12. Bölüm - GÜNAH SAVAŞI

1.5K 137 14
                                    

"İsmimi zaten söylediğimi anımsıyorum." Gri gözlerin sahibi, kollarını göğsünde birleştirip sırtını duvara yaslarken bu defa kaşları çatılan taraf ben olmuştum.

"Bahsettiğim genel olarak kim olduğu," diye tekrar sordum gözlerimi Noyan'a çevirerek. Noyan'ın toprak rengi gözleri bıkmış bir ifadeyle bakıyordu. Ellerini, benim aksime değiştirmiş olduğu temiz pantolonunun ceplerine yerleştirirken Ivan'ın cevap vermesini bekler gibi ona baktı.

"Sakin ol," dedi alayla bana bakan Ivan. Siyah kirpikleri gri gözlerini saklamaya çalışır gibi orayı sarmalarken sahte gülümsemesinin altında ki ifadeyi görebiliyordum. "Seninle ortak bir arayış içindeyiz," dedi kontrollü sesiyle. " Bende düşündüm ki birlikte hareket edebiliriz." Söylediği cümleleri kafamda eleyip dururken Noyan'ın bakışlarında ki ifade onu ciddiye almam gerektiğini söylüyordu.

"Evet," dedim onun sesinde ki alayı kendi sesime yansıtarak. " Nedense şu sıralar herkes dostum oldu." Ses tonumda ki ima onu şaşırtmıştı. Sadece bir saniye su yüzüne çıkartıp hemen geri batırdı ifadesini okyanusun dibine. Gözleri bunun cevabını Noyan'dan bekler gibi ona döndü. "Şunu belirteyim," dedim bir adım öne çıkarken. "Ne Çakır'ın ne de sizin saçma sapan işlerinize ortak olmayacağım." Çakır'ın isminin yükselmesiyle gri gözler bağlı olduğu sisten kurtulup dumanların arasına girmişti.

"Çakır mı?" diye sordu emin olmak ister gibi. "Bundan bahsetmedin." Gözleri, hapsolduğu dumanın içine Noyan'ı da çekerken eğlenir ifadesinin altına sakladığı ciddiyeti ortaya çıkarmıştı. Noyan umursamaz tavrını bozmadan omuz silkti.

"Ona nasıl ulaştığımı hiç sormadın," dedi aynı boş vermişlikle. Ivan bir şey düşünür gibi gözlerini ayaklarına alırken ikisinden birinin bir açıklama yapmasını bekliyordum. Hala burada neden öylece durduğumu kendime sorarken bir yanım sadece bekleyip görmemi istiyordu. Serdar'a söyleyebilmesi için sadece bir kelime hakkı verilmiş ve o bunu kırlangıçtan yana kullanmıştı. Bu kelime benim için bir anlam ifade etmeliydi. Fakat söylendiğini bile unuttuğum kelime gömüldüğü mezardan henüz çıkmış, ona vereceğim ruhu bekliyordu.

"Bak," dedi Ivan dikkatimi üzerine çekerken. "O gece sen kardeşini kaybederken bende kendi kardeşimi kaybettim. Aynı olayda, aynı yerde, aynı kişi yüzünden." Bir an ne diyeceğimi bilemezken yüzünde ki belit ifadeyi korudu. Doğrudan konuya girmesi bir an beni şaşırtsa da kuşkum hala olduğu yerde gölgesini üzerime salıyordu. "Çakır'ı nerden tanıyorsun?" diye sordu tekrar. Gözlerinde ki tereddüdü sesine yansıtmamanın verdiği özveriyle benden cevap beklerken kaybedecek hiçbir şeyimin olmadığı gerçeğiyle savaşıyordum.

"2 ay oldu," dedim onun aksine ben içimde ki kuşkuyu sesime yansıtırken. " Tam 2 ay oldu ve ben bu işin peşine düştüğümde siz karşıma çıkıyorsunuz!" Sesimde ki hiddetle ikisi de bana bakarken kendileriyle çeliştikleri apaçık ortadaydı.

"Çakır mı buldu seni?" diye sordu beni duymazdan gelerek. Neden ısrarla Çakır'ın olduğu kısma odaklandığını anlamazken birden olayın en başından itibaren kelimelere dökülüp etrafta yankılanmasını dinledik odanın içerisinde. Atmaca'nın bana söylediklerini dahi atlamadan Ivan ve Noyan'a anlatırken ikisi de kaşlarını kaldırmış bütün kelimeleri dikkatle dinliyorlardı. Karşımda ki adama güvenmemem gerektiğini biliyordum. Fakat ilk önce Serdar'ın neden ölmeden hemen önce kırlangıç dediğini öğrenmem gerekiyordu. Muhtemel iki seçenek vardı; ya Serdar ölmeden önce katilini tanıyordu ve onun adını söyledi, ya da arkadaşlarından birisine yönlendiriyordu beni. Karşımda ki gri gözler ya bir düşman, ya da dosttu. Hangisi olursa daha memnun olacağımı bilmiyordum. İki ihtimalde heyecanlanmama neden olurken ben onları henüz aramaya bile başlamadan beni nasıl buldukları asıl hengâmeydi.

CENNETİN YANLIŞ TARAFITempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang