Akıl Hastanesi

11.1K 230 16
                                    

Tacize uğramadan yaklaşık bir ay önce,

taksideyken...

Düşünceler etrafımda bir çember oluşturmuş benide ortalarına almışlardı. Geleceğimiz yere vardığımızı taksicinin bana sert bir bakış eşliğinde seslenmesiyle anlamıştım. Düşünce çemberim dağılmış elim cüzdanıma uzanmıştı, parayı uzatıp heyecanla taksiden indim. Okula girdiğimde heyecandan kalbim boğazımda atıyordu. Ege'yi görecektim. Senelerdir onun yüzünün her bir zerresinden nefret ederken şuan onu görmek için gözlerim dört dönüyordu. Ah. Göremiyordum. Bu gidişle anons yaptıracaktım. Bu düşünceme kendi kendime güldüm. Evet tam bir saykoydum. O an aklıma minik kedim gelmişti. Evde klozet kapağı falan açık kalmamıştı değil mi? Ya klozete düşerse! Bu düşünceyle hızla İrem'in numarasını tuşladım. Muhtelemelen evdeydi. Telefonu dördüncü çalışta açtı fakat sanki bin altı yüz metre koşuyu bitirmiş gibi nefes nefeseydi. Alo? Orda neler dönüyordu derken İrem'den bir inleme sesi geldi. Hızlıı! diye hırladı galiba beni duymuyordu. Ah yine iğrenç işler peşindeyiz bakıyorum diye telefona bir çığlık atıp kapattım. Sinirlerim tepeme çıkarken göz açıma sinirlerimin kayışlarını koparıp beni bulutlara uçuran o yüz girdi. Ege. Gözlerimiz birleşince bana korkunç bir ifadeyle baktığını farkettim. Bu içimi paramparça ederken yüzümü ifadesiz tutmaya çalışıyordum. Yanıma doğru hızla geldi ve ne olduğunu anlamadan yanağımda bir yanma hissettim. Bedenim bana ihanet edip yere doğru savrulmaya çalışırken bir masaya tutundum. Yanağımdaki yanma hissi yerini tatsız bir acıya bırakırken aslında kalbimin daha çok acıdığını hissettim. Beynim ne olduğunu kahretsin ki idrak etmişti. Yüzümü bir el sıkıca kavradı ve beni kendi yüzüne bakmaya zorladı. Yüz ifademin ne halde olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ama gözlerimden yaş akmadığının farkındaydım, bundan güç alarak yüzümü güçlü tutmaya çaba gösterdim. Ve az önce bana tokat atıp ruhumu, kalbimi, içimdeki o tatlı hisleri zilyonlarca parçaya ayırıp zerreciklerini bırakan adama ifadesiz bir şekilde bakmaya çalıştım. Tam da gözlerinin içine. O an ona karşı hissettiğim şeyler kendimden iğrenmeme sebep oldu. İçsel olarak kendime baktım ve ne kadar zavallı olduğumun farkına vardım. Evet ben zavallıydım. Ege gözlerini yüzüme dikmişti, gözlerinde gördüğüm tek şey nefretti ve benden iğreniyomuş gibi yüzünü buruşturmuştu. Yüzümü bırakıp önüme iki tane kağıt çarptı ve "sen. zavallı. fayişenin. tekisin." diyerek benden uzaklaştı. Beynimde bu kelimeler çığlık çığlığa yankılanırken göğüs kafesime ufak iğneler batıyordu sanki. Yerimden kıbıldayamıyordum. Ayaklarım soyut çiviler ile olduğum yere sabitlenmiş gibiydi. Ya da gerçekten çivilenmiştim. Şuan boşluğun içine düştüğümü hissediyordum. Bu tokatı hatırlıyordum. Bunu Emir de yapmıştı. Ama asıl ironik olan bana onca şey yaşatan Ege'nin bunu yapmasının zilyon kat fazla acıtmasıydı, ellerimin buz kestiğini hissedebiliyordum. O an yüzüme çarpan kağıtları hatırladım. Çivilendiğim yerden eğilip yere düşmüş kağıt parçalarını elime aldım. Eskimiş ve buruşturulmuştu. Üzerindeki yazılar bedenimin tamamen donduğunu hissettirdi. Beynim işlevini durdurdu. "ALPEREN BESTECİ YANINDAKİ GÜZEL BAYANLA ÖZEL MÜLKÜNE GİRERKEN GÖRÜNTÜLENDİ. GÜZEL BAYANIN EVDEN ÇIKARKEN BAYILIDIĞI DA GÖRÜNTÜLENİRKEN ALPEREN BEY "SOKAK KIZLARI CİNSEL GÜCE PEK DAYANIKLI DEĞİL" DİYEREK BİRÇOK TEPKİ TOPLADI." Haberin devamında ise ikimizin fotoğrafı vardı. Oysa ben o iğrenç yaratıkla yatmamıştım! Canım yanmaya başlıyordu... İçimde koca bir fırtına koparken bedenim çivilendiği yerden bir adım kıbıldamıyordu. Bütün bedenim buz tutmuştu. Dizlerim hissizliğe dayanamayarak kendini yere bıraktı. Şimdi de oturduğum yere çivilenmiştim bağırarak ağlamak istiyordum ya da kendimi yerden yere vurmak. Bu acıyı ne dindirebilirdi ki? Kendime gelmeliydim. Kendime gelmeye çalışmalıydım, neyseki telefonumun titreşimi vücudumun bağını çözmeyi başarmıştı. Ekrana boş gözlerle bakarken İrem'in aradığını farkettim. Telefonumun ekranını kapatıp kafamı toplamaya karar verdim. Düşünmek istemiyordum. Bu arada gözlerimden tek bir yaş akmamasına şaşırıyordum, yavaş yavaş ayağa kalktım ve bana bakan ve sadece bakmakla yetinen bi dolu insana boş bakışlar attım. Sürtük giyimimle fazka sürtüktüm. Okuldan çıktım tek yapmak istediğim içmekti. İçmek rahatlatıyordu. Fayişe görünümüyle bi barda yalnız takılmak cazip geliyordu.

GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin