Bölüm 21: Şeytanı Kızdırmak

74 9 72
                                    

Bu hikayeye bölüm gelmiyor diye şikayet ediyorsunuz ama geldiğinde de yorum yapmıyorsunuz...
***

"Senin burada ne işin var?" Gwen korkunç bakışlarıyla dişlerini sıkarak gülümsedi.

"O kadar rahatsız ediciydiniz ki hasta yatağımda bile duramadım." Dişlerini gıcırdattıktan sonra onlara doğru yürümeye başladı. Duygularını saklamaya çalışmıyordu ve her hareketinden ne kadar sinirli olduğu anlaşılıyordu.

Onlara doğru her adım attığında sanki hava daha da ağırlaşıyordu. Clause'un en önünde durduğunda sert bir yumruk atması bile büyük bir olasılıktı.

Nihayet cam kırıklarının üzerinde durduğunda tam Clause'un önüne gelmişti.

"Ne yaptığını sanıyorsun?"

"Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun, benim rütbem senden üstte." Gwen Clause'dan uzaklaşıp R'nin masasına yaslandı. Kollarını bağladığında tehditkar bakışlarını Clause'un üzerine dikti.

"Umrumda olduğunu mu sanıyorsun?" Clause sertçe ve zevkle gülen Gwen'e baktı.

"Ölmek mi istiyorsun?" Gwen odanın içinde gezinen başıboş bakışlarını doğrudan Clause'un gözlerine dikti. Sonra sinirle ayağa kalktı. Yavaşça iki adım atıp birden yakasına yapıştı. Gözlerinde şiddetli bir öfke vardı. Bazıları buna saf kötülük derdi.

Dişlerini tekrar gıcırtırken öfkesine hakim olmak için harcadığı çaba takdire şayandı.

Birden gülümsedi. Samimi olmaktan çok uzak, aksine korkunç bir gülümsemeydi. Sonra gülümsemesi histerik bir kahkahaya dönüştü. Sesi odada yayılırken donakalmış çalışanlardan bazıları ağlıyordu. Çünkü hayatlarında görebilecekleri en korkunç manzara kendini kaybetmiş bir X olabilirdi.

Kahkahası durduğunda Gwen adamın yakasını daha da sıkı tuttu.

"Ölmekten korktuğumu mu sanıyorsun?" Damarları sayılmaya başlamış ve kanlanmış gözlerini adamın gözlerine dikti. Gözleri sonuna kadar açılmıştı ve korkunç bir şekilde parlıyordu.

"Gözlerime bak. Bunlar şeytandan başka kimin gözleri olabilir? Defalarca cehenneme girip çıkmış bir şeytan merhamet eder mi?"

Bookman ve Lavi olanları hayretle izliyordu. Hem korkmuşlardı hem de bunların neden olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.

Birden salonun kapısı açıldı ve içeri hızlı adımlarla Y girdi. Yanağında bir sargı vardı ve hafifçe yalpalıyordu. Hızını kesmeden Gwen'in yanına geldi. Durduğunda bir Gwen'e bir de yakayı tutan eline baktı.

"Gwen."

"Seni kim çağırdı?" Y'nin tereddütlü bakışları bir anlığına R'ye kaydı.

"Konumuz bu değil."

"R, seni lanet olası..."

"G-Gwen sakin olmalısın. Bunu yapamayacağını biliyorsun." Gwen'in bakışları R'ye kaydı. Sert bakışlar altında R adeta eziliyordu.

"Beni düşünmeniz ne hoş." Tekrar Clause'a döndü.

"Gwen, lütfen." Y durmasını söylüyordu ama elini çekmek için müdahale etmiyordu. Lavi bu ayrıntıya oldukça dikkat etti.

Gwen'in bakışları yumuşadı. İlk başta tereddûtte kalsa da sonra yavaşça yakayı bırakıp masaya yaslandı. Kollarını bağlayıp bir kaç saniyeliğine gözlerini kapattı. Geri açtığında klasik soğuk bakışları yerine gelmişti.

"Sadece onları göstermeyeceksin." Clause şoku atlattı ve eliyle yakasındaki kravatı düzeltti. Oldukça soğuk kanlı görünüyordu. Bu durumdan bu kadar kolay sıyrılabilecek ender kişilerdendi.

"Bunu misafirlerimizin isteği belirleyecek." R korkuyla geri çekildi.

"N-Ne diyorsun?" Bu adam gerçekten ölmek istiyor diye düşündü.

Gwen sert bakışlarını tekrar Clause'a dikti. Herkes Gwen'in tekrar sinirleneceğini düşünüyordu.

Bir anlığına gülümsedi. Sonra ellerini iki yanına masanın üzerine koyup çekici bir şekilde gülümsedi.

"Sen bilirsin tabi ki. Ama sonuçları için seni uyarmalıyım." Clause yutkundu.

"S-Sonuç?"

"Ben de gidip biraz robotlarla antrenman yaparım. Tabi ayıbınızı göstermeye bu kadar merkalıysan..."

"En son sinirlenip robotlara saldıdığında savunma robotlarının dörtte üçünü yok etmişti. En sonunda Leo ayaklarına sarılıp ağlayınca durmuştu. Son yılların en büyük bütçe açığı oluştu tabi." Y bunları söylerken gülüyordu. Clause ise yutkundu.

"Bunu yapamazsın."

Gwen kendinden emin ve çekici bir şekilde gülümsedi. Az önceki sinirine rağmen erkeklerin çoğu bu gülümsemeye kapıldılar.

Clause umutsuzca Bookman'a baktı.

"Böyle bir problem yaratacaksa bizim için sorun değil." Bookmanın içindeki merakı dizginleyip bunu demesi zor olmuştu. Bu kadar güçlü birini sinirlendirecek kadar önemli ne olabilirdi videoda?

"Buna sevindim." Gwen tekrar gülümsediğinde ayağa kalktı. Çıkışa doğru yürürken tekrar bir enerji dalgalanması oldu. Bu sefer bütün bilgisayarlar kapandı. Y de Gwen'in peşinden gitti.

Herkes rahat bir nefes alırken R sandalyesine çöktü.

"Daha önce ölüme hiç bu kadar yaklaşmamıştım." Lavi için de farklı bir deneyim olmuştu. O güçlü ve vahşi aurayı hissetmek her ne kadar korkunç olsa da Gwen'in ne kadar güçlü olduğunu anlamasını sağlıyordu. Kesinlikle onunla farklı saflarda olmak istemezdi.

Clause biraz soluklanmak için onları ilk geldiklerinde gittikleri kafeye götürdü. Sessiz bir kaç diyalogun ardından. Boyutlarına gitme zamanı gelmişti. ICU binasından çıkarken Bookman ve Clause önden ilerliyordu. Laviyse arkadan ve yavaşça yürüyordu.

Aklındaki soruların çoğunu cevaplayamamıştı ve yanlarına da bir düzine soru eklenmişti. Bu kız gerçekten kimdi? Gücünün sınırları nelerdi? O resimdeki çocuk kimdi? Onun hakkındaki her şeyi deli gibi merak etmeye başlamıştı. O kadar gizemliydi ki. Gizemleri bilmek de Bookmanların işiydi. Bir bookmanın merakından daha inatçı da bir şey olamazdı.

Birden içini huzursuz bir his kapladı ve durup arkasına döndü. Gwen asansörün yanında bekliyordu. Kendisine dönünce Lavi'ye doğru yürümeye başladı. Yaklaştıkça Lavi'nin kalbi hızla atarken tam önünde durdu.

Yakasından tutup kendine doğru yaklaştırdı. Boyları aynı hizaya geldiğinde yüzleri oldukça yakındı. Aynı zamanda gözlerinin etkisi de maksimuma ulaşmıştı, Lavi öylece donakaldı.

"Beni araştırmayı bırakacaksın. İşin bu olabilir ama buna burnunu sokarsan seni çok fena yakarım."

Kayıp Savaşçıحيث تعيش القصص. اكتشف الآن