Mazoşizm

6.4K 132 24
                                    

"Sen ne biçim. Sen ne. Ne yaptın!?"

"Pelin ne olur yapma. Bak ben böyle olsun istemedim. Bunu şuan tartışmayalım. Lütfen. Özür dilerim bak özür dilerim tamam mı!"

İrem. En yakın arkadaşım. Kendime gelmem zaman almıştı ama şuan sarhoş olup her şeyi hafızamdan silmek için herşeyi yapardım. Beynim hala bazı gerçekleri algılayabilir hale gelmemişti. Salonda. Bizim salonumuzda bir ceset vardı. Benim daha dün sevdiğimi tahmin ettiğim kişinin cesedi. Ege. Tanrım! Beynim durmuş vaziyetteydi. Hala inanamıyordum, ayağa kalkıp salona gittim. İrem kapıyı kilitlemişti ama anahtarım vardı.

Ellerim titremeye başlamıştı yine. Salonun kapısını açtığımda yüzümdeki bütün kanın çekildiğini hissediyordum. Elimdeki anahtar yere düşüp metal şıngırdısı çıkarırken ellerim tutmuyordu. Boğazıma sımsıkı tutunan yumruyu yuttum ve kanepede uzanan çıplak yüzüstü uzanmış bedene göz gezdirdim. Merakıma engel olamayarak yavaş adımlarla çift kişilik kaneye doğru ilerledim. Fıstık yeşili kadife kılıftan damlayan kan yerde ufak bir göl oluşturmuştu. Kanepenin yanına vardığımda yanık kokan bedene doğru yaklaştım. Elimi yüzüne yaklaştırdım hala sıcak olan yüzüne dokunduğum anda elektrik çarpmış gibi elimi hemen çektim. Ta ki bedenimden geçen mide bulandırıcı akımı hissedene kadar. Tanrım! Gerçekten elektrik çarpmıştı! Ama nasıl? Bedenim ikinci bir şokla sarsılırken prize takılı fişi gördüm. 

Nefes alış verişlerimin kesikleştiğini hissediyordum. Ege elektrikli battaniyeye sızan kan ve meni yüzünden ölmüştü. Titremeside bu yüzdendi. Yanık kokusu bu yüzdendi. Ve ben sadece aptal gibi oturup bu sahneyi izlemiştim. Bu düşünce beynimdeki her bir hücreye iletilirken yerimden sıçrayarak geri geri ilerlemeye başladım. Şok bedenime o kadar yayılmıştı ki birine çarptığımı yeni farketmiştim. İrem ona çarpmamla geriye doğru sendelemişti. Bedenim şoku geriye bırakıp öfke topunu kendine çekti. İrem. Herşeyin sorumlusu oydu. Ege onun yüzünden ölmüştü!

İrem'in buz gibi suratına ve ağlamaktan şişmiş o güzel gözlerine öylesine bir nefretle baktım ki gözlerini benden kaçırmıştı. "S-Seni mazoşist!" diyerek adeta kükredim ve ona bütün gücümle sıkı bir tokat attım. Saçları yüzünün önüne dağılıp yere savrulurken kendimi tutamıyordum. İçimden geçen ona zarar vermek değildi. Ama ne yapabilirdim? Ege ölmüştü. İrem şu hayatta benimle her zaman birlikte olan tek insandı. Onu çok seviyordum. Ondan nefret ediyor muydum bilmiyorum ama şuan hiçbir şeye karar veremezdim. Bir yanım onu ölene kadar dövüp intikam almak isterken diğer yanım gitmemi istiyordu. İkinci seçeneği değerlendirip salondan hışımla çıktım. Odama girip elime gelen herşeyi fırlatmaya başladım. Elimde son olarak telefonum kalmıştı. Telefonumu atıp atmamak konusunda bir iki dakika düşündüm ama beynimin ücra köşelerinde saklanan biri iPhone'a kıyamadı. Mantıklı düşünmem gerekiyordu. Annem hep böyle söylerdi.

Evet. Polisi arayacaktım. En mantıklı olan buydu. Odamdan çıkıp İrem'in yanına gittim. Bana yavru köpek bakışları atıyordu. Hah. Gerizekalı evde bir ceset var ceset! diye bağırdım kendi kendime. "Bak. Polisi arayacağım tamam mı? En doğru olan şey bu. Zaten elektrik çarpmasından dolayı ölmüş senin bir suçun yok, kimse senj suçlu falan bulmayacak korkak gibi davranmayı kes." dedim, bu kadar soğukkanlı olmama şaşırmıştım. İrem gelip elimden telefonumu çekti ve "Hiç. kimseyi. aramıyorsun."

"Ne. Ne yaptığını sanıyorsun? Telefonumu geri ver polisi arayacağım bunun başka bir yolu yok!"

"Pelin bunu bana yapamazsın. Bu benim suçum değil. Ama üstüme kalacak çünkü bu benimle ilişkiye girerken oldu. Suçlu olacağımı sende biliyorsun! " derken sesi titriyordu. Açıkçası biliyordum. Hapse atılıp kendi hayatını karartabilirdi. Buna katkım olsun istemiyordum ama bunu saklayacak halimde yoktu.

GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin