıksız."

"Henüz mantıklı bir şey yaptıkları görülmedi,zaten." böyle söylüyordu fakat yüzündeki ifadede sevecenlikten başka bir şey yoktu.Onları sevdiği her halinden belliydi."Mark's Grosery'den ayrılmadan önce onlarla bir ağaç süslüyordum."

Mark's Grosery.Onları görmüştüm.Birinin kafasında saçma bir şapka vardı ve-"Haz,sen miydin?"

Sorum üzerine şaşırmış göründü.Bu yüzden ben de açıklama yapmaya karar verdim."O gün,biri kafasındaki saçma şapkayla seni azarlıyordu.Rahatsız edici bir pislik olmayı bırak ve bana yardım et,Haz." dedim o geceden alıntı yaparak.

Yüzündeki gülümseme büyüdü."O,Louis.Beni azarlamayı çok sever."

"Bunu anlamıştım." dedim dikkatimi tekrardan süsleme işine vermeden önce.Ağacın neredeyse yarısı süslerle dolmuştu ve şöminenin ışığı altında çok güzel bir biçimde parlıyordu.Tekrar eğilip,kutudan başka bir süs almadan önce ona baktım.Kaşlarını çatmış,tüm dikkatini elindeki süse vermişti.Çok sevimli görünüyordu.Bukleleri hafifçe dağılmıştı fakat genel stili zaten dağınık olduğundan fark bile edilmiyordu.Dudaklarını gergince birbirine bastırmıştı.Odaklanmış hali çok bakılasıydı gerçekten.

Prisoner Of LoveWhere stories live. Discover now