|Kabuslar|

205K 11.3K 25.5K
                                    

İyi okumalar :)

Taehyung ~

Karanlık. Zifiri karanlık var burada. Birkaç tıkırtı geliyor kulağıma. Fareler olmalı Yine. Duvara iyice yaslanıp, bacaklarıma doladığım kollarımı sıkılaştırıyorum.

Soğuk olmasına rağmen, ter damlalarının alnımdan yavaşça aşağıya doğru indiğini hissedebiliyorum. Onlar için bir şey yapmıyorum. Gözlerimin açık olduğundan eminim ama bu karanlık beni yanıltıyordu.

Bir süre boşluğa bakıyorum, ardından gözlerimi kırpıştırıyorum. Uykum geliyordu ama uyumuyordum.

Neden uyumuyordum? Sanırım tedirginim. Belki de korku? Bilemiyorum. Duygularımdan emin olamıyorum ama her ne ise tetikte durmamı sağlayan bir duyguydu. Sanki bir şeye karşı hazırlanmış bekliyordum.

Zihnimde bir ses duyuyorum birden bire. Bir ses yankı yapıyor. Ne dediğini anlayamıyordum. Küçük bir oğlan çocuğunun sesine benziyordu. Aniden acı içinde çığlık çığlığa bağırdığını duyuyorum. Kulaklarımı kapatıyorum ama ses dışarıdan değil kafamın içinden geliyor. Ona rağmen bastırıyorum kulaklarıma.

"Sus!" diyorum, acı çeken bir sesle inleyerek.

Ne dediğini hala anlamıyorum tek duyabildiğim acı çeken oğlan çocuğunun çığlıkları.

Kafamı arkamdaki duvara vuruyorum, susması için, susmuyordu. Sanki birisi kafama büyük büyük iğneleri yavaşça batırıyormuş gibi hissediyorum. Kalbimde hissediyorum acıyı. Dişlerimi birbirine bastırıyorum.

"Lütfen sus artık! " diyorum nefes nefese.

Ama durmuyor aksine daha fazla bağırıyor. Hızla duvardan sırtımı alıp, alnımı pislik içinde olan yere yaslıyorum. Kulaklarımdaki ellerimi saçlarıma çıkarıp sertçe çekmeye başlıyorum. Sanki kafamın içindeki sesleri susturabilirmişim gibi, sanki acıyı alabilirmiş gibi.

Ama birden bire farklı bir şey duydum. Yavaş ve korkutucu bir ses. Kafamdaki oğlan çocuğunun çığlıkları kayboluyordu yavaşça. Dışarıdan geliyor bu ses. Biraz durup sesleri duymaya başlayınca nefes alışverişlerimin iki katına çıktığını hissedebiliyorum. Bu, birisinin adım sesleriydi.

Hemen kalkıp köşeye kaçıyorum. Bedenimi ben yönetmiyorum sanki. Köşeye iyice sinip kollarımı bacaklarıma sıkıca dolayıp kafamı dizlerimin üstüne koyuyordum. Vücudumun titrediğini hissediyorum. Neler oluyor böyle? Bir sorun var.

Dudaklarımı sertçe dişlemeye başlıyorum. Tanrım... içimdeki korku ve vücudumdaki hissettiğim gerginlik o kadar büyüktü ki ölebileceğimi hissediyordum. Adım sesleri yaklaşıyordu.

Kalp atışlarımı kulaklarımda duyabiliyordum. Vücudumun herbir santiminde hissedebiliyordum. İleri geri sallanarak bir şey mırıldanıyorum.

"Unut, unut, unut..." diyordum kendi kendime.

Neyi unutmalıyım? Adım sesleri durdu. Yutkundum. Anahtarı yerine yerleştirdiğini duyuyordum.

1...

2...

2 kere çevirdi. Sanki daha fazla nefes alabilirmişim gibi nefes alıp veriyordum. Kapının açılmasıyla kafamın içindeki oğlan çocuğu bir çığlık daha atmıştı...

Mekanik bir şekilde gözlerimi açtığım da kulaklarım da bir çınlama vardı. Nefes nefeseydim. Burası aydınlıktı.

Güvendeyim. Güvendeydim. İyiyim. İyiyim...

Yumruk yaparak sıkıca tuttuğum yastığa kaydı gözlerim, gerginlik vücudumu hala terk etmemişti. Kalbim hala aynı şekilde atıyordu.

"Ahh Tanrım."

Save Me  | TAEKOOK |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin